EGEO

Kezer Mimarlık'ın tasarladığı EGEO, İzmir'de yer alıyor.

EGEO, İzmir’de Gaziemir sanayi bölgesinin kuzeybatı-güneydoğu doğrultusundaki gelişimini tanımlayan ana ulaşım aksı olan Ege Caddesi üzerinde, imar planında sanayi işlevine tahsis edilmiş 6500m2’lik bir parselde yer almaktadır. Yapılan analizlerde cadde boyunca sıralanan yapıların tümünün endüstriyel yapılar olduğu, içlerinde ofis ve sergi salonu işlevleri de barındırmalarına rağmen cadde ve yapılı çevre ile nitelikli bir ilişki kurmadıkları görülmüştür. Ülkemizde sanayi yapılarının çoğunda önemli bir sorun olarak algıladığımız bu sorunu çözmek ve kent mekânına katkıda bulunan bir yapı tasarlamak öncelik olarak alınmıştır.

Parselin kent ulaşımını taşıyan ana arterlere ve havalimanına çok yakın olması nedeniyle, üretilecek yapı kompleksine, imar planında belirlenmiş gelişimin aksine tamamen endüstriyel işlev değil, ana ulaşım aksına bakan cephede ticari işlev de yüklenebileceği ön görülmüştür. Projeye başladığımız 2014 yılında yaptığımız bu öngörünün, projenin tamamlandığı 2023 yılında ulaşım aksı boyunca üretilmiş tüm yeni yapılarda gerçekleştiği gözlemlenmektedir.

Arazinin Ege Caddesi’ne bakan kuzeybatı cephesinin diğer cephelere oranla daha dar olması ve istenen birimlerin sanayi parseli imarının verdiği yüksek emsal hakkından kaynaklanan sayısı, projenin Ege Caddesi ile doğrudan ve dolaylı ilişki kuran birimler olarak tasarlanmasını ve tasarımın iki farklı temel duruma yanıt vermesini zorunlu kılmıştır. İşveren ile birlikte caddeye cephe veren yapıların ticari, arkada kalan birimlerin ise endüstriyel işleve öncelik veren yapılar olması kararı alınmıştır.

Yapı havaalanı uçuş konisi içinde yer aldığından alçak gabari zorunluluğunun kentsel bir avantaja dönüşmesi ve ferah bir asma kat çözümü yoluyla endüstriyel ve ticari kullanımı mümkün kılan bir mekânsal kurgu oluşturulmuş, çatının bütünü belirlemedeki etkisini dikkate alan ve tekrarlanan bir kütle ritmi kurarak yapının güçlü bir kentsel imgeye sahip olması sağlanmıştır. Ege Caddesi’ne bakan birimler kademeli olarak geriye çekilmiş (böylece her birime müstakil bir giriş mekânı kazandırılmış), aynı zamanda da cadde ve yapılar arasında nitelikli kentsel alanlar elde edilmiştir.

Aynı inşaat tekniğini kullanarak farklı mimari nitelikler üreten ve dolayısıyla farklı inşaat bütçeleri gerektiren bu ikili kullanım durumunu, nasıl aynı mimari dilin parçaları olarak kurgulayacağımız konusu, projenin temel tasarım amaçlarından biri olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle endüstriyel malzemelerin alışılmış detayları yeniden ele alınmış, endüstriyel yapı dili ile ticari olan ön bloğun mimari dili arasında aynı bütünün parçaları izlenimini veren bir uyum yakalanmıştır. Ayrık olan yapılar, çatı, iç mekân ve cephe malzemeleri üzerinden farklılaşsalar da temel form, renkler ve detay kurgusunun benzer ilkeler üzerinden ele alınması sayesinde bir bütünün parçaları haline getirilmiştir.

Yapının inşasında kullanılan tüm birimlerin mimari dili oluşturmada üstlendikleri rol bir tümcenin gramerini kuran öğeler gibi görülerek tasarım süreci boyunca sorgulanmış, adeta yapının çıplak estetiği bu öğeler üzerine kurulmuştur. Yapıda taşıyıcı elemanlar ve yapı cidarını oluşturan yüzeyler birbirlerini örtüp gizlemeden olağan durumları ile yan yana getirilmişlerdir. Bodrum katta bir bütün olarak ele alınan yapıda birimler, kentsel durumunun içerdiği özellikler dikkate alınarak yorumlanmış; her birimin kendi taşıyıcısı, cephesi ve karkası ile zemin kat ve birinci katlarda tamamen ayrışması sağlanmıştır. Böylece her birim kendine ait bütünsel bir dile sahip olmuştur. Dolayısıyla tasarımın sonuçlanan önemli bir iddiası da endüstriyel inşaat sistemlerini yeniden yorumlayarak hem ekonomik hem de estetik açıdan yüksek nitelikli yapılar üretmektir.

Etiketler

Bir yanıt yazın