İSMEP kapsamında yıkılıp yeniden yapılmasına karar verilen okullardan, 44 adeti, günümüz Türkiye'sinin eğitim mekanlarının kabuk değiştirmesi ve çağdaşlaşması için Uygur Mimarlık tarafından önemli bir fırsat olarak değerlendirildi.
Ülkemizde uzun zamandır süregelen tip eğitim mekanlarına karşı çıkan ve yere ait olmayı ön planda tutan tasarım tutumu, bu 44 adet okulun özgün eğitim mekanlarına dönüşmesine sebep oldu.
Her bir proje, eğitim mekanlarının sadece öğrencilerin değil şehir hayatına katılanların da öğrenme arzusunu, çevre duyarlılığını ve beğeni düzeyini yükseltmeye yarayacağının bilinci ile tasarlandı.
Okullar çocukların ilk kez kamusal mekan ile yüzleştikleri mekanlar ve bu anlamda herkesin hayatında önemli yapılardır. Okul anılarımızda yer eden mekanların bıraktığı izlenimler, çevre duyarlılığımızı, şehirlerimizin daha yaşanır olmasını da sağlayacak alt yapılardır. İyi tasarlanmış mekanlarda öğrenim gören öğrencilerin başka mekanlara da eleştirel bakacakları ve daha iyisini talep edecekleri düşüncesi de tasarımlarımızda önemli bir girdi oldu.
Okul yapılarının tamamında atölye niteliğinde, gençlerin rahat kullanmalarına yönelik esnek mekanlar yaratmak temel prensip olarak belirlendi. Özellikle, eğitimin, derslik alanlarından çok derslik dışı mekanlarda olduğu düşüncesi tasarım ilkelerinin belirlenmesinde önemli bir kriter oldu. Derslik dışı mekanlar, interaktif eğitimin yapıldığı, yaşayanların etkileşim içinde oldukları, birbirlerinden öğrendikleri özgürlük alanları olarak değerlendirildi.
Özellikle sosyal açıdan sürdürülebilir, enerji tasarruflu işletme ve bakım giderleri minimum olan yapılar yaratmak için, yapı bileşenleri kaplanmadan ve boyanmadan, günlük hayata dair bilgi verir, kolay algılanabilir nitelikte tasarlandı ve inşa edildi. İçinde yaşayanların kendi renklerini mekanlara ilave edebilmeleri için tevazu ve yalınlık özellikle dikkat edilen bir tasarım ilkesi olarak belirlendi.
Tasarım ilkelerinin araziye, konuma ve ölçeğe göre değişkenlik gösterebilecek şekilde esnek ve modüler olarak belirlenmesi, 44 okulun birbirinden çok farklı ve nitelikli olarak tasarlanmasına imkan verdi. Bu nitelikleri ile farklı ölçeklerdeki 44 ayrı binanın, “tip yapı” tuzağına ve kolaylığına düşmeden kendi mimari gramerini oluşturabilmesi, sadece sonuç ürünler açısından değil, Uygur Mimarlık tarafından sabır ve titizlikle yürütülen tasarım süreci açısından da Türkiye’deki mimarlık ortamı için bir ilk oluşturmuştur.
Her bir okul projesi kendi içinde arazi ve ölçeğe göre farklılık gösterse de yukarıda anlatılan tasarım ilkeleri doğrultusunda aynı tasarım dili kümesine mensup bağımsız projelerdir.
1 Yorum
o sevimsiz mahallede yürürken yapıyı görünce içim açıldı . . .
benim memleketimde kapitalist olmayan bir çerçeve içinde
kaliteli mimarlık yapılabildiğini görmek gelecek için umut verdi . .
ayrıcana ve özellikle atatürk köşesindeki devrimci tavır için teşekkürler . .