Ahşap Kanat

Lac Supérieur bölgesinde inşa edilen kır evi Yh2 tarafından tasarlandı.

Konut, granit kayalık zemine oturarak göl manzarasına ve arkasındaki Tremblant Dağı’na bakıyor.

Yaşam alanları, hafif yükseltilmiş cilalı geniş beton yüzey üzerinde, aralarında sadece geniş bir cam yüzey olacak şekilde doğal çevreyle temas halinde tasarlanmış.

Beyaz sedir ağacından çatının geniş saçakları camla çevrili hacmin üzerinde asılı duruyor. Böylece iç mekanları direk güneş ışığından korurken, içerideki yaşam alanının devamı olan dış mekandaki oturma alanları için de gölge sağlıyor. 

Neredeyse opak olan, iki kat yüksekliğindeki hacim evin servis alanlarını barındırıyor.

Konut, açıklık ve kapalılık, gündüz ve gece mekanları arasındaki ikilik üzerine oynuyor. 

Sınırlı malzeme paleti -beyaz sedir, cilalı beton, siyah alüminyum ve cam- hem içeride hem dışarıda mimari ile doğa arasındaki sınırın silikleşmesini sağlıyor.

Etiketler

1 Yorum

  • orhan-keles says:

    Özgürlük…..kavramsal olarak bakıldığında Doğa ve insan evrende en önemli unsurlardır.bunlar birbirinden soyutlanıp kümelenebilinir de,birbirinin içine geçerek ortak alanlar oluşturulabilinir de.Bu konu üzerinde birçok filozofta kendilerine göre yorumlamaya çalışmıştır.Ben Hegel’e baktıgım zaman Birey doğadan,tarihten,kültürden beslenir ve bu Ben’cilik demektir.İnsan doğadan ayrı düşünülemez.Bence de doğayla bir bütün halinde düşünülebilir.Aslında bir kazan-kazan mekanizması da diyebilirim bu ilişkiye.Bu tasarımda bulunduğu doğa,coğrafya ile birlikte muhteşem bir benlik kazanmış.Yükseklik ve şeffaflık kavramları üzerinde durularak geçirimlilik-geçirimsizlik,kısa-uzun kısasları sorgulanması benim hoşuma gitti.Cephede saçak etkisi maksimum düzeyde hissediliyor.Saçak kullanılarak doğayla birey arasında ortak mekanlar tasarlanması(Yarı açık alanlar)fikir olarak tasarıma artı olarak yansımıştır.
    Kim istemez ki doğa ile iç içe doğanın sana sunduğu armaganları izleyerek,koklayarak,dokunarak vakit geçirmek.Güzel bir tasarım.TEBRİKLER

Bir yanıt yazın