Emine Öğün & Mehmet Öğün Mimarlık tarafından tasarlanan ve Bodrum Demirbükü'nde bulunan otel, 2012 yılında kullanıma açıldı.
Tasarımcıları projeyi anlatıyor:
Amanruya Oteli, Ege yerel mimarlığı ve Osmanlı mimarlık birikiminin üzerinde zamanla yoğuşan değişimin görünmez kıldığı ‘öze’ temas etmek suretiyle yere ait özgün ve “sahici” bir tasarımı var etmek çabasının ürünüdür. Bu süreçte, turizm kompleksinin ihtiyaç duyduğu fonksiyonlara işlerlik kazandıracak, doğal çevrenin güzelleşmesine katkıda bulanabilecek tarihi referanslara önyargısız bir biçimde başvurulmuş; ancak tarihsel biçim aktarmacılığı ve gerekenden fazla tasarlamak gibi yanlışlardan da uzak durmaya çaba gösterilmiştir.
Arazinin doğal, jeolojik, topoğrafik, hukuki verileri tasarımı ilginç kılacak imkanlar olarak ele alınarak, vaziyet planının mekanik-monoton, dayatmacı bir şemaya dönüşmesini önlemeye, böylelikle yapıların yer ile kurduğu samimi ilişki sayesinde “var olma hakkı” elde etmesi hedeflenmiştir.
Otelin mimarisi, bireylerde çevre bilinci ve güzellik duygusunu harekete geçirecek huzurlu ortamın peşindedir. Bu amaçla, tuğla kırığı katkılı kırmızımsı derzlemeyle ipek yumuşaklığına kavuşan yığma taş duvar ile brüt betonun; ışığı emen koyu renkli ahşap doğramayla, parlak çelik elemanların; zemini kar gibi yeri örten beyaz mermerle, koyu yeşil diyabaz taşının; metalik kıpırtılar saçan tombul zeytin ağaçlarıyla, yere çakılı gibi duran ağırbaşlı selvilerin; mavinin birleştirdiği gökyüzü ve deniz ile vadideki altın sarısı kuru otların zıtlıkları yardıma çağırılmıştır.
Amanruya, ağaçlarla bezeli arazi üzerindeki 36 adet oda ve ortak işlevlerden oluşmaktadır. Ortak işlevlerin birbirine eklenen açık, yarı açık ve kapalı mekanlarının oluşturduğu süreklilik, girişten oda kapısına kadar ulaşır. Mekansal sürekliliği sağlayan unsurlar, sunilik tuzağına düşülmeden sadelik içerisinde belirlenmiş; ortak kullanıma ayrılmış mekanların karakteri doğrudan mimari unsurlarla belirlenerek, “dekoratif” oluşumlardan kaçınılmıştır. Örneğin duvar nişleri, çatı fenerleri, masif ahşap dikme ve taşıyıcılar, yerli sedirler, kapaklar, masif mermerler kendi saf gerçeklikleriyle iç mekana katkı yapar hale getirilmiştir.
Yüksek tavanlarla iç hacimlerde ferahlık öne plana çıkarılırken, masif geniş kesitli ahşap ve mermerle, yığma teknikleriyle inşa edilen kemer, tonoz, kubbe gibi elemanlarla, gerçekliğin samimi, sıcak dünyası tasarıma abidevilik olarak yansıtılmıştır.
Isıtılabilen yüzme havuzu, zeytin ağaçlarıyla bezenmiş bahçesi ve çardağı, masif mermerin ağırlık taşıdığı banyosu ve yatak-yaşama bölümü tasarımı odayı özgün kılmaktadır. Beyazın hakim olduğu geniş, aydınlık ve bahçe manzaralı banyo, giyinme bölümüyle birlikte 90 metrekarelik odanın yarısını kaplamaktadır. Cibinlikli “queen size” yatak ve yatağa entegre edilen çalışma masası, oturma elemanları, yemek ve makyaj masası ile mini bar, şezlonglar ve yerli dolaplar özenle tasarlanmıştır.
1 Yorum
Tabiatla uyumlu ve iç içe olma halinin, sadeliğin ve yerelliğin mimariye güzellik olarak yansımış hali. Emeği geçenlerin ellerine sağlık.