Şükrü Köse, Resa Kuksi ve Helin Gündem'in "CHRONOTOPIC NOOSPHERE" isimli projesi Baumit “MÜŞTEREKMEKAN: Öğrenciler için Sağlıklı Yaşam Alanı” Tasarım Yarışması'nda eşdeğer mansiyon ödülüne layık görüldü.
CHRONOTOPIC NOOSPHERE: ZAMAN-MEKÂNSAL DÖNÜŞÜMÜN DİNAMİK EVRİMİ
1. Kavramsal ve Kuramsal Çerçeve
Chronotopic Noosphere kavramı, öğrenci yurdunu yalnızca fiziksel bir barınma alanı olarak değil, zamanın ve mekânın sürekli evrildiği, toplumsal etkileşimlerle şekillenen bir organizma olarak ele alır. Bu yaklaşım, zamanın ve mekânın birbirini dönüştüren, birbirine içkin iki temel olgu olduğu anlayışını benimser. Mihail Bahtin’in kronotop kavramı, mekânın zamanla iç içe geçtiği bir yapıyı tanımlar ve bu kuramsal çerçeve, mekânın yalnızca bir “geçiş alanı” değil, bir sosyal ve kültürel deneyimle şekillenen dinamik bir varlık olduğunu öngörür. Bu bağlamda öğrenci yurdu, sabit bir fiziksel yapının ötesinde, kolektif bir hafıza, zamanla evrilen ve kullanıcı etkileşimlerine göre şekillenen bir mekân olarak kabul edilir.
Henri Lefebvre’in mekânsal üretim anlayışı, mekânı toplumsal bir üretim süreci olarak görür. Bu görüş, öğrenci yurdunun sürekli olarak toplumsal etkileşimler ve kültürel dinamiklerle yeniden üretilen bir alan olduğunu vurgular. Bernard Tschumi’nin “mekânın olaylarla var olduğu” görüşü ise mekânı bir sabitlikten ziyade, onu şekillendiren olaylar ve etkileşimlerle var olan bir süreç olarak tanımlar. Yurt mekânı, bu bağlamda, öğrencilerin gündelik hayatları, kolektif eylemleri ve geçici yerleştirmeleriyle sürekli olarak değişen bir organizma hâline gelir. Gilles Deleuze ve Félix Guattari’nin akışkan mekân ve katmanlaşma kavramları, mekânın homojen değil, çeşitli katmanların bir araya geldiği, birbirini etkileyen bir yapı olduğunu belirtir. Bu, öğrenci yurdunun farklı zaman dilimlerinde değişen işlevlere hizmet eden, adaptif ve katmanlı bir yapıya bürünmesini mümkün kılar.
2. Mekânsal Organizasyon ve Evrimsel Tasarım
Chronotopic Noosphere temalı öğrenci yurdu, geçici mekânlar, olaylara duyarlı yapısal bileşenler ve kullanıcı temelli dönüşebilir sistemlerle yapılandırılır. Bu tasarım anlayışı, mekânın sadece geçici değil, zaman içinde evrilen ve kolektif hafıza ve deneyimler üzerinden şekillenen bir organizma olmasını hedefler. Burada amaç, sabit bir yapı yerine, mekânın zamanla evrilen, sürekli olarak toplumsal üretim sürecine katılan bir organizma olarak tasarlanmasıdır. Zaman ve mekân arasındaki etkileşim, mekânın sadece fiziksel varlığıyla değil, aynı zamanda içindeki toplumsal ve kültürel yaşantılarla da şekillenen bir olgu olarak ele alınır.
2.1. Olay-Temelli Mekânsal Dönüşüm
Mekânın zamanla dönüşmesi, öğrencilerin farklı kullanım biçimleri ve etkinlikleriyle şekillenen bir yapıyı mümkün kılar. Bu dönüşüm, mekânın toplumsal ve kültürel bağlamlarla etkileşime girerek sürekli değişmesine olanak sağlar.
• Anlık kullanımlara adapte olabilen hibrit alanlar: Öğrenci yurdunun farklı zaman dilimlerinde farklı işlevlere bürünmesi; gün içinde çalışma alanı, akşamları sosyalleşme alanı, gece ise bireysel dinlenme alanı olarak evrimleşmesi. Bu tür hibrit alanlar, mekânın esnekliğini ve zamansal çeşitliliğini pekiştirir.
• Mekânın yaşanmışlıklarla şekillenmesi: Mekânın her kullanımı, kullanıcıları tarafından farklı bir iz bırakır. Duvar panelleri, ışık modülasyonları, mobilya düzenlemeleri gibi unsurlar, kullanıcı etkileşimlerinin izlerini taşır ve mekânın sosyal belleğiyle birleşir. Bu etkileşimler, mekânın sürekli değişen ve canlı bir organizma gibi evrilmesini sağlar.
• Sezonluk dönüşüm: Öğrenci yurdunun mekânı, mevsimsel değişimlere göre farklı işlevler kazanabilir. Kışın yoğun şekilde öğrenciler tarafından kullanılan iç mekânlar, yazın kent halkı için kültürel etkinliklerin yapıldığı bir alan ya da geçici sergi alanı olarak işlev görebilir. Bu sezonluk dönüşüm, mekânın çok katmanlı yapısının, toplumsal ve kültürel koşullara göre şekillenmesini sağlar.
2.2. Adaptif Modüller ve Dinamik Kullanım
Adaptif tasarım, mekânın esneklik ve uyum yeteneğini ön plana çıkarır. Bu anlayışa göre, mekânlar sabit değil, kullanıcı etkileşimlerine ve toplumsal ihtiyaçlara göre sürekli evrilen sistemlerdir.
• Zamanla esneyen bireysel ve kolektif alanlar: Mekânın büyüklüğü ve işlevi, kullanıcı yoğunluğuna ve etkinlik türüne göre değişir. Örneğin, bir ortak alan, sakin bir çalışma alanı olarak kullanılabileceği gibi, aynı mekân yoğun bir grup etkinliği için genişleyebilir.
• Topolojik süreklilik ve geçirgenlik: Mekânın iç ve dış arasındaki sınırları bulanıklaştıran akışkan bir yapıyı ifade eder. Bu geçirgenlik, hem fiziksel hem de toplumsal sınırların erimesine olanak tanır. Böylece mekân, yalnızca kullanıcılarıyla değil, aynı zamanda kentle de sürekli bir etkileşim hâlinde olur.
• Farklı hızlara uyum sağlayan yapılar: Farklı kullanıcı gruplarının ihtiyaçlarına göre hızla adapte olabilen modüller tasarlanır. Bu, sessiz çalışma alanları, hızlı sosyalleşme alanları veya uzun süreli etkileşimler için farklı ölçek ve işlevlere sahip olan modülleri içerir.
3. Hafıza, Kent ve Kolektif Üretim
Öğrenci yurdu, bir nesne değil, kolektif bir üretim ve bellek alanı olarak ele alınır. Pierre Nora’nın hafıza mekânları (lieux de mémoire) kavramı, mekânların, toplumsal ve kültürel bellekle ilişkili olarak biçimlendiğini vurgular. Öğrenci yurdu da, öğrencilerin ve topluluğun yaşantılarının izlerini taşıyan bir hafıza alanı hâline gelir. Her akademik yıl, yurt mekânı, yeni bir anlam kazanır ve kolektif hafızayı besler. Öğrenciler, sadece mekânı kullanan bireyler değil, aynı zamanda mekânın evrimini şekillendiren aktif katılımcılardır.
Buna ek olarak, Cedric Price’ın esnek yapı anlayışı, kullanıcı odaklı tasarım süreçlerini benimser. Yurt, sadece belirli bir topluluğun değil, çeşitli toplumsal grupların katkılarıyla şekillenen bir mekân olmalıdır. Bu süreç, katılımcı tasarım ve kolektif üretim yöntemleriyle desteklenir. Yurt, yaşayan bir organizma gibi, her kullanıcının katkısıyla evrilir ve yeniden şekillenir.
4. Sonuç: Zamansal ve Mekânsal Evrim
Chronotopic Noosphere, öğrenci yurdunu statik, sabit bir yapı olmaktan çıkarıp, zaman, olaylar ve kullanıcı etkileşimleriyle sürekli evrilen bir organizmaya dönüştürmeyi amaçlar. Bu evrim, mekânın yalnızca fiziksel sınırlarını değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel bağlamını da içerir. Mekân, bir kapsayıcı alan olmanın ötesinde, geçmişin ve geleceğin, anlık etkileşimlerin ve sürekli dönüşümün sahnesine dönüşür. Bu bağlamda, öğrenci yurdu, bir yapının ötesine geçerek, zaman ve mekânın sürekliliğiyle biçimlenen bir chronotopic organizma hâline gelir.