İzmir Bergama'da bulunan kültür merkezinin inşaatı 2016 yılında tamamlandı.
EAA, projeyi anlatıyor:
Bugün Bergama’da birbirinden farklı iki imge bir arada bulunuyor. Biri, büyük bölümü Berlin müzesinde sergilenen Pergamon tapınağının asıl evi olan Pergamon antik kenti… Pergamon Krallığına başkentlik yapmış olan akropol, köklü bir medeniyet üzerine inşa edilmiş bir kent kültürünün fiziksel tezahürünü sunuyor. Akropol’den aşağı bakınca görünen Bergama ise, büyümüş bir kırsal dokudan ibaret. Kasabalarda görülen az katlı tipik yapılaşma, yerini apartmanlara bırakmaya başlamış.
Akropol ve Bergama arasında herhangi bir ilişki kurulabilir mi? Tekrarladıkça naifleşen bu soru, iki farklı kültür arasında bir kısa devre üretmekten imtina ederken yerin saklı tuttuğu bellekten etkilenmekten çekinmeden, bugünün Bergama’sının kültürel yaşamına ev sahipliği yapacak mekanın tarifini arıyor.
İlçeye yeni yapılacak kültür merkezine ait alan, kentin iki ana caddesi arasında, Bergamalılar’ın çokça kullandığı bir parkın karşısında bulunuyor. Alanın üç kenarını boyunca devam eden bu dükkanlar, insancıl ölçekleri ve teklifsiz varoluşları ile kentin hafızasında yer etmiş görünüyor. Bu dükkanlardaki esnafı yerinden etmeden buradaki ticari yaşamın canlılığını sürdürmek, tasarımın nirengi noktalarından biri olarak ortaya çıkıyor. Kültür denen olgunun tüketim mekanizmalarıyla buluştuğu andan itibaren cazip ve sürdürülebilir olacağı kanısı, sofistikasyonun çok baskınlaştığı noktada cazibe kaybı, tüketimin baskınlaştığı noktada bir derinlik kaybı yaşanacağı göz ardı edilmeden önemseniyor.
Cumhuriyet Caddesi’ndeki ticari birimler cadde boyunca devam eden cephe hizasını tutmak üzere bir adım geri çekilerek önünde gölgelikli bir arkad yaratıyor. Bu arkad, alanı üç yandan kuşatarak içeride avluyu andıran bir iç mekan oluşmasını sağlıyor. Çift taraflı çalışan dükkanlar avlu içindeki yaşama canlılık getiriyor. Avlu içine yerleşen üç büyük kütle, kütüphane, sinemalar ve tiyatroyu içinde barındırarak kültürel etkinliklerin yoğunlaştığı mekanları oluşturuyor. Arkadın içinden yükselerek caddeden görünür hale gelen bu kütleler, güçlü geometrileri ile barındırdıkları işlevleri temsil ederken, aralarında kalan boşluklar ile kamusal kullanıma açık zengin mekanlar ortaya çıkarıyor.
Yolun karşısındaki park, iyi kullanılan bir kamusal alan. Kentin zemin seviyesinden yüksekte bulunan bu park, yeşillendirilmiş bir köprü ile açık hava sineması (kafe) ve fuayelerin olduğu üst kota bağlanıp, buradan iç avluya iniyor. Köprünün altında oluşan arkad, korunaklı bir yürüyüş yolu yaratarak iki caddeyi zemin kotta da birbirine bağlıyor. Otoparkı sınırlayan duvarla ana kütleler arasında oluşan pasaj, enformasyon-iletişim duvarı ve sergi yolu olarak kullanılırken caddeleri birbirine bağlayan alternatif bir geçiş yaratıyor. Avludaki kafeler ve oturma alanları, kütüphane, sinema ve çok amaçlı salonun dış fuayesi olarak, Bergama’daki gündelik hayatı zenginleştirme potansiyeli taşıyor. Bergama Kültür Merkezi bu nitelikleriyle, kentli ile ilişki kuramayan kanıksanmış ‘kültür merkezi’ imgesini kırıp kendini Bergamalı yapıyor.