19. yüzyılın ikinci yarısında İngilizler tarafından yapıldığı söylenen Tarsus Çırçır Fabrikası bölgenin ilk endüstri yapılarından biridir.
Özgün mimari niteliklerini büyük ölçüde koruyan yapı Tarsus’un Cumhuriyet Mahallesinde Aziz Paul Kilisesinin doğusundadır. Batısında Abdi İpekçi Caddesi, güneyinde ise tali bir yol yer almaktadır.
Bu alanın güneybatısında yer alan Gözlükule olarak bilinen arkeolojik alan; içerdiği tarihi değerler, topoğrafik konumu ve bitki örtüsü ile Tarsus’un en önemli “kültürel peyzaj”ını oluşturmaktadır. Gözlükule Kazı ve Araştırmaları, 2001 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi tarafından yürütülmektedir.
2000 yılında Kültür Bakanlığı’na tahsis edilen Çırçır Fabrikasının Abdi İpekçi Caddesi’ne cephe veren mekanları, 2001 yılında Boğaziçi Üniversitesi’ne tahsis edilerek Gözlükule Kazısı Araştırma Merkezi olarak, diğer bölümü ise Tarsus Kent Araştırma Merkezi olarak kullanılması doğrultusunda projelendirilmiştir. Bu aşamada Doç.Dr. Emre Madran ve Dr. Nimet Özgönül projeye danışmanlık yapmışlardır.
Kültür Bakanlığının sağladığı kaynak ile 2001 yılı projesi çerçevesinde sadece en küçük hangar onarılarak eser deposu ve çalışma odası olarak kullanılmıştır.
2011 yılında Boğaziçi Üniversitesi, yapının kendisine tahsis edilmiş bölümünün proje ve uygulama çalışmalarını başlatma kararı almıştır.
2013 yılında dönemin Rektörü Prof.Dr. Gülay Barbarosoğlu, Kazı Başkanı Prof.Dr. Aslı Özyar ve Yapı İşleri Teknik Dairesi’nin çabalarıyla yapının tümünün Boğaziçi Üniversitesi’ne tahsisi sağlanmıştır.
Bu tarihte, yapının bütününe yönelik mimarlık ve mühendislik proje çalışmaları yeniden ele alınmıştır. İşleve yönelik proje, yapının potansiyeli doğrultusunda, özgün plan şeması ve mimari elemanlar korunarak tasarlanmıştır.
Akdeniz Bölgesi’nin ilk endüstri yapılarından biri olarak bilinen yapı grubu, özgün işlevini sürdürme olanağını yitirmiştir. Ancak; konumu, bünyesinde taşıdığı mimari, otantik ve kültürel değerler bağlamında bölgenin önemli bir kültür odağı olma potansiyeline sahiptir.
Bu amaçla, Boğaziçi Üniversitesi Gözlükule Arkeolojik Kazıları Araştırma Merkezi kapsamında yer alan; Sergi Salonu, Konferans Salonu ve Kütüphane ile de kent yaşamına katılması öngörülmüştür.
Tarsus ve yakın çevresi, Bölgenin gelişim ve sanayileşmesine yönelik süreç, Tarsus özelinde Çırçır Fabrikası’nın geçirdiği müdahale ve değişimler araştırılmış; yapısal izler, malzeme analiz ve araştırmaları ile sözlü kaynakların değerlendirilmesi sonucunda özgün yapı grubunda dönemsel bir yapılanma tespit edilmemiştir.
Proje kapsamında; Çalışma Ofisi, Sergi Salonu, Konferans Salonu, Laboratuvar, Kütüphane, Kafeterya, Kazı Evi, Eser Depoları, Su Deposu, Güvenlik mekanları yer almaktadır.
Yapı grubuna işlevden bağımsız olarak yapılan müdahalelerde;
Çırçır Fabrikası yapı grubu bir iç avlu çevresinde toplanmaktadır.
Kitleler arasında yer alan açıklık avlulaştırılarak çağdaş formda taş kaplanmıştır.
Kazı ekibinin kullanımı için avlunun kuzeybatı yönünde bir ahşap revak planlanmıştır. Tarsus ve yöresindeki endüstri yapılarında bir revak elemanının olmaması, geleneksel bir elemanın ‘‘ihyası‘‘ spekülasyonunu da ortadan kaldıracaktır.
Avlunun güneybatı yönünde yer alan niş niteliğindeki alan kafe olarak düzenlenerek avluya katılmış, güneyde yer alan iki katlı betonarme yapı ise Kazı Evi olarak kullanılmak üzere sağlıklaştırılmıştır.
Mekanlarda görülen sıkıştırılmış toprak döşemenin özgün olduğu öngörülmüştür. Yeni uygulamada ise benzer binalarda görülebilecek eski bir döşemeye (tuğla, taş vb.) referans vermeyecek form, malzeme ve teknikte gerçekleştirilmesi benimsenmiştir. Bu bağlamda iç mekanlarda terracotta ve suni taş kullanılmıştır.
Duvarlar, genelde taşıyıcı niteliğini korumaktadır.
Ancak, çimento katkılı sıva ve dış koşullar nedeniyle özgün taşların bir bölümü niteliğini kaybetmiştir.
Bu bağlamda özgün taşların temizlenerek yerinde korunması, niteliğini yitiren taşların özgün malzeme ve formda yenilenmesi benimsenmiştir.
Üst yapıda, ahşap makaslar ve çatı fenerlikleri gerek form ve detayları gerekse otantik özellikleri ile yapı grubunun en önemli mimari elemanlarıdır. Ahşap makaslar, yapının uzun süre boş kalması ve dış koşullardan etkilenmeleri nedeniyle taşıyıcı niteliğini belli ölçüde kaybetmiştir.
Bu bağlamda yapının çatı yükünün ahşap makaslardan bağımsız olarak çelik bir sisteme taşıtılması, ahşap makasların temizlenerek onarılması, üstüne yük bindirilmeyerek sadece kendini taşıması öngörülmüştür. Ahşap fenerlikler özgün niteliği ve işlevi korunarak onarılmıştır.
Mevcut üst yapı özgün değildir. Yapının yeni işlevi bağlamında, nem ve ısı yalıtımı da dikkate alınarak, koruyucu çatı çelik taşıyıcı sisteme oturtulmuş ve kiremit kaplamayla bitirilmiştir.
Yapı grubunda bulunan özgün nitelikteki kapı ve pencere kanatları sağlıklaştırılarak korunmuştur. Kapı kanatları ve kasası mevcut olmayan açıklıklar için ise, işlevin gerektirdiği nitelikte, yörede benzeri binalarda mevcut kapı kanat ve kasalarına referans vermeyen, nötr görünümlü kapıların çağdaş detaylarla oluşturulması benimsenmiştir.
Yapı grubunun cephesinde ve iç mekanlarında mevcut özgün ahşap kapı, pencere ve kepenkler onarılarak korunmuştur. Yeni yapılan kapı ve pencere doğramalarında ise işlevin gerektirdiği düzenlemeler yapılmıştır.
Özgün çatı fenerlikleri korunarak doğal aydınlatma ve havalandırma sağlanmıştır.
Ayrıca, yapının çatısına Güneş panelleri yerleştirilerek kendi ihtiyacı olan enerjinin üretimi sağlanmış, sıcak su ihtiyacı karşılanmıştır.
Yaz aylarında Kazı ekibinin, eserleri yıkama çalışmalarında kullanmak üzere yağmur sularının depolanmasına yönelik bir sistem geliştirilerek, su kullanımının azaltılması amaçlanmıştır.
Bu çalışmaların yanı sıra, onarım müdahalelerinde özgün taş, harç, döşeme kaplaması gibi yapıya uyumlu malzemeler tercih edilmiştir. Bu kriterler bağlamında yapı, Gold LEED sertifikası almıştır. Boğaziçi Üniversitesi Gözlükule Kazısı Araştırma Merkezi Gold LEED sertifikası alan ilk endüstri mirası kültür varlığıdır.
Tarsus-Gözlükule Kazıları Araştırma Merkezi Ağa Han Mimarlık Ödülü 2022 Kısa Listesinde