Mimari Açıklama Raporu
Hiç bitmeyen bir hareket, bir devinim içinde yaşıyor, çalışıyor, dolaşıyoruz. Mobilite günümüz toplumunun merkezine oturuyor. Eşyaların, insanların, bilginin ve hizmetlerin yer değiştirmesi günlük hayatları dönüştürüyor.
Bir liman kenti olarak İzmir bu devinime hiç de uzak değil. Tarihi süreçte İzmir kentinin kentsel gelişimi, yer değiştirme ile yerleşik olma, geçilen bir yer olma ile gidilen bir yer olma sorgularını sürekli içinde barındırdı.
Kentin 2030 yılı hedefleri doğrultusunda, ülkenin ticari ve idari başkentlerine 3.5 saat gibi kısa bir sürede bağlanacak oluşu, şehrin yerleşik nüfusunun yanında günübirlik nüfusunun da artacağına işaret ediyor.
Kent denen organizmaların can damarları olan ulaşım ve dolaşım sistemlerinin sadece ve sadece iki noktayı birbirine bağlama fonksiyonunu üstlenmesi günümüzün çok katmanlı şehirleri için sürdürülebilir ve akıllı bir model değil. Böyle olursa; temelde nüfusun akışı ve kentsel katmanların iletişimi amaçlanarak inşa edilen ulaşım ağı aksine kent katmanlarını birbirinden kalın çizgiler ile ayıran, kentsel akışı kesen, kentsel hayatın kalitesini düşüren baş aktöre dönüşüyor.
Doğa bize günümüz kentlerinde yaşanan, mobilite merkezli bu devinim ile nasıl başa çıkmamız gerektiği ile ilgili örnekler sunuyor. Geleceğin akıllı kentlerinin yaratılması için kritik öneme sahip kentsel dolaşım sistemlerinin doğayı örnek alarak yeniden düşünülmesi, şehrin programatik sınırlarını eriten, kent dokusunu çok boyutlu olarak bağlayan organizmalara dönüştürülmesi gerekli.
Doğadaki Dolaşım Sistemleri: İnsan, Yapraklar, Kökler (soldan sağa)
Ulaşım Entegrasyon Merkezleri, Banliyö – Metro – Hızlı Tren – Tramvay – Otobüs – Araba – Bisiklet – Yaya gibi ulaşım modları arasındaki geçiş ve entegrasyonun sağlandığı bir yapı tipolojisi olarak tam da mobilite kavramının kentsel mekandaki evrimini belgeleyen alt yapı projeleri olarak karşımıza çıkıyor.
Bu noktada mobilite mimarinin karşısına bir problem olarak dikiliyor. Doğası gereği yapılar durmak, kalmak için tasarlanırken, yapının kullanıcısı insanlar, eşyalar, hizmetler, bir başka değişle binanın bağlamı sürekli bir değişim ve dönüşüm içinde oluyor.
Bu mimari probleme kentsel ölçekte fayda sağlayabilecek bir çözüm arama fikri, İzmir Ulaşım Entegrasyon Yapısını basit bir ofis yapısından çıkarıp, entegre kent mekanları üretilmesine katalizör oluyor.
Yol, Köprü, Meydan, Park, Yapılar gibi kent parçalarının birbiri ile ilişkileri ve sınırları, Kentsel ve Mimari mekanların performansları bu evrim üzerinden yeniden sorgulanıyor. Bu sorgu aşırı yapısal ve katı mekan çözümleri ile karşılaştığımız ulaşım yapılarının aksine esnek, sürekli devinime izin veren, değişimi, geçiciliği ve akışkanlığı içinde barındıran mobil mekanların üretilmesine olanak sunuyor. Böylece, kent içindeki eski altyapı yada dolaşım sistemlerinden kaynaklanan kesinti yada boşluk alanları tekrar kent ile entegre ediliyor.
Vahşi Hayat Geçiş Köprüsu, Hollanda
High Line Projesi, New York
Bu çerçevede İzmir Ulaşım Entegrasyon Merkezi için önerilen yapıda, şartnamede tanımlanan ihtiyaç programı da göz önüne alınarak, mekansal esneklik, yalınlık ve akışkanlık kavramları ana konseptler olarak tasarımı şekillendirdi.
Bu anlamda Ulaşım Entegrasyon Merkezi kentsel hayatı birbirine bağlayan, kentsel yeşilin sürekliliğini aktive ederken yapının içine alan “sarmal bir saçak yapı” olarak tasarlandı.
Sarmal saçak yarışma arsasını çepeçevre sınırlayan karayolu, demiryolu duvarlarını yükseltilmiş bir park / meydan olarak aşıyor.
Körfezde Karşıyaka’dan Konak Meydanına kadar devam eden aktif yeşil dokuyu içeri alarak olimpiyat parkı ile entegre ederken, yakın çevredeki metro, otobüs, sanayi bağlantılarını da bu saçak ile düzenliyor.
Parklar ve Meydanlar toplumun farklı bireylerinin karşılaşma, tanışma, sosyo-kültürel alışveriş mekanlarıdır. “Sarmal Saçak Yapı” arsaya yerleşimi ile üç farklı kotta meydanlar tanımlıyor. Böylece İzmir Ulaşım Entegrasyon Merkezi, yalnızca kentlinin ulaşım aracını değiştirildiği bir yer olmaktan öte, kentlinin birbiri ile sosyalleşebileceği bir aktivite merkezine dönüşüyor.
“Saçak Yapı” kapalı, yarı açık ve açık mekanları arasında akışkanlık ve ilişkiler sağlayarak, peyzaj, yol, köprü meydan arasındaki ayrımı muğlak hale getiriyor. Böylelikle Ulaşım Entegrasyon Merkezi, alt / üst geçişli, iç-dış mekanı birbirine akan, iç mekan kurgusu sürekli
1 Yorum
Etkileyici