Amfitiyatro, yaz sezonu boyunca yazlık bir kültürel mekan olarak kullanılırken; kışın sergiler ve toplantılar gibi, kapalı alanda yapılacak etkinliklerin düzenlendiği bir yapıya dönüşüyor.
Mimar Paul Laurendeau, projeyi anlatıyor:
Proje, Quebec – Trois-Rivières’de inşa edilecek on bin kişilik bir amfitiyatro için organize edilmiş bir mimari yarışmanın sonucudur.
Yarışmada mimarlardan, su öğesinin ön plana çıktığı Sydney Opera Binası’na kıyasla, uluslararası kapsamda bir dönüm noktası oluşturacak bir tasarım talep edildi.
Tarihi kent merkezi ile kıyı şeridi arasında konumlanan Tripap kağıt fabrikasının 2000 yılında kapanmasının ardından Trois-Rivières Kent Yönetimi, Trois-Rivières-sur-le-Saint-Laurent adındaki yeni kentsel yeniden geliştirme projesini başlatabilmek adına bu terk edilmiş sanayi alanını boşalttı ve böylece, Saint-Lawrence ile Saint-Maurice nehirlerinin kesişim noktasında bulunan alanda halkın kıyı şeridine erişimi yeniden sağlandı.
Kent yönetimi bu yeniden geliştirme projesi ile; çalışma alanlarını, yaşam alanlarını, turistik ve kültürel değerleri bir araya getiren bir proje etrafında bir topluluğun kendini nasıl yeniden konumlandırabileceğinin bir örneğini hayata geçirmeyi amaçladı. Uluslararası standartlarda bir amfitiyatro projesinin hayata geçirilebilmesi için ise, mimari rekabet yöntemi tercih edildi.
Kent yönetimi tarafından yarışma, kaliteli bir bina seçebilmek için mimarları yenilikçi çözümler sunmaya teşvik eden, eşsiz bir fırsat olarak görüldü. Yarışmanın ayrıca yaratmış olduğu bir diğer fırsat, amfitiyatroyu ilerleyen zamanlarda Trois-Rivières’in gelişimini güçlendirecek, birleştirici bir proje haline getirmeyi amaçlayan mimari çözümlerin uzmanlardan oluşan bir jüri tarafından incelenebilmesi idi.
Harborfront Parkı, şehir merkezindeki sokaklar, Saint-Lawrence Nehri ve Saint-Quentin Adası ile bağlantılı olarak proje konumunun kalitesi büyük bir artı değer oluşturuyor. Gezinti yolları, kamusal alanlar, kültürel tesisler gibi çeşitli altyapı öğeleri, Kuzey Amerika’nın en önemli su yollarının kesişiminde bağlayıcı olarak rol üstleniyor. Projenin ana öğesi ise, on bin kişilik yeni yazlık amfitiyatro.
Yarışmadaki ana hedef, otuz dört milyon dolarlık bir bütçe ile kent için bir işaret öğesi yaratmak idi. Bu hedefi yerine getirebilmek için programın temel öğelerinden birinin çiğnenmesi gerekti: seyircileri yağmurdan koruyacak olan çatı öğesi. 80 x 90 metre ölçülerindeki dikdörtgen çatının mümkün olduğunca ince görünebilmesi için, kenarlarda 6,4mm kalınlığında bükülmüş galvanizli çelik plakalar kullanıldı. Sahne ekipmanları ve aydınlatma sistemlerine erişim sağlayan teknik galerilerin bulunduğu çatının merkezinde ise kalınlık altı metreyi buluyor.
Amfitiyatronun bir ön cephesi bulunmuyor. Palladio’nun Villa Rotonda ilkesine bağlı olarak simetri, bağlama yönelik geometrik bir strateji olarak kullanıldı. 850 mm çapında ve 26 metre yüksekliğindeki sekiz ince kolon sütun görkemli bir görünüm sağlarken, bir yandan da Saint-Maurice Nehri manzarasının salonun içine işlemesine olanak tanıyor.
Amfitiyatro, yaz sezonu boyunca (Mayıs – Eylül ayları arası) yazlık bir kültürel mekan olarak hizmet veriyor. Mekan, büyük seyirci kitlelerini ağırlayabilecek canlı performanslara ev sahipliği yapabilirken, ayrıca yerel orkestra, caz festivali gibi etkinliklerin de gerçekleştirilebileceği bir ortam sunuyor.
Kış ayları boyunca, heykelsi termal kapılar ile sahne girişi kapanıyor. Yılın bu dönemlerinde iç mekanlarda, yedi yüz kişi kapasite ile kış programları, sergiler ve toplantılar organize edilebilir.