Cruquius Island Housing

Cruquius Island Housing

KCAP tarafından Amsterdam'da tasarlanan Cruquius Island Housing projesi, tarihi bir sanayi bölgesinin endüstriyel mirasını koruyarak ve sürdürülebilir peyzaj ile kentsel tasarım ilkeleri doğrultusunda yeniden şekillendiriyor.

Amsterdam Eastern Harbour District’de yer alan insan yapımı yarımada olan Cruquius Island, tarihi bir sanayi alanı olarak tanımlanıyor. Bu alan, su kenarında konumlanan canlı bir mahalleye dönüştürülerek yeniden geliştirilmiş.

Yüzde yüz bütünleşmiş yemyeşil peyzajı, mimari ve kentsel tasarımı bir araya getiren bu projede, endüstriyel bir alanın zarif bir şekilde yeniden biçimlendirilerek çağdaş gereksinimlere yanıt verecek bir dönüşüm geçirdiği gözlemleniyor.

Bir zamanlar depolar ve fabrikaların bulunduğu eski sanayi bölgesi, konut tipolojileri ve kamusal alanlardan oluşan çeşitli bir kümeye ev sahipliği yapacak şekilde yeniden düzenlenmiş.

Yelken şeklinde konumlandırılmış 14 bina, endüstriyel mimarinin ölçeğini hatırlatan uzun yapılardan daha küçük, üç katlı dairelere kadar farklı ölçeklerde bir mahalle dokusunu oluşturuyor

Bu tasarımda her konutun balkon, bahçe veya teras gibi açık alanlara sahip olmasıyla, yoğunluk ile samimiyet arasındaki denge vurgulanmış. Su kenarı konumuyla bütünleşik bir entegrasyon sergileyen projede, tüm konutların su manzarasından yararlanması sağlanmış.

Kentsel planlama, ölçekler ve alanlar arasında bir hiyerarşi oluşturarak, Cruquiusweg’den Amsterdam-Rhine Canal’a uzanan görüş hatlarıyla suyla güçlü bir bağlantı kuruyor.

Kanal boyunca seyreden büyük gemiler, zemin katta konumlanan konutlar, ticari alanlar ve dinlenme alanlarıyla çevrelenmiş olan yaya dostu rıhtımda eş zamanlı olarak deneyimleniyor. Bu unsurların yan yana gelişi, mahalleye hem samimi hem de geniş bir mekansal nitelik kazandırıyor.

Peyzaj tasarımı, organik bir estetik yansıtacak şekilde düzensiz kenarlı patikalar, yarı kamusal bahçeler ve kentsel dokuya entegre edilen ortak yeşil alanları ile projede merkezi bir rol oynuyor.

Bu patikalar, alan içindeki hareketi yönlendirirken dinlenme ve sosyalleşme için davetkar mekanlar yaratıyor. Bu bütünsel peyzaj yaklaşımı, sakinlerin yaya dostu bir çevrede yaşamın tadını çıkarmasını sağlamakta ve mekansal kaliteyi artırıyor.

Eski sanayi alanlarının dönüştürülmesiyle geliştirilen bu konut projesi, yerel karakteri koruyarak modern konut ihtiyaçlarını karşılıyor.

Kıvrımlı peyzaj düzenlemeleri ve binalar arasındaki gözeneklilik, alanın tarihini onurlandırırken geleceğe yönelik bir perspektif sunuyor. Sonuç olarak, mahalle içinde bir mahalle yaratılarak tarihi koruma ile yenilikçiliğin birleştirildiği çağdaş bir kentsel konut modeli ortaya konulmuş.

Etiketler

Bir yanıt yazın