Kentin elinde bulundurduğu dinamiklerini bozmak, gelişim skalasını, fonksiyonlarının bulunduğu alanlar dışında aramak yerine bu alanların yenilenmesi ve sağlıklı bir hale getirilmesi için gerekli olan çalışmaların bütüne kentsel dönüşüm adı altında düşünmek mümkündür. Bu yüzden dönüşüm; bozulma ve çökme olan alanın ekonomik toplumsal fiziksel çevresel koşullarının kapsamlı ve bütünleşik yaklaşımlarla ele almak ve tasarımda bu verileri göz önüne almak gereklidir. Sürdürülebilir kentsel yenileşme ise sosyal dışlanmanın azaltılması, çevrenin korunması ve ekonomik yararın sağlanmasını hedef olarak görür. Projemizde bütün bu tanımları ve maddeleri ele alarak bir tasarım yapmaya çalıştık.
İlk olarak İstanbul içerisinde dönüşüm ihtiyacı olan, ve hali hazırda günümüz mantalitesinde dönüşüm uygulanan Fikirtepe semtinde çalışmaya karar verdik. Sonrasında tasarladığımız alanın iklimsel verilerini kullanarak ekolojik uygulama tekniklerini kullanmaya başladık. Yönlendirmenin bize sağladığı güneş ışınlarının geliş açısını düşünerek, dış cephede kullandığımız hareketli fotovoltaik panaller ile hareketli bir cephe yaratarak güneş ışınlarından maksimum derecede yararlanmayı hedefledik. Kullandığımız trombe duvarları ile iç ısınmayı doğal yollardan çözmeye çalıştık. Yağmur sularını toplayarak konut sisteminin dışarıdan aldığı su miktarını en aza indirmeyi amaçladık. Kendi tasarımımız olan “fotovoltaik ağaç” adını verdiğimiz sistemleri çatılarda uygulayarak, yönlenmenin artılarını kullanıp sosyal alanların gerekli olan doğal ışığı ve güneş ışığını en az kayıpla kullanma prensibini oluşturduk. Oluşan yapı sistemi içerisinde, konut dışı hacimleri doğal havalandırma sistemiyle besleyerek yapay havalandırma kullandığımızda kaybedeceğimiz enerjiyi ve çevreye vereceğimiz zararı en aza indirdik. Bu yapı sisteminin ortaya çıkmasında, kararlarımızı etkileyen sürdürülebilir, doğal ve sosyal yaşama uygun kelimeleri çerçevesinde; yarattığımız meydanın kullanıcının maksimum yarar ile kullanabileceği bir alan konumundadır.
Tasarımı aşamasında kentsel dönüşüm ve sürdürülebilirlik kavramlarını “gerçekçi ve uygulanabilir” şekilde düşünmeye ve her kararımızda iki kavramı birbirini en iyi besleyecek şekilde yanyana getirmeyi hedefledik. Türkiye’de kentsel dönüşüm dediğimizde akıllara gelen boşaltmak, yıkmak, yıkılan yapıların yerine yüksek katlı tek tip, sosyal alanları yetersiz hatta hiç olmayan, sosyalleşmeye imkan tanımayan konutlar yerine, bu saydıklarımızın tam tersi olan; farklı kullanıcılara hitap eden farklı tip konutlar, sosyal alanlar diye adlandırdığımız atölyeler, yani kullanıcıların iletişimin yanı sıra üretimde yapabilecekleri alanlar ve tabiatı birkaç yere yerleştirmek değil de, tabiattan ilham alıp, ona göre tasarladığımız yerleşim birimleri yapmayı hedefliyoruz. Günümüzde kentsel dönüşüm yenileme gittikçe ‘KULLAN-TÜKET-TERKET’ konumuna gelirken bunu tersine çevirmeyi düşünerek hareket ettik. Tüketimin hiçbir zaman sonunun olmayacağının farkında olarak tasarımımızı bu yönde oluşturmayı hedefledik.