Argos in Cappadocia Oteli için üretilen ek konaklama ünitesinin inşaatı 2016 yılında tamamlandı.
Argos Yapı, projeyi anlatıyor:
Uçhisar Aşağı Mahalledeki harap doku içinde yer alan tarihi konut kalıntısı, “macerası” 2010 yılından buyana süren uzun soluklu bir çabanın ürünü olarak, 2016 Mayıs ayında yeni yaşantısına başladı. Argos in Cappadocia Otel’in “Kavak Konak” adı ile kullanmaya başladığı 3 odalı yapı, adını eski kullanıcıları olan Kavak ailesinden aldı.
Uçhisar Kalesi’nin doğu yamacına yaslı tarihi mahalleden Erciyes’e doğru eşsiz bir Kapadokya manzarasına bakan yapının teras hacimleri, rölövelerin onaylandığı 2011 yılında bir aile evi olarak planlanmıştı. Kapadokya’da hem güzel bir tatil evine sahip olmak, bu vesileyle köydeki restorasyon çalışmalarına katkıda bulunmak isteyen Karagöz ailesi, onaylanması 5-6 yıl süren koruma amaçlı imar planı sürecinde, eve ait hiçbir onarım talebine Kurul’dan olumlu yanıt alamaması… üzerine de evin desteklediği yolun erozyon etkisi ile parselin içine doğru çökmesi gibi sorunlarla baş etmeye çalışmaktan yoruldu ve mülkünü sattı. “Önce plan” mottosuyla 2005’de başlatılıp, bürokratik bezdiriciliği kontrol edilemeyen süreçlerin dramatik örneklerinden biri olan yapının öyküsü, ülkede restorasyona yatırım yapmaya heves edenlerin nasıl bıktırılıp kaçırıldığına güzel bir örnek oluşturuyor.
Kavak Konak, geriye restitüsyon bilgisi bırakmamacasına yok olmuş bir eski Kapadokya evi kalıntısıydı. Geleneksel yapının kayalar önündeki kâgir bölümlerinden geriye tek bir duvar kalmıştı. Ama kayaların içine oyulu servis mekânları (ahır, şırahane, peynir odası, kış odası, samanlık…) karakterlerini büyük ölçüde korumayı başararak bugüne gelebilmişlerdi. Özellikle şırahane – bugünün mutfak alanı – öylesine ‘değişmeden’ korunabilmişti ki, 2 büyük yer tandırı, duvar nişleri, üzüm ve şıra havuzları ile olduğu gibi bırakılarak, otel misafirlerine “geleneksel bir Kapadokya mutfağı nasıl olur” bilgisini göstermek üzere, yeni bir işlev yüklenmeksizin olduğu gibi bırakıldı. Yanındaki “peynir odası” da bugünün buzdolabı+dondurucu işlevlerini üstlenen geleneksel müştemilat mekânı olarak korundu.
Restorasyon ile yeni işlev verilen mekânlarda kayaoyma odaların mimari ögeleri, ‘dokunulmaksızın’ sergilendi: lavabo, duş gibi üniteler, duvarlardan koparılarak yerleştirildi. Yeni-yeniden oluşturulan kâgir bölümlerde, yamaç oluşumların teraslanma oranlarına, eski duvar ve temel izlerine sadık kalındı. Pencere ve kapı oranlarında, geleneksel boyutlar ‘dikine esnetilerek’ farklılaştırıldı.
Dekorasyonda, otelin uygulamakta olduğu “kır-köy” etkili süregelen anlayışından farklı, yeni bir yaklaşım denendi, demir-saç ünitelere, klasik formlu ahşap elemanlara, deri kullanımlı tekstillere yer verildi.
Temel restorasyon yaklaşımı değişmedi: özgün kaya mekânları olduğu gibi korumak-anlatmak ve mekânın “sahici” hikayesini sürdürmeye olanak sağlamak; mimaride ‘yeninin kendini öne çıkarması’ çabasından kaçınmak, tevazuu ve doku içine ‘asimile olma’ kararlılığını elden bırakmamak; yeniliği/farklılığı uzmanının göreceği detaylarda hissettirmek…