Proje İsmi: KÖK: BİR YAPININ “ARKEOLOJİSİ”
Modern mimarlık mirası örnekleri arasında yer alan 100. Yıl Çarşısı ve yakın çevresi 19.yy’dan beri Ankara tarihi merkezinin önemli noktalarından birini oluşturmaktadır. Öyle ki, Cumhuriyet öncesi ve sonrası dönemde kent imajı ve deneyiminin şekillenmesinde kritik rol oynamıştır. Bu çerçevede proje, yarışma alanını bir “arkeolojik alan” olarak ele alır ve ilk olarak üst üste biriken katmanlar(strata) halinde yapılanan “bilgisini” ortaya çıkarmayı hedefler.
Arkeolojik katmanlar detaylı olarak incelendiğinde anlaşılmıştır ki 100. Yıl Çarşısı ve yakın çevresi arazisi yalnızca “kültürel miras” olarak tanımlanan bir mimari yapıya değil, kentsel
dokuyu şekillendiren yapı, yeşil doku, obje ve aktivitelere ev sahipliği yapmıştır. Bunun ışığında proje, çoğu günümüzde görünürlüğünü ya da tamamen varlığını kaybetmiş bu arkeolojik katmanları söküp çıkararak “buluntu” olarak yeniden kazandırmayı hedefler.
Proje alanında 100. Yıl Çarşısı yapımına kadarki süreçte yıllar içerisinde kaybolan temel kentsel nitelikler şu şekilde sıralanabilir:
Semra ve Orhan Dikel’in 100. Yıl Çarşısı yarışma projesinde önerdiği fakat hayata geçemeyen şu unsurlar kritik bulunmuştur:
Proje alanının günümüzdeki durumu ise maddeler halinde şu şekilde analiz edilmiştir:
Proje, 100.Yıl Çarşısının Ankara için önemini önceleyerek binanın genel kütle yapısını ve “imajını” bir kentsel “buluntu” olarak korumayı hedeflemektedir. Bu ve belirtilen analizler doğrultusunda, gerekli bulunan noktalarda binaya ve çevresine belirtilen müdahaleleri yapmayı önerir:
A. Binanın 1.Meclise bakan yüzünün, kamusallaşacak ve geçirgenliği artacak şekilde bir kamusal merdiven formunda “sökülmesi” önerilmiştir. Bu şekilde hem Ulus Meydanı’na bakan hem de yoğun dolaşım aksıyla çakışmayan bir toplanma, buluşma, duraklama ve seyir alanı tanımlanmıştır.
B. Binanın Tarihi Meclis binası ve Ulus İşhanı arasında hem görsel hem de fiziksel bağlantı sağlayacak şekilde bir dolaşım aksı tanımlamak üzere sökülmesi. Tanımlanan aks/sokak üzerinde 100.yıl çarşısında var olan sinema mekânı ve yarışma projesinde önerilen Ulus İşhanı bağlantısının bulunmasının yanı sıra bir arkeolojik katman olarak tanımlanmış olan süs havuzu ve kültür sanat mekânları da yeniden yorumlanarak binanın içinden sokağa eklemlenmiştir.
C. Semra ve Orhan Dikel’in önerdiği avlu hattını referans alan ve hali-hazırda kullanılmayan terasa kamusal ulaşımı sağlayacak bir kütlenin sökülmesi. Böylece, birinciyi takip eden ikincil bir kamusal merdiven aksı tanımlayarak terasın tanımlı hale getirilmesi hedeflenmiş ve kaybolan Millet Bahçesi’ni yükseltilmiş bir yeşil kent yüzeyi olarak yeniden bulmayı amaçlamıştır. Bu yüzeyde açık hava sineması bir arkeolojik katman olarak yeniden yorumlanırken, eski ofis kütlesiyle bağlantı noktasına önerilen programı destekleyecek şekilde bir kent bostanı ve mutfağı önerilmiştir.
D. Semra ve Orhan Dikel’in önerdiği ikinci avlu hattını takip eden kütlenin sökülmesi. Bu şekilde yarışma projesinde önerilen yeşil avlunun yorumlanmış bir şekilde tekrar bulunarak binanın ihtiyaç duyduğu bahçe yırtığı ve ışıklığın kütleye yeniden kazandırılması.
E. Ofis kulesinin cepheleri kulenin biçimsel yapısını bozmayacak şekilde sökülerek daha esnek ve kamusal bir cephe üretimi hedeflenmiştir. Böylece, binanın yükseldiği noktalarda kamusal aktivitelerin dışa dönük bir yapıda işleyebildiği ve yeşil dokuyu içine alabilecek bir mekanizma bulunmuştur.
Proje alanı analizlerini takip ederek, Atatürk Bulvarı üzerindeki taşıt aksının İnebolu Sokak hizasından itibaren Ulus Meydanı’na kadar yol altına alınması önerilmiştir. Her ne kadar Atatürk Bulvarı’nın taşıdığı araç yoğunluğu azımsanmayacak ölçüde olsa da Ulus Tarihi Kent Merkezi Araştırma Raporu’nda belirtildiği üzere “Ulus’un ulaşım açısından aşırı yükünün azaltılması yaya ölçeğinde kullanım potansiyellerini geliştirmede önemli bir fırsat olacaktır’’. Bu şekilde, proje alanı ve Ulus İşhanı arasındaki ilişkinin güçlenmesi ve aralarında tanımlanan alanda tanımlı bir kent meydanının kurgulanması amaçlanmıştır. Böylelikle binada kurgulanan kent merdivenleri toplanma, protesto, buluşmalara hizmet edebilecek karakterde yeniden kurgulanan kent meydanına bakmaktadır. Önerilen yeşil doku ve peyzaj alanı ise meydan kimliğinin önüne geçmeyecek şekilde tasarlanmıştır. Meclisten İş Hanı’na kurgulanan geçirgen kent yüzeyi, terası ve merdivenlerinin, ancak “belirli oranlarda varlığını sürdüren” gece gündüz kullanım şemasının gece kullanımını arttıracak şekilde iyileştirmesi öngörülmektedir.
Tarihi bölgede Yaya ulaşımına ek olarak halihazırda AKM ve Sıhhiye bölgesinde yapılması planlanan bisiklet yollarını birleştiren ve Ankara Kalesi’ne devam eden bir bisiklet yolu önerilmiştir. Böylece araziyi çevreleyen ve metrolara ulaşımı olan bir bisiklet yolu şemasının yayalaşmayı destekleyerek arttıracağı öngörülmüştür.
Ulus Tarihi Kent Merkezi Araştırma Raporuna göre, Cumhuriyet sonrası tarihi merkeze Anadolu’dan gelen büyük göç ile beraber bölgenin yerleşik halkı eğitim ve sosyoekonomik seviyesi oldukça düşük olarak nitelendirilmektedir ve tarihi merkezdeki ticari yapının devamlılığı ana akslarda daha geniş bir kitleye hitap etse de yüksek oranda gecekondulaşma ile bölgeye yerleşen halkın kendi ihtiyacını üretme-tüketme dinamiği üzerine kurulmaktadır. Fakat potansiyel işgücünün oldukça yüksek olması ve kullanılamaması bölgenin kendi içine sıkışan ticari fonksiyonlarının ve dolayısıyla proje alanının “çarşı” karakterinin günümüzde yeniden düşünülmesi gerektiğini göstermektedir.
Ulus’un tarihi ve kültürel yapısını/değerlerini koruyamamasının en önemli sebebi olarak sosyo-ekonomik ortam ve “yöre halkının koruma bilincinin gelişmemiş olması” olarak gösterilmiştir. Cumhuriyet ile birlikte ana arterler üzerindeki dönüşümlerin tarihi bölgelere yansıyamaması ve “çöküntü bölgeleri” olarak alanda büyük bir ikilik ve “mekansal gerilim” yaratmış olması bölgede yapılacak iyileştirme adımlarının bu ikiliği kırmaya yönelik büyük ölçekli sürdürülebilir hamleler olması gerektiğini göstermektedir.
Tüm bunların ışığında, proje 100. Yıl Çarşısı’nı kentliye ve bölge halkına, dolayısıyla da bölgeye hizmet edecek döngüsel bir mekân olarak dikey aksta birbirine eklemlenen dört bölüm halinde kurgulamıştır:
1. Eğitim (öğrenme) : Özellikle bölge halkının günün gerekliliklerine yönelik beceriler edinebileceği, meslek atölye ve derslerine ayrılan alan. Fonksiyonun döngüdeki temel yeri ve mekansal olarak daha izole olmayı gerektirmesi sebebiyle Ofis Kulesi boyunca kurgulanmıştır. Fakat cephenin yeniden kurgusu sebebiyle dışa dönük, galerili ve geçirgen birimler olarak bireyler arası etkileşimi de öncelemektedir.
2. Üretim (uygulama) : Dikey aksta ikincil fonksiyon olarak önerilen üretim alanı hem eğitim alanında edinilen bilgilerin pratiğe geçirilmesi hem de kentlinin kullanımına açık uygulama alanları olarak önerilmiştir. Yarı kapalı ve açık birimlerden oluşan alan kullanıcıyı meydandan kamusal amfi ile içeri alır. Dolayısıyla “üretimin” kentli ölçeğinde bir seyir aktivitesine dönüştürülerek bölge halkı için konsept olarak ulaşılabilir kılınması ve bireysel girişimlerin desteklenmesi hedeflenmektedir.
3. Kültür-Sanat (paylaşma) : Zemin ve birinci katta yer alan kültür-sanat mekanları binanın ve kentlinin üretiminin sergilendiği bir alan olmakla birlikte kütüphane, oditoryum gibi alanları da içine almaktadır. Zemin katta Meclis’ten Ulus İşhanı’na doğru tanımlanan dolaşım aksı boyunca belirtilen tüm fonksiyonlara açılarak dolaşım aksını bir seyir ve etkileşim sokağı olarak kurgulamayı amaçlamaktadır.
4. Arşiv (belgeleme): Dikey aksın son aşaması olarak bodrum katında kurgulanan arşiv, bölgedeki kültürel ve tarihi belleğin korunması ve binanın ürettiği bilginin belgelenerek saklanmasını amaçlamaktadır. Böylelikle projenin kendisi zaman içinde yalnızca bir arkeolojik kalıntıya dönüşmekten öteye giderek bölgenin bilgisini “kökten” yapısallaştıran meta bir kalıntıya dönüşecektir.
Böylelikle dört ana fonksiyonun birbirine eklemlenmesi çerçevesinde, kendileri ve arayüzlerinde tanımladıkları alanların bir döngüsel yapı oluşturması ve bir omurga şeklinde programı kökten kurgulaması önerilmiştir. Bölge halkının yapılandırılması ile üretime farklı alanlarda dahil olabilmesi, bireysel ve kolektif bilincin arttırılarak bölgenin arkeolojisine yaklaşımın iyileştirilebileceği öngörülmüştür. Ek olarak, kültür-sanatın bölge içinde ve yakınında sıkça yer alan fakat yerleşik bölge halklarından uzak duran yapısının da önerilen program ile iyileştirilebileceği ve yalnızca uzak kentlinin değil yakın kentlinin de dahil olabileceği bir çoklu kent mekânı üretilmesi hedeflenmiştir.