1930'da inşa edilmiş Barclay Okulu'na yapılan yenileme ve ek bina projesini üstlenen NFOE Mimarlık hem çevrede yaşayanların ihtiyaçlarını karşılamayı hem de okulun acil ihtiyaçlarına cevap vermeyi hedefliyor.
Kanadalı mimarlık ofisi projeyi anlatıyor:
20. yüzyılın ikinci yarısında hızla büyüyen Montreal’de bir yandan da aynı hızla tanınmış mimarlar tarafından mahalle okulları tasarlanıyordu. Geçtiğimiz senelerde ise Montreal’in okul stoğunun ihtiyacı olan yenileme çalışmalarının projelendirilmesine başlandı. 1930’da Gordon and Thompson tarafından tasarlanan Barclay Okulu da yenilenen ilkokullardan biri. NFOE Mimarlık olarak yüklendiğimiz yenileme projesinde hem çağdaş hem de tarihi binaya saygılı bir tasarım gerçekleştirmeye çalıştık. Tasarım sürecinde bölgede yaşayanların, okul binasının kuzeyindeki, bir çeşit park olarak kullandıkları, yeşil araziye erişimlerinin kalkacağına dair endişelerini de göz önünde bulundurduk. Kaliteli tasarımla, bölgenin çoğunlukla göçmen ailelerden oluşan sakinlerinin aidiyet duygusunu güçlendirmeyi hedefledik.
Okul binasının yeni dersliklere ihtiyacı vardı, aynı zamanda spor tesislerinin de eksikliğini çekiyordu. Yenileme projesinde binaya 14 yeni sınıf, bilgisayar ve robot bilimi bölümü, çocuk bakım merkezi, çok işlevli bir alan, yönetim ofisleri ve okul saatleri dışında çevrede yaşayanların da kullanabileceği iki kat yüksekliğinde bir spor salonu ekledik.
Arazi ele alındığında bu eklemeleri yapmak için en uygun olan yer tarihi binanın hemen kuzeyindeki alandı. 2853 m2′lik üç kat yüksekliğindeki yeni bina eski binaya yatay bir eklenti olarak inşa edildi. Eski ve yeni binanın döşeme kotları neredeyse kusursuz hizalandı.
Binanın en üst kotunu tutan camla kaplanmış orta avlu binanın en önemli noktalarından biri olarak çalışıyor ve eski binanın tuğla cephelerinden birini aydınlatıyor. Avlu, aynı zamanda binanın girişinde zemin kotunda çok amaçlı bir alan olarak görev yapıyor.
Yeni eklenen kütlede kullanılan tuğla, spor salonunun cephesinde kullanılan örgüsüyle tarihi binanın cephesindeki tuğla örgüsünü andırıyor. Yeni kuzey cephe kanatlarını açmış birazdan uçacak bir kelebeğin imgesini yaratıyor. Gelişigüzel yerleştirilmiş pencereler çocukların beklenmedik zamanlarda dışarıya anlık göz atmalarını sağlıyor.
Yeni spor salonunun ana akslara hafif açılı yerleştirilen kütlesi hem güney cephesinin ritmini değiştiriyor hem de çocuk bakım merkezinin girişine siper oluyor. Spor salonunu yanlardan ve üstten saran tel ağ yeşil bir ekran olarak çalışması için tasarlandı. Ağ, eski binayla hizalanan metal bir çerçevenin içine oturuyor. Ekran terasın kullanım alanını sınırlarken gölge sağlayarak çatının sıcaklığının yükselmesini önlüyor. Metal çerçevenin üzerine yerleştirilmiş ip cambaz heykeli okulun oyun alanını yukarıdan izliyor.
1930’da tasarlanmış eski binayla yeni bina arasındaki döşeme kotlarındaki geçişler mümkün olan en yumuşak şekilde tasarlandı. Öte yandan iki binanın atmosferi birbirinden tamamen farklı, eski binadan çıkıp yeni avluda kendilerini bulan kullanıcılar çok daha fazla doğal ışık alan ve renkli bir alana adım atıyor. Kattan kata dolanan ve birbirlerine açılan koridorlar meraklı çocuklar için sürekli bir sürpriz kaynağı oluyorlar. Spor salonunu boyayan yeşil renk koridora bakan depo kutucuklarının duvarlarında tekrarlanıyor. Arka taraftaki acil çıkış merdiveninin de rengi olan yeşil, merdiveni devasa bir kaydırağa dönüştürüyor. İkinci ve üçüncü katlarda kullanılan parlak turuncu çocukları spor salonunun üstündeki çatı bahçesine yönlendiriyor.
Bina pek çok sürdürülebilirlik ölçütüne uyarken, NECB’yi kıstas olarak alarak %25 enerji tasarrufunu hedefliyor.