NAPUR Architect, Avrupa'nın en büyük kentsel-kültürel gelişimi olan Liget Budapeşte Projesi'nin bir parçasını oluşturan, birçok ödül kazanan yeni Budapeşte Etnografya Müzesi'ni tamamladı.
Binanın dinamik ancak basit hatları, park ortamıyla uyum sağlarken çevredeki kentsel alanla da iletişim kuruyor. Şehir Parkı (Városliget), Etnografya Müzesi için tanıdık bir mekan; müze koleksiyonu burada 1896 Milenyum Sergisinde görücüye çıkmıştı.
Bugün Karpat Havzası’ndan ve dünyanın dört bir yanından getirilen 250 bin eserden oluşan koleksiyon, kurulduğu 1872 yılından bu yana çeşitli tesislerde ağırlanmış. Ancak tarihinde hiçbir zaman kendi ihtiyaçlarını karşılamak için özel olarak tasarlanmış bir binada faaliyet göstermemiş. Bir zamanlar Macar Curia’ya ev sahipliği yapan mevcut konum, bir müzenin gereksinimlerini karşılamaktan uzak ve alan ve olanaklar açısından ciddi şekilde sınırlı.
Uluslararası bir tasarım yarışmasının ve Mayıs 2022’de tamamlanan başarılı bir inşaat sürecinin ardından, Etnografya Müzesi’ne nihayet profesyonel gereksinimleri karşılarken aynı zamanda ihtiyaçlara cevap verecek, çok yönlü dünya standartlarına uygun gerçekten modern bir binada koleksiyonun ve ziyaretçilerin birbirinden ayrışan ihtiyaçlarına cevap veren yeni bir ev oldu.
NAPUR Architect Ltd., parkın doğal ortamıyla uyum sağlarken, çevresinin kentsel dokusuyla iletişim kuran dinamik ancak sade tasarımıyla öne çıkan bir projeyle uluslararası bir jürinin beğenisini kazandı. Hafifçe kıvrılan çizgiler, binanın şehir ile parkı birbirine bağlayan bir geçit olarak işlev görmesini sağlıyor. Yapının yüzde altmışı yer seviyesinin altında ve peyzajlı çatısı ile yer üstündeki bölümlerin şeffaflığı sayesinde yeni müze de çevre ölçeğine uyum sağlıyor. Çim kaplı çatı alanı, Városliget’e gelen ziyaretçileri karşılayan hoş bir topluluk alanı olarak hizmet veriyor.
Binanın en çok göze çarpan unsuru, yaklaşık yarım milyon pikselden oluşan ve yeşil çatı bahçesini çevreleyen cam giydirme duvarı. Duvardaki pikseller müzenin barındırdığı Macar ve uluslararası sergilerden toplanan motif koleksiyonundan oluşturulmuş.
Binanın ikonik tasarımı, köprü yapımında kullanılan ardgermeli bir yapı ile desteklenen kemerli kanatları ile bir dizi özel teknolojik çözümü gizliyor. Bu, yalnızca Macaristan’da değil, tüm Avrupa’da kamu binalarında teknolojinin nadir bir uygulamasına emsal teşkil ediyor.
Modern ve son teknoloji müze binasının yeni işlevleri ve esnek alanları, koleksiyonun somutlaştırdığı tarihi mirasın yanı sıra çağdaş toplumun çeşitli yönlerinin anlaşılmasını kolaylaştıracak. Bu tarihi mirası aktarmanın yanında, daha güncel araştırma temalarının ve profesyonel bakış açılarının hayata geçirilmesi, misyonunun da teyit ettiği gibi, müzenin öncelikli hedefleri arasında yer almaya devam ediyor. Yaratıcı bir şekilde inşa edilmiş alanlar, ziyaretçilerle iletişim kurmak için yeni fırsatlar yaratacak ve geçmişle bugünün günlük nesnelerinin, olgularının ve fikirlerinin beraber sunulmasına olanak tanıyacak.
Yeni binanın alanları aynı zamanda 21. yüzyıl müze işleyişinin işlevlerini ve metodolojik tutumlarını da yansıtıyor: sosyal diyalog, topluluk işleyişi, katılım, erişilebilirlik, çeşitlilik, çok seslilik, kapsayıcılık, şeffaflık, sürdürülebilirlik ve deneyimcilik. Amaca yönelik olarak müze, ihtiyaç duyulan işlevler maksimum düzeyde düşünülerek tasarlanmış ve bu sayede kurumun büyük ölçekli, modern, kullanıcı dostu işleyişini önemli ölçüde kolaylaştırmıştır. Bina aynı zamanda insanlığın maddi ve manevi mirasının yanı sıra hem Macar hem uluslararası materyalleri içeren koleksiyonun görsel olarak çekici ve çeşitli bir şekilde sunulmasını sağlıyor.