H. Serdar Kaya, Meltem Erdem Kaya ve Mine Çiçek'in Bir Kıyı Yerleşimi Bağlamında Hopa İlçesi Kent Merkezi Fikir Projesi Yarışması için tasarladığı proje eşdeğer mansiyon ödülü kazandı.
Karadeniz bölgesinin baskın doğası ve bölgenin kültürel zenginliği ile kent dokularının şekillenmesi gerekirken birçok şehirde görülen genelgeçer yapılaşma özellikleri Hopa’da da görülmektedir. Yarışma kapsamında alan özelinde çalışmadan önce Karadeniz Bölgesinin karakteristik özellikleri, Doğu karadeniz bölgesi yerleşmeleri, doğal özellikler, tarihi ve kültürel özellikler değerlendirilmiş, ardından Hopa bütünü be kent merkezine nasıl yaklaşılacağın odaklanılmıştır. Hopa kimliği üst ölçekte Karadeniz otoyolu, sınır ve liman kenti olması gibi özelliklerden bağımsız değerlendirilemez. Diğer yandan insana hizmet etmek üzere gelişen üst ölçekli kullanımlar ve kararların kentsel yaşama dair insan ölçeğindeki ihtiyaçlar ve mekan özellikleri ile çelişmemeli, doğaya duyarlılıktan taviz verilmemelidir. Kentin doğayı dışladığı, farklı grupların birbirini dışladığı, mekanların birbirinden koptuğu, genel olarak da ötekileştirme, dışlamanın her alanda her ölçekte arttığı bu dönemde birlikte ve dengede olabilmenin son derece önemli olduğunu düşünüyoruz. Hopa’nın Karadeniz kıyısında olması, mevsimsel dinamiklerine uygun olmayan yerleşme yapısı nedeniyle taşkına neden olan Sundura deresinin varlığı, kentsel mekan ve yaşam kalitesi standartları yanı sıra Hopa’nın kendine özgü sosyo-kültürel yapısı ve mekan kullanım alışkanlıklarını belirlemek üzere sahada yerel kullanıcılarla görüşmeler yapılarak yerel halkın gözünden sorunlar, ihtiyaçlar ve Hopa’nın kimliğini oluşturan özellikler belirlendikten sonra geliştirilen tasarım önerisinin kavramsal teması “Birarada” olarak belirlenmiştir.
Farklı etnik, kültürel yapılarına rağmen iletişim halinde birarada olan bir halk, doğanın en baskın halinin kentle birarada olması, farklı etnisite, yaş, cinsiyet vb. gruplarının kamusal alandaki birlikteliği, geçmişteki hafıza mekanlarının günümüz ve geleceğe taşınarak geçmişle geleceğin birarada olması, Karadeniz otoyolu, viyadükler gibi büyük maliyetlerle yapılan yatırımların yok edilmek yerine sürdürülebilirlik, kent yaşamı ve yaya akışını destekleyecek, kültürel bağları sağlayacak şekilde yeniden ele alınarak yeni işlev ve anlamlar yüklenmesini kapsamaktadır. Kentin en önemli bileşeni ve yarışma konusunun odağını oluşturan suyun da kara ile farklı formlarda birlikteliğini, suyun farklı formları sadece izlenen bir manzara olarak değil, beş duyuyla birlikte deneyimlenmesini sağlayacak kıyı düzenlemeleri önerilmiştir. Bu anlayışı temsil eden kavram olarak kentsel yaşamı oluşturan tüm bileşenlerin birbirini kucaklayarak birarada olması yaklaşımımızı özetlemektedir.
Hopa’nın birden çok kimliği bulunmaktadır. Karadeniz kenti, kıyı kenti, liman kenti, sınır kenti kimlikleri coğrafya ile doğrudan ilişkilidir. Yarışma alanı oldukça özgün bir coğrafyanın parçasıdır. Doğu-Batı doğrultusunda Kaçkar, Soğanlı, Zigana ve Canik dağlarının oluşturduğu doğal yapı ve dereler yerleşmelerin form ve büyüklüklerini belirleyen temel faktördür. “Karadeniz’de dereler ile birlikte gelişmiş olan havzaların büyüklüğü kıyı kentlerinin de büyüklüğünü tanımlar. Yani Havza ne kadar büyükse kıyıdaki yerleşim de o derece önemli ve büyüktür… Her şehir bir vaha gibidir. Vahalarda en önde şehirler yer alır arkasında köyler onun da arkasında yaylalar vardır.” (Kaptan, 2021) Dolayısıyla birbirine benzer bir karakter gösteren Doğu Karadeniz Bölgesi kıyı kentleri için sistematik bir yaklaşım oluşturmak, doğa-yerleşme dengesi kent-kır ilişkisi, kent-kıyı etkileşimi, kıyı kentleri arasındaki ilişki bütüncül olarak değerlendirilmiştir.
Bölgenin baskın doğası dışında Karadeniz kıyı kentlerinin neredeyse tamamını etkileyen sahil yolu, liman gibi işlevler, kent-kıyı ilişkisini değiştirmektedir. Hopa’nın Sarp sınır kapısına yakınlığı da Hopa’ya özgü dinamikleri ortaya çıkarmaktadır. Global ısınma, iklim değişikliği ve dengesizlikleri, su kaynaklarının azalması gibi sorunlar, Karadeniz’in doğası ve su kaynaklarının önemini artırmakta ve tüm yapılaşma kararlarında doğal kaynakların korunmasının temel ilke olmasını gerektirmektedir. Bu bağlamda Karadeniz kentlerini karayolu taşımacılığı amaçlı bir yol yerine doğa ve kültürel sürekliliği önceleyen bağlayıcı bir omurga oluşturulması gerekir. Bu bağlayıcı omurga “Karadeniz doğa ve kültür kuşağı” olarak adlandırılmıştır ve Hopa bu kuşağın önemli durak noktalarından biridir.
Karadeniz doğa ve kültür kuşağı
Doğası gibi tarihi ve kültürel olarak da zengin olan Karadeniz İskitler, Makronlar, Kolkhlar, Driller, Mossynoikler, Tibarenler, Argonotlar, Asurlular, Gürcüler, Ermeni ve Lazik halklara ev sahipliği yapmıştır (Batur, Gür, 2005) Hopa’da da Hititler, Kimmerler, Arsaklılar, Persler, Doğu Romalılar, Selçuklular, Bizanslılar hüküm sürmüştür (Koday, 1995).
Yerleşme dokusu ve mimari de doğal çevre ile şekillenmektedir. Kıyıda kısıtlı alanlarda da olsa düz topografya, ılıman iklim gibi özellikler kentlerin büyümesine ve yoğun yapılaşmaya izin verirken yamaçlarda eğimli, hareketli topografya ve yoğun bitki örtüsü içinde dağınık yapılaşma, daha güneyde ise Karadeniz’in hartama kaplı dik çatılı evleri ile Anadolu’nun toprak damlı evleri bir aradadır. Yarışma alanında geleneksel bir mimari olmamakla birlikte Hopa ve Artvin’de yerel sivil ve anıtsal mimari örnekleri görmek mümkündür. Mimaride yörenin iklim koşullarına uygun suya dayanıklı kestane ağaçlarının hem tekne yapımında hem konut yapımında kullanıldığı görülmektedir. Ahşap çerçeveler içine taş dolgulu duvarlarıyla mimarinin kendine has bir karakteri vardır.
Hopa’nın en önemli kültürel özelliklerinden biri çeşitliliktir. Nüfusun büyük çoğunluğunu Lazlar, Hemşinliler ve Rize göçmenleri oluşturmakla birlikte Türkiye’nin farklı bölgelerinden gelip burada yaşayan ve kültür olarak farklılıkları barındıran bir yer olması (Koday, 1995) bir arada yaşayabilme kültürünü oluşturmuştur. Ayrıca Sarp sınır kapısına yakınlığı nedeniyle özellikle hafta sonları yurt dışından ziyaretçilerde Hopa’ya gelmektedir. Anadolu’nun konumuyla bir geçiş köprüsü olmasından kaynaklanan kültür zenginliği ve konuksever yapısı gibi Hopa da bir geçiş noktası, sınır kenti olması nedeniyle birlikte yaşama kültürünü özümsemiştir. Ulusal bayram ve kutlamalar dışında yöreye has atmaca halkalama ve bırakma şenliği, Nor Dai kutlaması gibi geleneklerin varlığı ve sürdürülebilirliği önemlidir.
Nazım Hikmet, Kazım koyuncu gibi bilinen isimlere verilen değer Hopa’nın kültür ve sanata verdiği önemin göstergesidir. Kamusal alanlarda kaybettiğimiz değerli sanatçıların hatırlanması ve sanatsal aktivitelerin yapılabilmesi için esnek mekanların tasarlanması önemlidir. Karadeniz’in doğa ve kültür kuşağında önemli bir durak olan Hopa’da tasarlanmış olan istasyonda kültürel paylaşımın önemli bir aracı olan bir kütüphane yapılması önerilmiştir.
Canlı, yaşam dolu Hopa
Sarp sınır kapısına yakınlığı, Karadeniz’den güneye bağlanan önemli yollardan birinin Hopa’dan geçmesi kent için önemli bir potansiyeldir. Saha görüşmelerinde hafta sonları çok sayıda yurt dışından gelen ziyaretçi olduğu belirtilmektedir. Doğu Karadeniz bölgesinin özel doğası, yaylaları, kıyıda ılıman bir hava varken yaylalarda kar görebilme zenginliği, kayak turizmi gibi potansiyeller doğa turizmi olanakları sunmaktadır. Rafting, kano, triatlon gibi aktiviteler kentin doğasına uygundur. Nazım Hikmet, Kazım koyuncu gibi sanatçılar da kent hafızasında önemli yeri olan, hala yaşama katkıda bulunan isimlerdir. Diğer yandan kırsal alanla kent entegrasyonunun güçlendirilmesi gerekmektedir.
Tasarımlar tüm kullanıcılara hitap etmeli, bir arada yaşam ortamlarının oluşması sağlanmalıdır. Adeta bitki habitat alanlarında bitkilerin simbiyotik bağları gibi insan habitatları da farklılıklarla zenginleşir anlayışıyla herkes için tasarım yaklaşımı hayata geçirilmelidir.
Hopa kent merkezi konut ve ticaret işlevi okul öncesinden üniversiteye kadar her düzeyde eğitim, sanayi, liman, konaklama, sağlık, rekreasyon aktivitelerini bir arada içeren heterojen bir bölgedir.
Sundura deresi alanın merkezinde yer almaktadır. Yapılaşmanın mekansal dağılımının Sundura deresi, dereye bağlanan diğer dereler ve taşkın alanı ile uyumlu olmadığı görülmektedir. Derelerin akışları ve yeşil sistemle entegrasyonu için özel olarak hassasiyet göstermek gerekmektedir. Böylece güvenli, sürdürülebilir ve Hopa’nın güçlü doğal kimliğini öne çıkaran mekanlar oluşturulabilir.
Parçalı ve erişimi zor kıyı alanları
Mevcut kamusal açık alanlar ve kıyılar incelendiğinde mekansal kopukluk ve açık alanların yetersizliği okunabilmektedir. Sundura deresi kıyısında kamusal açık alanlar çok parçalı ve küçüktür. Kıyıda ise göreli olarak daha fazla alan olsa da kıyı-deniz arakesiti düz ve birbirini dışlayan bir yapıdadır. Aktif kullanılan alanlar göründüğünden daha az ve sahil yolu nedeniyle erişimi zor durumdadır.
Kullanıcılarla yapılan görüşmeler, Sundura deresi kıyısının daha az kullanıldığını, ulaşımda özel araç kullanımının daha yoğun olduğunu, toplu taşıma ve bisiklet gibi ulaşım türlerinin yetersiz olduğunu, park ve meydanların aktif olarak kullanıldığını, mevsimlere göre kullanım tercihlerinde belirgin bir değişim olmadığını göstermektedir.
Yaya dostu, güvenli Hopa
Kıyı yolu ve tırların kent merkezindeki en baskın unsur olduğu görülmektedir. Kıyı ile bağlantı ana arterlerle kesilmiş durumdadır. Yayayı alt ve üst geçitlerden geçirip zemini ve viyadüklerle gökyüzünü taşıtlara bırakan yaklaşım yerine güvenli hemzemin çözümlerle yayayı yeşil ve suyla buluşturan yaklaşım tercih edilmelidir.
Suyla yaşayan, sürdürülebilir Hopa
Hopa’nın coğrafi özellikleri ve sundura deresi yaşamsal bir kaynak olmakla birlikte, kentin doğaya duyarlı olarak tasarlanmaması alanda görülen sel, kaya düşmesi, toprak kayması, heyelan gibi doğal olayların (Uzuner, Selim, 2019) felakete dönüşmesine neden olmaktadır. Hopa’da mekânsal tasarımın Sundura deresinin mevsimlik döngülerinden zarar görmeyecek şekilde esnek olması hedeflenmiştir. Ortalama yağış miktarı 1000mm üzerinde olan Karadeniz’de de iklim değişiminin etkisiyle dengesiz atmosfer olayları, sıklığı ve şiddeti artan yağışların artan sıklıkta taşkınlara neden olacağı öngörülebilir. İlin büyük kısmında eğimin %25-35 aralığında olması (Akinci ve diğ., 2020) nedeniyle sellerin şiddetinin daha da artacağı açıktır. Tasarım yaklaşımımız doğaya rağmen tasarım veya doğayı dışlayan, yok sayan, dar alanlara sıkıştırmaya çalışan bir anlayış yerine doğayı anlayan, yağış, sel gibi doğal döngüleri engellemeye çalışmadan tasarıma dahil eden bir yaklaşımdır. Kıyı kenti Hopa’da suyun beş duyu ile hissedilebildiği, her formunun deneyimlenebildiği bir yaşam alanı önerilmektedir.
Erişilebilirlik için vazgeçilmez olan yolların yaşamı baskılayacak hale gelmeden, ekolojik kanallar olarak da işlev görmesi mümkündür. Bu bağlamda Karadeniz kıyı yolu yeşil bir yol olarak ele alınmış, Sundura deresi kıyısı taşıttan arındırılmış, ulaşım bir yapı adası geriden ve doku çeperinden sağlanmıştır. Doku içinde ulaşım çözümleri geliştirilirken imar planındaki ulaşım sistemi kullanılmış, kamusal işlevlerin yeşil yollar ve bir yaya omurgası ile birbirine ve kıyıya bağlanması için yol hiyerarşileri yeniden düzenlenmiştir.
Özellikle okullar, park ve spor alanları ile Tarihi sundura camii meydanının birbiri ve kıyı ile yaya olarak güvenli omurga ile entegrasyonu sağlanmıştır. Dokunun merkezinden geçen ve dere hatlarıyla da buluşan, doğal ve kültürel çevrenin sürdürülebilirliği için önemli olan bu omurga, eğitim, kültür ve spor aksı olarak tanımlanmıştır.
Su ile bağın yeniden kurulması son derece önemlidir. Yüzme yarışları gibi kıyı aktiviteleri için yer açılması, hala hafızalarda olan Hopa’da plajda denize girme deneyiminin tekrar canlandırılması gerekmektedir. Özünde son derece canlı, özgür olmak isteyen kent yollar ve tırlardan oluşan bir kafese kapatılmış durumdadır. Adeta atmaca salım şenliğinde yapıldığı gibi, önerilen tasarımla Hopa kıyısını ve kamusal alanları özgür bırakmak hedeflenmiştir. Hopa’nın kısıtlı kıyı erişimi olmasına rağmen festivallerde 5000 civarında ziyaretçi ağırlaması çok amaçlı bir kıyı tasarımı ve kentsel doku ile entegrasyonu ile ziyaretçi sayısının artacağı ve kentin diğer alanlarına da yayılarak kent yaşamına katılabileceği anlamına gelmektedir. Büyük bir nüfusu kısıtlı alana sığdırmak yerine tüm kıyıya ve merkez bölgeye yaymak, doğu ve batı kıyı bölgesi ile Sundura kıyı hattında kısmen tekrarlayan aktivite alanları ile yoğunluğu dengeli dağılımı ve tüm Hopa merkezinin canlılığının sağlanması amaçlanmıştır.
Yarışma kapsamında verilen bölgeleri, şartnamede de belirtildiği gibi hem birbirine fiziksel olarak yakın hem de kopuk durumdadır. Ayrıca bu bölgeler içinde de farklı karaktere sahip bölgeler olduğu için konum ve karakter açısından farklılaşan alt bölgeler belirlenmiş, tasarım kararları bu bölgelerin karakteristik özelliklerini öne çıkaracak ve diğer bölgelerle bütünleştirecek şekilde geliştirilmiştir.
Merkez bölge
Merkez bölge olarak adlandırılan birinci bölge iki alt bölgeden oluşmaktadır: Belediye ve çarşı önündeki meydan ve park alanları (1a) ile Cami meydanı (1b). Bu alanlar kent hafızasında önemli yere sahip ve kullanıcıların aktif olarak kullandıkları alanlardır. 1a bölgesinin Karadeniz kıyısı ile ilişkisi, 1b bölgesinin ise Sundura deresi ile ilişkisi önemlidir. Aynı zamanda 1b bölgesinde alana kimliğini veren bir tepe bulunmaktadır. Bu alanın doku ile etkileşimi, doğal niteliğinin öne çıkarılması önemlidir.
Doğu kıyı
Şartnamede 2.Bölge olarak adlandırılan doğu kıyı bölgesi de iki farklı karakter göstermektedir. Kıyının doğu kısmında (2a) stadyum ve ticari birimler bulunmakta, Sundura deresi deltasına doğru olan kısımda (2b) ise lunapark ve spor sahası bulunmaktadır. Doğu kısmının açık ve yeşil alanlar ile çok amaçlı bir festival alanı olarak düzenlenmesi, deltaya yakın olan kısımda kademeli bir şekilde deniz seviyesine yaklaşılarak olası taşkın anında genişlemiş bir delta ile daha güvenli bir ortam sağlanması normal zamanlarda da spor ve su sporları aktiviteleri için kullanılması önerilmektedir.
Sundura kıyısı
Üçüncü bölge olan Sundura kıyısı köprülerle ayrılan 3 dilim olarak değerlendirilmiştir: İlk kısım kıyıdaki köprülerden denize kadar olan delta (3a) alanıdır. İkinci alt bölge ise kıyı köprülerinden Sundura kıyısındaki ticaretin yanındaki köprüye kadar olan Sundura merkez kıyısıdır (3b). Üçüncü kısım ise yarışma alanını da sınırlayan bir sonraki köprüye kadar olan alandır (3c). Bu bölgede dere kesiti de dere kıyı genişliği de 3b bölgesine göre daha dar olduğundan Sundura dar kıyı olarak adlandırılmıştır.
Batı kıyı
Hopa batı kıyısı yaklaşık bir kilometre uzunluğunda bir alandır. Merkezden çeperlere doğru kıyı genişliği, merkezle olan ilişki ve komşu oldukları işlevler farklılaşmaktadır. Sundura deresi deltasıyla komşu olan bölge (4a) merkezle entegre olan, doku içine bağlanan ana arterlerin de olduğu, karşısında üniversite olan bir kavşak noktası durumundadır. Merkezi konumu nedeniyle bu noktanın kentin giriş kapısı niteliğinde olması, Buradan doku içine doğru uzanarak üniversite, doku içi parklar, eğitim ve spor alanlarını birleştiren bir omurga oluşturulması önerilmektedir. Yanındaki bölge (4b) ise kıyının geniş olduğu, karşısında çay fabrikası, otel ve konut işlevlerinin olduğu bölgedir.
Kıyının en bayı ucunda ise (4c) daha dar bir kıyı alanı ve karşısında otogar ve aşırı eğimli bir doğal alan bulunmaktadır. Merkezden uzaklaştıkça kıyı kesitinin daha doğal bir karakter olması planlanmıştır.
Geçmiş ve geleceğin bir arada olduğu, zaman içinde gelişime, bu sürece kullanıcının dahil olmasına izin veren, mümkün olduğunca mevcut durumu iyileştirerek geleceğe aktaran yaklaşım benimsenmiştir. Yerleşme açısından en kritik unsurlar olan ulaşım, peyzaj, açık alan kullanımları ve kentsel yaşam ile mimari açıdan belirlenen tasarım ilkeleri aşağıda özetlenmektedir:
Ulaşım
Yarışma alanı çok kısıtlı bir alan olduğu için ulaşıma ilişkin öneriler kent bütününde çözüm önerileri gerektirmektedir. Ayrışma alanında alınan mevcut durum kesitlerinin tamamında tüm bölge ulaşımını sağlayan ana arterlerin bulunması, yarışma alanına ilişkin kapsamlı çözümlerin gerekliliğini ortaya koymaktadır. Üst ölçekten yarışma alanına kadar olan inceleme ve araştırmalar ışığında belirlenen ulaşım ilkeleri şöyle özetlenebilir:
1. Tır trafiğini azaltmak, yaya dostu ve ekolojik ulaşım modlarını geliştirmek
a. Bölgesel trafik 1/100.000 ölçekli planda gösterilen çevre yolu gerçekleştirilecektir.
b. Lojistik trafik için raylı sistem ve denizyolu taşımacılığından yararlanılacak şekilde düzenleme yapılmıştır. Limanın, iki ulaşım modu arasında aktarma yapılacak şekilde geliştirilmesi önerilmektedir.
c. Karadeniz sahil yolunun yükü çevre yoluna aktarılacağı öngörülmüş, sahil yolu Karadeniz ve Hopa’nın güçlü coğrafyasının deneyimlendiği bir yol şeklinde tasarlanmıştır.
d. Önerilen ulaşım aksları mavi-yeşil altyapının önemli bir bileşeni olarak yağmur suyu ve taşkın kontrolünü destekleyici en kesitlere sahiptir.
2. Hopa ile diğer yerleşimler ve kırsal alan bağını güçlendirmek
a. Yerleşmeden kırsal alana erişim sorunlarını gidermek üzere alanın merkezinde toplu taşıma durakları ile toplu taşıma hattı önerilmiştir. Kıyıdan kırsal yerleşmelere doğru bisiklet yolu önerilmiştir.
b. Karadeniz Bölgesi, baskın coğrafyası ve kültürü ile özel bir bölge olarak değerlendirilmiş, kıyı yerleşmelerini raylı sistemle birbirine bağlayarak bir kültür kuşağı oluşturulması hedeflenmiştir.
3. Sundura dere çevresini taşıttan arındırarak yaya ulaşımını desteklemek
a. Kıyıdan Artvin’e doğru Sundura deresi kenarından giden yollar düzenlenerek dere kenarı yaya odaklı bir alan haline getirilmiştir. Dere kıyısını beslemek için kıyı gerisinde sürekliliği olan iki aks oluşturulmuştur. Hemzemin alternatif ulaşım olanağı olduğu için bir viyadük kaldırılmıştır. Sundura deresi kenarından Karadeniz kıyısına bağlanan diğer viyadük ise yaya köprüsü haline getirilmiş, yerleşmenin güçlü doğal kimliğini öne çıkaracak, kentin girişinde ikonik bir karşılama mekanı olarak algılanacak bir yaya alanına dönüştürülmüştür.
b. Sundura deresini doku içlerine bağlayan yeşil hatlar oluşturmak
4. Kıyı ve yerleşme dokusunu yayalar için uygun şekilde bağlamak
a. Hopa’da yerleşik alandan geçerken yol doğrultusunun değiştirilmesi, otoparklar eklenmesi, kavşak düzenlemeleri ve yaya geçitleri gibi araç hızını azaltıcı tasarım çözümleri önerilmiştir.
b. Doku içlerinden eğitim, kültür, spor aktivitelerini bağlayarak kıyıya ulaşan ve araçla mümkün olduğunca az kesişen güvenli yaya aksları önerilmiştir.
c. Kıyı boyunca Karadeniz yerleşmelerini bağlayan, ulusal ve uluslararası etkinliklerde kullanılabilecek bir bisiklet yolu önerilmiştir.
d. Yerel kullanıcılardan gelen değerlendirmelerde alt geçitlerin tercih edilmemesi, güvenli görülmemesi gibi sorunlar nedeniyle doku ile kıyı arasında yaya-taşıt kesişimleri minimize edilmiş, yaya geçişleri için hemzemin çözümler ve ayrıca seyir alanı olarak da kullanılabilecek üst geçitler önerilmiştir.
e. Sundura deresinin iki yanını birleştiren köprüleri yayalar için uygun hale getirmek.
f. Kıyı ve dokuda manzara noktaları oluşturarak Hopa’nın doğal yapısını deneyimleme imkanı sunulmuştur.
Peyzaj
Alanın tasarımının temel yönlendiricilerinden biri güçlü doğasının yeniden merkeze alınması ihtiyacıdır. Bu bağlamda peyzaj ve ekoloji prensiplerinin ulaşım dahil olmak üzere tüm mekansal tasarım bileşenleriyle entegrasyonu önemlidir. Proje içeriğinin geliştirilmesinde birleştirici bir kavram olarak ele aldığımız “Birarada“lıkları önerilen peyzaj yaklaşımı doğal ve kültürel yapının entegrasyonuna hizmet eden onarım, iyileştirme ve yeniden geliştirme stratejileri altında detaylandırılan tasarım ilkeleri doğrultusunda ele alınmıştır. Bu kapsamda projenin peyzaj yaklaşımı mevcut biraradalıkları deşifre ederek güçlendiren onarım ve iyileştirme, yeni biraradalıkları gündeme getiren yeniden geliştirme stratejileri altında detaylandırılmıştır. Söz konusu yeniden yapılanma ve iyileştirme stratejilerinin merkezi fikrini çeşitli kamusal işlevlerle zenginleştirilmiş sosyal altyapıya entegre olan mavi-yeşil altyapı sisteminin inşası fikri oluşturmaktadır. Hopa coğrafyasının barındırdığı doğal yapı beşerî yapılanmaların ana nedeni, yönlendiricisi ve bağlam geliştiricisi olarak ele alınmıştır. Projemiz kapsamında önerilen sosyal altyapılarla entegre mavi-yeşil altyapı sisteminin ana çatkısını oluşturan stratejilerden onarım; mevcut peyzaj karakterinin degrade olduğu /aşınmaya maruz kaldığı yerlerde ekolojik sistemlerin onarımını içeren müdahaleleri, iyileştirme; mevcut yapı içerisinde doğal ve kültürel yapının belirli programlar doğrultusunda olduğu durumdan daha iyi bir duruma gelmesine hizmet edecek müdahaleleri, yeniden geliştirme; proje alanı içerisinde belirlenen bölgeler dahilinde mekan organizasyonu ve işlev ilişkisinin Hopa’nın deniz kıyısı, dere kıyısı, kıyı ardı kesimleri ve kent merkezi arasındaki bağlantıları destekleyecek yeni kamusallıklar üretecek tasarım önerilerini barındırmaktadır. Söz konusu stratejilere yön veren tasarım ilkeleri ise bağlantısallık, iklime duyarlı tasarım, çeşitlilik, çok işlevlilik, entegrasyon, süreç odaklı gelişim şeklinde belirlenmiştir.
Bağlantısallık
Sağlıklı bir ekolojik sistemin barındırdığı en önemli karakteristik bağlantısallık özelliğidir. Sundura deresi havzası içerisinde yer alan vadi sisteminin düzlükleri üzerinde dere hattı boyunca konumlanan Hopa kenti dere sistemine ait birçok dere kolu yapılaşma içerisinde kalmıştır. Projemizin peyzaj kurgusunun birincil önceliği mevcut durumda kentleşme nedeni ile bağlantısallığı kopmuş olan söz konusu dere kollarını kent içerisinde belirli programlar dahilinde yeniden canlandıran, gün ışığına çıkaran yaklaşımlarla dere sistemine entegre ederek su akışını organize etmektedir. Hopa özelinde karşılaşılan en önemli problem mevcut ulaşım altyapılarının agresif bir şekilde deniz ve kıyı ile olan ilişkisini koparmasıdır. Söz konusu durum sadece yaya hareketi, kullanımlarda sürekliliğin sağlanamaması, kamusal mekanlar arası geçişlerin sağlanamaması ve sürekliliğe sahip bir yaya sirkülasyonunun sağlanamaması gibi kullanım odaklı kopuklukların yanı sıra, yeşil alanlarında da birbirinden kopuk parçalar haline gelmesine neden olmuştur. Söz konusu tespitlerden hareketle projemiz hem kamusal kullanımlar hem de ekolojik sistemlerin biraradalıklarının en önemli sağlayıcısı olarak bağlantılarının yeniden oluşturulması fikrine odaklanır. Bu kapsamda fikirlerimiz, gri altyapıların varlığı kabul eden ancak niteliklerinin iyileştirildiği, makro ve mikro ölçeklerde doğal sistemleri destekleme adına üstlenebilecek yeni rolleri gündeme getiren bir tasarım önerisi ile şekillenmiştir.
Çok işlevlilik
Proje kapsamında tasarımları yönlendiren bir diğer ilke çok işlevli kullanımlara hizmete eden açık mekan ve yeşil alan kurgusunun geliştirilmesidir. Bu kapsamda açık mekanlar günün farklı zamanlarında farklı kullanım potansiyellerini barındıran, her yaş grubuna hitap eden, toplumun farklı kesimlerini bir araya getiren sosyal etkileşimi önceleyen alanlar olarak ele alınmıştır.
Çeşitlilik
Projemizin peyzaj tasarım yaklaşımını şekillendiren bir diğer ilke çeşitlilik ilkesidir. Ekolojik sistemlerin dirençlilik mekanizmasının önemli bir karakteristiği olan çeşitlilik proje kapsamında hem ekolojik sistemlerin yorumlanması hem de açık mekan ve yeşil alan tasarımlarını şekillendirmiştir. Bu kapsamda özellikle iki temel coğrafi karakter lanı olan deniz kıyısı ve dere kıyısı boyunca aktivite çeşitliliğine sahip iskeleler, denize inen rampalar, çekek yerleri, denize girme koyları, plaj, su sporları alanı, deniz amfisi, manzara seyir terasları, su oyun alanı, balık tutma nişleri, oturma-dinlenme yerleri gibi son derece zengin bir kullanım repertuvarını sunmaktadır. Çeşitlilik aynı zamanda tüm Hopa genelinde ekolojik sistemlerin sağlıklı işlemesi adına biyolojik çeşitliliği destekleyen mekansal tasarım çözümleri ile işlenmektedir.
İklime Duyarlı Tasarım
Projemizin bir diğer tasarım ilkesi mekansal kurgunun iklim değişikliği sonucu gelişebilecek ekstrem hava koşullarına cevap verebilecek kapasiteye sahip olması, özellikle proje alanı içi önemli bir tehdit olarak taşkın olaylarını tasarıma dahil edilmesi önemli bir tasarım stratejisi olarak ele alınmıştır. Ayrıca yoğun tır trafiğinin neden olduğu karbon salınımını azaltacak yeşil yol, mavi yeşil altyapı sistemleri ve sulak alan park kurgusu ile karbon yutakları oluşturulmuştur. Öte yandan açık mekan tasarımları bölgenin iklimsel koşullarına cevap verir niteliktedir. Yaz aylarında gölgeli ve rüzgar alacak mekanlar önerilirken, yağışlı havalarda kent merkezinde açık mekan yaşantısını destekleyecek yarı kapalı, korunaklı mekanlar yapılara entegre lan saçak sistemleri ile geliştirilmiştir. Bu kapsamda dış mekan konfor koşullarının sağlanmasın yağışlı bir bölge olan Hopa için yüzeysel akış suyunu kontrol etmek ve yeniden değerlendirmek amacı ile sert zeminlerin tasarımında bitkisel dokunun entegre olduğu bir yüzey oluşturma stratejisi izlenmiştir.
Entegrasyon
Projemiz kapsamında entegrasyon sosyal entegrasyon ve fiziksel entegrasyon olmak üzere ele aldığımız bir tasarım ilkesidir. Bu kapsamda projemizde kesintisiz kamusal açık mekanlar ve yeşil alanlarla oluşturulan bir örüntü geliştirilmiştir. Mevcut durumda tüm yaya hareketini kesen, sınırlı kamusal kullanımlara sahip olan mekan organizasyonu bağlamında geçişlere sahip olmayan açık mekanlar yeniden ele alınarak, kıyıya entegre, doğaya entegre bir mekansal kurgu geliştirilmiştir. Bu şekilde çeşitlenen aktivite örüntüleri ile günün her saati, yılın her mevsimi kullanım çeşitliliğine sahip doğaya entegre, kente entegre açıl-yeşil alan sistemi kurgulanmıştır.
Süreç Odaklı Gelişim
Projemizin önerdiği tasarım müdahaleleri süreç odaklı bir gelişimin altyapısı oluşturmaktadır. Bu kapsamda proje alanının önümüzdeki 10 yıllık süreç içerisinde etaplamalı olarak gelişimine hizmet edecek öncelik mekanları belirlenmiştir. Söz konusu aşamalar doğal yapının kendini yapılandırma süreçleri göz önünde bulundurularak paralel bir eksende ele alınmıştır. Söz konusu etaplar ve aşamalar aşağıda belirtildiği gibidir.
Peyzaj Tasarım Bileşenleri
Proje kapsamında yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda geliştirilen peyzaj tasarımının mekansal bileşenleri aşağıda belirtildiği gibidir. Deniz kenarı için önerilen batı kıyı parkı ve doğu kıyı parkı tasarımlarında doğal yapıyı ön plana çıkaran serbest aktivitelere hizmet eden aynı zamanda toplu etkinliklere hizmet eden açık mekanları barındıran bir mekansal organizasyon önerilmiştir Kent merkezi kesiminde ise birbirini takip eden meydan kurguları geliştirilmiştir.
Yüzey tasarımı-geçirgenlik
Açık mekanlarda yüzey düzleminin tasarımı geçirimlilik, mekansal akışkanlık, hareketi yönlendirme ve devamlılık kriterleri kapsamında ele alınmış ve tüm açık alanlarda birbirini takip eden çizgisel döşeme izleri tasarlanmıştır. Yüzey düzleminde geçirgenlik önemli bir kriter olarak ele alınmış ve sert zeminlere eşlik eden bitkisel nişler oluşturularak geniş sert zeminlerde geçirgenlik arttırılmış, ısı adası etkisi minimize edilmeye çalışılmıştır.
Anı duvarları
Projede tekrarlayan bir diğer tasarım bileşeni duvar sistemleridir. Duvar mekanda tanımlayıcı, aktif bir düşey yüzey elemanı olarak kullanılırken, serbest duvarlar aynı zamanda Hopa tarihi, tarihte önemli izlere sahip kişilerin bilgilerin yansıtan birer bilgilendirme yüzeyi olarak işlev görmektedir.
Uzun oturma birimleri
Projemizde açık mekanlar hizmet ettikleri yapı kütleleri ile ilişkiler, hareket ilişkileri bağlamında birer kamusal sahne olarak ele alınmıştır. Bu kapsamda açık mekan tasarımlarına entegre kent mobilyaları ile Hopalılara kamusal yaşantıyı izleme, deneyimleme fırsatı sunulmaktadır. Uzun oturma elemanları söz konusu sahnenin tamamlayıcısı olarak ele alınmıştır. İstasyon meydanında yer alan kübik oturma alanları ise tasarımın tamamlayıcı öğeleri olarak kurguda yer almıştır. Küpler tasarımın genelinde bir yüzey düzleminde de farklı boyutlarda kare formlu plak taşlar olarak tekrarlanan ve monotonluğu kırsan bir eleman olarak değerlendirilmiştir.
Bitki parterleri
Her iki park alanı ve dere kenarı boyunca oluşturulan tematik bahçelerle kentlinin farklı bitki türleri ile etkileşime geçmesi önerilmiştir. Söz konusu parterler dönemsel olarak farklılaşan temalar ele alınabilecek estetik değeri yüksek, biyoçeşitliliğe katkı sunan bitkisel alanlar olarak kurguya dahil olmuştur.
Korten saksılar
Merkez kesiminde yapısal dilin yoğun olduğu Belediye meydanı gibi meydanlarda korten saksılar içerisinde bitkilendirmeler önerilmiştir.
Yapay tepeler
Çocuk oyun alanlarında oluşturulan yapay tepeler ile oyun kavramı peyzaj kurgusuna entegre edilmiştir. Bu kapsamda farklı eğim derecelerine sahip topografik yüzeyler oyun yüzeyleri olarak tasarlanmıştır. Bu alanlarda kum ve çayır gibi doğal Zemin karakteristikleri ön plana çıkarılmıştır.
Gezi patikası
Proje alanında özellikle lineer bir kıyı hattı üzerinde uzanan batı kıyı parkı kesiminde tüm alanı boydan boya dolaşan bir gezi patikası tasarlanmıştır. Gezi patikası aynı zamanda pseudo-maki mikro habitat alanına sınır oluşturan sınırlayıcı bir eleman olarak ele alınmıştır.
Duyu peyzajı
Proje alanında tüm duyulara hitap edecek bir mekan kurgusu ve peyzaj atmosferi yaratılmak istenmiştir. Bu kapsamda ses, dalga seslerini duyabileceğimiz çeşitli kıyı yapıları, rampalar, merdivenler, iskeleler aracılığıyla dalga sesleri ve su ile iletişime geçilebilecek kıyı mekanları tasarlanmıştır. Önerilen çizgisel döşeme karakteri ve mevsimsel farklılıkları yansıtan bitkisel tasarımlar görsel zenginlik sunmak üzere kurgulanmıştır. Rüzgar etkisinin öncül bir iklim parametresi olduğu kıyı parklarında rüzgarı taşıyıcı bir ajan olarak değerlendirilmiş ve kokulu bitkilerin kullanımı koku duyusuna hitap eden atmosferik bir peyzaj kurgusu önerilmiştir. Bu noktada sahil kesimler için uygun bir bitki türü olan Lavanta bahçeleri yoğun bir şekilde kullanılmıştır. Lavantaya eşlik eden biberiye, kekik, adaçayı gibi bitkiler koku peyzajını güçlendiren etkisi ile yer kimliğinin önemli bir bileşeni olarak ele alınmıştır.
Açık alan kullanımları ve yaşantı
Kıyı yaşantısını destekleyeni yayalara güvenli ve keyifli aktivite alanları sunan öneriler geliştirilmiştir. Suyun doğal dinamiklerinin afet oluşturmaması ve kullanıcıyı suyla buluşturmak için yolu geriye alarak kazanılan alanı kademeli ve dere en kesitini genişleten çok amaçlı mekanlara dönüştüren bir yaklaşım benimsenmiştir.
1. Erişilebilirliği azaltmadan kamusal açık alanlardaki taşıt baskısını ortadan kaldırmak
2. Çok amaçlı aktivite alanları oluşturmak
3. Kıyı ve suyun deneyimleneceği, herkes için uygun, çeşitli alternatif mekanlar oluşturmak
4. Sundura deresi kıyısını bir kamusal aktivite omurgası haline getirmek
5. Doku içindeki kültür, eğitim ve spor yapılarını birbirine bağlayarak kıyıya ulaştırmak
6. Su-kara arakesitini zenginleştirerek alternatif kıyı kullanım alanları oluşturmak.
Mimari
Yörenin geleneksel mimarisi yerel malzeme kullanımı, detayları topografya ile ilişkisi açısından doğaya duyarlı, estetik ve kendine has kimliği vardır. Hopa kültür evi ve tarihi Sundura Camii örneklerinde görüldüğü gibi sivil ve anıtsal mimari açısından nitelikli yapıları bulunmaktadır. Yarışma alanı ve yakın çevresinde benzer yapılaşmanın yerini Türkiye’nin her yerinde görülen tipik yapılaşma almıştır. Geleneksel yapılaşmanın çağdaş yorumları estetik olmanın ötesinde doğa ile dengeli ilişki kurma açısından son derece önemlidir. Bu bağlamda mimari ile ilgili tasarım ilkeleri
1. Taşkın güvenli mimari: Karadeniz’in geleneksel yapı tipolojisinde yerel malzeme kullanımı, binanın güneşe yönlenmesi, gıda depolamak için yapılan seranderlerin nem ve haşerelerden korunması için zeminden yükseltilerek hava alacak şekilde yapılması gibi yöresel koşulların şekillendirdiği çeşitli çözümler bulunmaktadır. Benzer bir yaklaşımla kullanıcıları en önemli risklerden biri olan taşkın ve sellerden korumak için yapıların geri çekilmesi, yapılaşma yoğunluğunun azaltılması, yapıların yükseltilmesi önerilmektedir. Sel felaketlerinin hem insanlara zarar verdiği hem de ekonomik olarak emlak fiyatlarını %50’lere kadar düşürdüğü belirtilmektedir (Uzuner, Selim, 2019). Bu durumda yoğunluğu azaltarak güvenli mekanlar sunmak yaşam için önemli olduğu kadar ekonomi açısından da uygulanabilir bir çözüm olarak değerlendirilmektedir.
2. Geleneksel dokudan referans alan mimari: Özellikle ticaret yapılarında geleneksel yapı tipolojilerinden referans alınarak alanın ölçeğiyle uyumlu az katlı yapılaşma önerilmektedir.
3. Doğa ile uyumlu mimari: alanı çevreleyen dağlar, kıyı silüet etkisi yapıların formlarını belirlemede yönlendirici olmalıdır. Küçük bir ilçe olarak sade formlara sahip yapılar tercih edilmelidir.
4. Minimum yapılaşma: Yarışma alanında kamusal açık alan aktivitelerine öncelik veren kapalı mekan yerine olabildiğince yarı açık ve açık mekanlarla aktiviteleri destekleyen tasarım tercih edilmeli.
5. Kapalı mekanları sorunlu noktalarda atıl kalacak alanların değerlendirilerek aktivitelerin desteklenebileceği noktalara yerleştirmek: İstasyon meydanında viyadük altına entegre edilen kütüphane yapısı, üst geçitlerde merdivenle bütünleşen ticaret yapıları gibi çözümler bu ilkeye uygun olarak önerilen çözümlerdir.
Alanın hareketli topografyası ve doğal yapısı tasarım dilinin de akıcı ve değişken bir formla temsiline yönlendirmiştir. Mekan zenginliğinin farklı kotlardan algılanmasına izin veren, Kentin yaylalardan deniz seviyesine inmesi gibi her kottan deniz seviyesine inebilen tasarım çözümleri geliştirilmiştir. Yapılan öneriler, alan bütününü etkileyen öneriler ve bölgeler özelinde yapılan önerile olmak üzere şöyledir:
Yarışma alanı bütünü ve yakın çevresi
Alan bütünün de geliştirilen ulaşım ve yeşil sistem önerisi ile kentteki işlevlerin birbirine sağlıklı şekilde bağlanması, doğal kimliğin öne çıkarılması ve yarışma alanına güvenli yaya bağlantılarının oluşturulması, tüm alanlar arasında kesintisiz bir dolaşım sistemi kurulması sağlanmıştır.
Bağlantısallık ilkesinin beşerî açılımlarını sunan ulaşım altyapısının ekolojik tasarım adına nasıl bir ekolojik omurgaya dönüşebileceğinin açılımlarını sunan projemizdeki yeni mekansal öneriler aşağıda özetlendiği gibidir:
– Lineer uzanımlı aktivite parkları, yağmur bahçeleri, biyolojik hendekler: Projemiz kapsamında tasarım niteliklerini ve işlevselliklerini iyileştirerek yeniden ele aldığımız otoyol, tren hattı, yaya ve bisiklet hattı bütüncül bir kesit üzerinden ele alınmış ve her bir hareket modunu gerektiğinde birleştiren gerektiğinde ayıran bir tampon görevi gören lineer yeşil alanlarla entegre çözülmüştür. Bu kapsamda ulaşım altyapıları arasında ortaya çıkan yeşil alanlar pasif alanlar olarak değil hem ekolojik ve kamusal kullanım açısından potansiyel sunan lineer parklar olarak çözümlenmiştir (Kaykay parkı vb.).
Söz konusu önerilerde yağmur suyunun yönetimi adına ulaşım altyapısının formunu takip eden lineer uzanımlı yeşil alanlar aynı zamanda yağmur bahçeleri, biyolojik hendekler şeklinde işlevsel bir karaktere büründürülerek su yönetimi, karbon depolama, hava kalitesini artırma gibi çevresel katkılar sunarken bu alanlarda kullanılan bitkisel kompozisyonlarla biyolojik çeşitliliğin desteklenmesi hedeflenmiştir (örneğin istasyon meydanına eşlik eden yağmur bahçeleri sistemi) Söz konusu sistemin bir diğer bileşeni yerleşim içerisinden geçen dere kollarıdır. Söz konusu dere kolları mavi-yeşil altyapının bir bileşeni olarak biyolojik hendekler, lineer mahalle parkları şeklinde işlevlendirilmiştir.
Peyzaj tasarımında kıyıda etkin olan şiddetli rüzgar, ve tuz etkileri dikkate alarak deniz kıyısında yer alan doğu kıyı parkı ve batı kıyı parkında oluşturan çayırlık alanlar, sahil korulukları, sahil makilikleri ve taşkın alanında oluşturulan sulak alan parkında yerel türlerin kullanımı ile desteklenmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda projemiz kapsamında sahilden başlayan ve kent merkezi ve dere hattını kapsayan ve tasarım alanlarımızla özdeşleşen 7 farklı mikro-habitat alanı belirlenmiş, biyoçeşitlilik mastır planı oluşturulmuştur. Söz konusu mastır plan çok katmanlı bitkisel kompozisyonları barındıran bitki topluluklarının oluşturduğu habitat alanları olarak ele alınmıştır. Söz konusu mikro habitat alanları ve tür içerikleri aşağıda belirtildiği gibidir:
1- Mikro-habitat Alanı 1: Sahil Çayırları- Batı Kıyı Parkı: Yarışma alanı sınırları içerisinde kalan dolgu alanı projemiz kapsamında çayır ekosistemi olarak geliştirilmesi öngörülmüştür. Bu bölgede özellikle denizden gelen tuz etkisine dayanıklı ve nemli toprak koşullarına dayanıklı türler tercih edilmiştir. Sahil çayırları kesiminde yer alan bitki türler: Genista sp., Attriplex halimus, Erica manipulifora, Trifolium pretense, Medicago sativa, Verbascum sinuatum, prunella vulgari, Lotus corniculatu, Lolium perenne, Cynadon dactylons, Alopecurus myosuroides,
2- Mikro Habitat Alani 2: Sahil Pseudomaki Nişleri- Batı Kıyı Parkı: Bu bölgede oluşturulan çayırlık alan ve yol arakesitinde geçiş niteliği taşıyan pseudo maki türlerinden oluşan bitki toplulukları önerilmiştir. Bu bölgede parkı boydan boya geçen kıvrımlı gezinti patikası söz konusu pseudo maki toplulukları için bir sınır olarak ele alınmış ve nişler tanımlanmıştır. Pesudo maki türleri Doğu Karadeniz Bölgesinde da sahil etkisinin söz konusu olduğu kesimlerde görülmektedir. Yarışma alanı sınırları içerisinde yer alan dolgu alanındaki yeniden geliştirme yaklaşımlarının bir parçası olarak bu bölge özelinde pseudo-makilik nişleri oluşturulmuştur.
Bu mikro habitat alanı içerisinde önerilen türler şu şekildedir; Arbutus andrachne, Arbutus unedo, Cistus cornariensis, Cistus purpurea, Santolina chamaecyparissus, Spartium junceum, Erica arborea, Laurus nobilis, Phillyrea latifolia, Pistacia terebinthus
3- Mikro Habitat Alani 3: Sahil Koruluğu-Nemcil Karadeniz Türleri- Doğu Kıyı Parkı: Yarışma alanı sınırları içerisinde bulunan ve park olarak işlevlendirilen alanda nemcil Karadeniz türlerini barındıran, rüzgara ve tuzlu koşullara dayanıklı yapraklı ve ibreli türlerden oluşan karışık meşcere sahil koruluğu önerilmiştir. Bu mikro-habitat alanında yer alan ağaç ve çalı türleri şu şekildedir; Salix alba, Acer negundo, Acacia dealbata, Eleagnus angustifolia, Eucalptus spp., Fraxinus angustifolia, Ligustrum vulgare, Sorbus torminalis, Cornus mas, Corylus avellane, Crataegus monogyna, Mespilus germanica, Pinus pinea, Sorbus aucuparia, Olea europea , Cupressus sempervirens, Arbutus unedo, Attriplex halimus,Lavandula spica, Rosmanrinus officinalis, Genista tinctorial, Hypericum spp., Spartium junceum, Spirea crenata, Ruscus aculeatus, Nerium oleander, Miscanthus sp, Stipa sp.,Agapanthus umbellatus, Erica arborea, Carex sp.
4- Mikro Habitat Alani 4: Dere Kenarı: Sundura deresi ekolojik yapısının iyileştirilmesi ve geliştirilmesi amacı ile önerilen taşkın kontrol önlemleri kademeli yeşil alanlar ve teraslar şeklinde mekansal tasarımda çözümlenmiştir. Derenin doğal hattını vurgulan dere kenarı kesimlerinde dere kenarı bitki topluluklarını barındıran nişler oluşturulmuştur. Bu mikro-habitat alanında nemli, suya doygun toprak koşullarında yaşayabilen bu bölge için yerel bitki türleri kullanılmıştır. Önerilen ağaç, çalı ve otsu türler şu şekildedir: Acer saccharinum, Alnus glutinosa, Cornus alba, Crateagus oxycantha, Fraxinus spp., Eucalyptus occidentalis, Sorbus aucuparia, Viburnum opulus, Vaccinum vitis-idaea, Quercus palustris, Pteridium aquilinum, Cardamine bulbifera, Equisetum fluviatile, Nasturtium officinale
5- Mikro Habitat Alani 5: Sulak Alan Park: Proje kapsamında taşkın alanı için sulak alan önerisi geliştirilmiştir. Taşkın anında suyu absorbe edebilecek zengin bir bitki örtüsüne sahip bir mekan kurgusu önerilmiştir. Suyu toplanabileceği mikro-havzalar tasarlanmıştır. Bu bölgede kullanılan türler şu şekildedir; Acer saccharinum, Alnus glutinosa, Cornus alba, Crateagus oxycantha, Fraxinus spp., Eucalyptus occidentalis, Sorbus aucuparia, Viburnum opulus, Vaccinum vitis-idaea, Quercus palustris, Juncus sp., Pteridium aquilinum, Cardamine bulbifera, Equisetum fluviatile, Nasturtium officinale
6- Mikro Habitat Alani 6: Yağmur Bahçeleri: Proje kapsamında ulaşım altyapısına entegre yapmur bahçeleri önerilmiş, yağmur suyu tasarımına yönelik mekan önerileri geliştirilmiştir. Bu kapsamda kullanılan bitki türleri şu şekildedir; Acer saccharinum, Alnus glutinosa, Cornus alba, Crateagus oxycantha, Quercus palustris, Festuca glauca, Miscanthus sp, Stipa sp., Carex sp., Salix babylonica, Aster novae, Coreopsis major
7- Mikro Habitat Alani 7: Kent Korusu- Karışık Meşcere: Proje alanında kent merkezinde yer alan tepelik alan doğal bir habitat alana dönüştürülmüş ve Hopa için önerilen maviyeşil altyapı sisteminin merkezi olarak nitelendirilmiştir. Bu bölgede karışık meşcereli bir kent korusu önerisi geliştirilmiştir. Önerilen türler nemli Karadeniz türleri ve bu bölgenin yerli ağaç ve taçlı türlerinden oluşmaktadır; Acer negundo, Acer campestreL., Acacia dealbata, Eleagnus angustifolia, Fraxinus angustifolia , Catalpa bignonoides, Pinus pinea, Sorbus aucuparia, Olea europea, Cupressus sempervirens, Euonymus europeaus, Robinia pseudoacacia L., Castanea sativa, Celtis austaralis, Ruscus aculatus, Spirea crenata.
Bölgeler arası bağlantı sistemi
Sundura deresi alanı kuzey-güney doğrultusunda ikiye, kıyı yolu da doğu-batı yönünde ikiye bölmektedir. Önerilen ulaşım çözümü ile karayolu trafiği rahatlatılmış ve geometrik düzenlemeler, durak ve istasyonlar gibi çözümlerle yerleşme alanında trafik yavaşlatılarak bu kısımdaki tüm taşıt yolları ile yayaların birlikte kullanabileceği paylaşımlı yol haline getirilmiştir. Alternatif olarak üst geçitler de tasarlanmış olmakla birlikte bu üst geçitler kent balkonları şeklinde işleyecek alternatif bağlantı noktaları olarak düşünülmüştür. Karadeniz kıyısı kentsel alanla hemzemin bir şekilde yaya hareketi olabilecek şekilde bağlanmıştır. Ayrıca alandaki ulaşım düzenlemeleri ile işlevsizleşen viyadüklerden biri kaldırılmış, diğeri de Sundura deresi kıyısını Karadeniz kıyısına bağlayan viyadük, aynı zamanda bir manzara rotası işlevi gören yeşil bir yaya bağlantısı haline getirilmiştir. Kentte geçmişteki yaya üstünlüğünün yeniden kazanıldığını gösteren ikonik bir köprü olarak yeniden işlevlendirilmiştir. Yarışma alanında sundura deresinin iki yakasını birbirine bağlayan toplamda dört köprü bulunmaktadır. Delta kısmındaki ikili köprüden biri raylı sisteme ayrılmış, diğeri yavaşlatılmış trafiğiyle ve yayaların rahatlıkla kullanabileceği yeşil bir köprü haline getirilmiştir. Üçüncü köprü de yayalaştırılan alanda olup tamamen yaya kullanımına ayrılmıştır.
Dördüncü köprü de yaya geçişine uygun hale getirilmiş bir köprüdür. Köprüler arasındaki en uzak mesafe yaklaşım 550m ile 3 ve 4. Köprü aradındaki mesafedir. Bu alan dar kıyı bölgesinde olduğu ve mesafenin de yürünebilir olduğu için beşinci bir köprü önerilmemiştir. Dört bölgenin yayalar için güvenli ve etkin bir şekilde bağlanmasına ek olarak bu bölgelerden doku içlerine bağlantı güzergahları belirlenmiştir. En önemli güzergah, alanın merkezinde yer alan, istasyon, otobüs durağı, minibüs, taksi durakları, yayalaştırılan alan ve bisiklet parkları gibi tüm ulaşım modlarının kesiştiği, üniversite ve sulak alan parka komşu olan 4a bölgesinden başlayarak üniversite önünden doku içine sızarak parklar ve örgün eğitim alanlarını birleştiren, Sundura Camii meydanı spor alanından geçerek tekrar Sundura deresine bağlanan eğitim, kültür ve spor aksıdır. Sundura deresinin farklı noktalarından bu omurgaya bağlantı sağlanmıştır. Derenin doğu kıyısında da Cami meydanından başlayarak gerisindeki yeşil alandan doku içlerine doğru bağlantı aksları öngörülmüştür.
Çarşı ve meydanlar bölgesi
İklime duyarlı tasarım kapsamında, Belediye meydanı ve parkı, çarşı meydanı, kültür meydanı gibi aktif kent yaşantısının geçtiği alanlarda önerilen peyzaj tasarımı ağaç altı oturma birimlerini barındıran, yüzeyde geçimli hacimlere sahip, geçirgen bir yüzey karakteristiğini oluşturmak üzere kurgulanmıştır. Bu şekilde yeşil doku mikro ölçekli yeşil yırtıklar sayesinde ve ağaçlandırmalarla kent merkezine kadar sızdırılmıştır. Öte yandan yaya hareketlerini, kentsel hayatın akışlarını takip eden çizgisel döşeme izi, farklı renk tonları ile tüm alan için tekrarlayan bir döşeme tipi ile ele alınmıştır. Belediye meydanı ve park çevresindeki (1a) yüksek katlı yapıların kent kimliği açısından yeniden ele alınması gerektiği düşünülse de şartnamede çok katlı yapılara müdahale edilmemesi yönündeki açıklama nedeniyle yapılara müdahale edilmemiştir. Yine de cephede yapılacak bazı tipolojik çalışmalarla bütünlüğün kısmen de olsa iyileştireceği düşünülmektedir. Buradaki meydan ve park oldukça aktif kullanılmaktadır. Bu nedenle tüm alanda olduğu gibi mevcut ağaçların korunması haricinde alanın ana sert zemin yeşil ilişkileri korunmuş, yeni bir tasarım diliyle iyileştirilmiştir. Bu alanda ağaç altı oturma dinlenme alanları planlanmıştır.
Diğer yandan sundura kıyısına yakın bölgede taşkın riski ve bu özel alanda nitelikli yapılaşma olmaması dikkate alınarak bir kültür yapısı önerilmiştir. Sundura kıyısına doğru ise (1b) konsol şeklinde uzayan bir kütle önerilmiştir. Alan kademelendirilmiş, en üst kotta geri çekilerek yapının yere oturan kısmı konumlandırılmış, yükseltilmiş kısmın altında çeşitli aktivitelerin yapılabileceği mekan ve dereye bakan bir amfi oluşturulmuştur. Yapının yola bakan kısmında ise çok amaçlı bir salon ve ününde kültür meydanı tasarlanmıştır. Bu alan katılımcı aktiviteler, enstalasyonlar, sergiler için bir kültürel aktivite köşesidir. İhtiyaç halinde Belediye meydanına doğru uzayabilecek zincir meydanlar şeklinde düşünülmüştür. Cami meydanı da kültür meydanına komşudur.
Doğu kıyı park
Bu alan spor alanları, çok amaçlı aktivite/festival alanı ve çocuk oyun alanları, ağaçlık dinlenme alanları gibi işlevler barındırmaktadır. Alanın gerisinde (2a) ticari işlevler, park ve meydanlar bulunduğundan önerilen sistemdeki yavaşlatılmış yol ile birlikte bu işlevlerin etki alanlarının kıyıyı da kapsayacağı öngörülmüş, kıyıda küçük bir ticaret birimi dışında kapalı bir kütle önerilmemiştir. Yağmurdan koruyacak üst örtü şeklinde devam eden üst geçitler ve festival sahnesi olarak kullanılabilecek bir saçak ile yine yöredeki balıkçı gemilerini anımsatan formu ile yüzen bir mavna önerilmiştir. Deniz amfi olarak tasarlanan basamakların karşısında konumlanan mavna, çeşitli aktivitelerde farklı sahneler kurulabilecek müzik, tiyatro gösterileri yapılabilecek ve kentin farklı noktalarına da taşınabilecek esnek bir aktivite sahnesidir. Mevcut durumda otoparklarla çevrelenmiş bir alanda duran Atatürk heykeli deniz amfinin arkasında tasarlanan tören alanı olarak kullanılabilecek alana taşınmıştır. Kullanıcıların geçmişte olduğunu ve hala ihtiyaç olduğunu belirttikleri çekek yerleri ve iskeleler denizle etkileşimi artıran alanlardır. Alanın sınırında yer alan ve iki yanında deniş seviyesine doğru inen basamakların olduğu köprü özgün bir tasarım olarak değerlendirilmiş ve doku gerisini bağlayan asansör, belediye meydanı ve kıyıyı birleştirecek şekilde tasarlanan bir üst geçit, bu iskele ile uyumlu olacak kısmen girişinde saçak oluşturacak şekilde tasarlanmıştır.
Nazım Hikmet’in “Denizi özledim Vera, dalga sesini, yosun kokusunu… Görmeden yaşanır mı be Vera? Görmeden yaşanır mı denizi?” cümleleriyle ifade ettiği gibi deniz sadece izlenecek bir manzara öğesi olmayıp tüm duyulara hitap etmektedir. Özellikle çocukların suyu güvenli bir şekilde doyasıya yaşamaları için denizle bütünleşik, korunaklı bir oyun havuzu tasarlanmıştır. Suyun sesi, hırçın dalgaların kontrollü fakat sürprizli geçişine imkan veren iskelesi, basamak, rampa ve kaydırağıyla yazın suya girme, dalgaların beyaz köpüklerini seyretme, denizin kokusunu duyumsamaya olanak veren bir oyun alanı önerilmiştir. Yanında da çeşitli aktivitelerle bütünleşen bir kalyon, su fıskiyeleri, kotlardaki minik oynamalarla yapılan su sıçratma birikintileri, kışın zaman zaman donabilecek su yüzeylerine bastıkça dinlenen buz çıtırtıları alanın dört mevsim eğlenceli ve suyun her formunun deneyimlenebildiği bir alan olarak tasarlanmıştır. Bu alanın yanına Nazım Hikmet’in heykelinin konulması önerilmektedir.
Diğer bir önemli sanatçı ise Kazım Koyuncu’dur ve Hopa anılarında özel bir yeri bulunduğu görülmektedir. Bu nedenle sahilde çeşitli noktalarda sanatçıyı hatırlatan dizeler ve görsellerin olduğu duvar strüktürleri önerilmiştir. Alanın Sundura Deltaya yakın bölümünde (2b) mevcuttaki lunapark yenilenerek işlevi korunmuştur. Çocukların hafızasındaki mutlu anıların yerini korumak uygun bulunmuştur. Delta kısmına doğru ise deltanın doğal genişlemesine referans verecek şekilde kademeli olarak deniz seviyesine doğru inen platformlar tasarlanmış her bir platforma, plaj voleybolu, futbol, basketbol gibi işlevler yerleştirilmiştir. Kot düzenlemeleriyle oluşan kot farkları seyir basamakları olarak tasarlanmıştır. Alandaki mevcut otopark ihtiyacının bir kısmı kıyı yolunu yavaşlatma işlevi de gören yol üzeri otoparklarda bir kısmı ise yol geometrisinde yapılan düzenleme ile oluşan geniş alanın altında yer altı otoparkında karşılanmaktadır. Yer altı otoparkın üzeri kaykay alanı olarak tasarlanmış, kaykay için gerekli olan yüksekliklerin bazılarında da otoparkın doğal ışık alabilmesi için ışıklıklar yapılmıştır. Yolun karşı tarafından kıyı alanına bağlanan ve iskele ile biten aks alanın merkezi olan deniz amfiye ulaşmaktadır.
Sundura kıyısı
Sundura deresi mevcut hali ile vejetatif katmanlarından arındırılmış, kentle ilişkisi kopuk bir su hattı olarak yer almaktadır. Projemiz dere hattı boyunca uzanan lineer parkları, kıyı aktiviteleri ile buluşturan, dere kenarı ekolojik birimleri yeniden oluşturan bir mekansal kurgu önermektedir.
Ulaşım sistemine yönelik alınan kararlar doğrultusunda dere taşkın alanları yeşil alanlara dönüştürülmüş ve kazanılan mekanlar kademelendirilerek dere kotu ile ilişki sağlanmıştır. Kademeli dere bahçeleri, yeşil nişler, taşkın durumunda suyun kontrolünü sağlayacak altyapı sisteminin kritik elemanları olarak tasarlanmıştır. Dere hattı boyunca önerilen tasarım dere ve yol kotu arasındaki ortalama 4,5 metrelik kot farkını, su ve kara arakesitinde farklı kademelere yerleşen oturma, dinlenme, seyir alanları olarak ele alınırken diğer taraftan su seviyesinde balık tutma nişleri, kano çekek yerleri, seyir alanları olarak ele alınarak dere hattı boyunca işlevsel çeşitlilik sunulmuştur. Taşkın peyzajına yönelik parklar: Projede Sundura deresi taşkın alanları taşkın durumunda suyu absorbe edebilecek doğal tampon alanları olarak çözümlenmiştir. Bu kapsamda iki önemli tipoloji üniversite alanı arazisi üzerinde kurulan sulak alan park ve Sundura dere hattı boyunca kurgulanan kademeli yeşil alanlardır. Her iki tipoloji suyun varlığını Kabul eden doğal bir karakteri barındırırken aynı zaman işlevsel yüzeyler ile kamusal değer taşıyan aktif parklar olarak kurgulanmıştır.
Doğu kıyı parkın devamı olan deniz seviyesi ve deltaya en yakın kısımda (3a) yelken, kano gibi su sporları için bir iskele tasarlanmış, alanın gerisinin doğal bir habitat alanı olarak bırakılması uygun bulunmuştur. Kıyının karşı tarafında ise ulaşım odağı ve istasyon meydanı bulunmaktadır. Önerilen yaya köprüsü bu noktada yaklaşık 7 metre yüksekten geçmektedir. Bu viyadüğün altından denize görsel ve fiziksel erişim mümkün olabilmektedir. Bu nedenle yaklaşık 6 kotunda denizin deneyimlenebileceği bir düzlem ve yeşil alan tasarlanmış 5.8 kotundan deniz seviyesine doğru kademeler oluşturacak şekilde kayalıklar planlanmıştır. Kıyının iki tarafında da köprülerin altından yaya geçebilecek şekilde su seviyesinde platform oluşturulmuştur. Balık tutmak, yolla kesişmeden Sundura kıyısının devamına erişmek için bir seçenek olarak tasarlanmıştır. Kıyıdaki iki köprü ile bir sonraki köprü arasında kalan alan Sundura merkez kıyı bölgesi (3b) taşkından etkilenen alandır. Taşkının etkilerini azaltmak, her mevsim ve iklim değişimi ile zaman içinde farklılaşabilecek su seviyelerinde suyla etkileşimi sağlamak üzere basamaklar ve teraslarla dere en kesitinin taşkın anında genişlemesine izin verilmiş, alanın batısında taşkının en çok etkilediği alan sulak alan park olarak tasarlanmıştır. Cami meydanının Sundura deresi tarafındaki ticari yapının form ve ölçek olarak çevreyle uyumsuzluğu nedeniyle yeniden ele alınması kararlaştırılmış, taşkın önlemi için düzenlenen kademeli yüzeyler üzerinde geçmişteki fotoğraflarda görülen sokak dokusunu referans alan bir iki katlı küçük nişler oluşturan saçaklarıyla ve lineer dizilişiyle yayayı yönlendiren bir ticaret dokusu önerilmiştir. Ayrıca ticaret dokusundan camiye doğru uzanan, Sundura kıyısındaki suya doğru taşan yapıları anımsatacak şekilde yükselerek suya doğru kısmen taşan üç kütle de önerilmiştir.
Alandaki tepe de çok etkili bir kimlik öğesidir. Bu doğal tepenin çarşı sokaklarından görünmesini sağlayacak şekilde bazı kütlelerin kaldırılması uygun bulunmuştur. Bu alanlarda teraslamalar yapılarak kıyı ile etkileşimi artırılmıştır. Ticaret sokağının gerisinde de alana hizmet edebilecek katlı otopark önerilmiştir. Batı kıyıda yolların yaya alanlarına dönüştürülmesi ile geçirgen yeşil yüzeyler artırılmış, parklar, spor alanları kıyı gezinti yolu oluşturulmuştur. Mavi-yeşil sistemin sürekliliğine ilişkin ilkelerimize uygun olarak bu bölgeye bağlanan dere çıkış noktası genişletilmiştir. Dere kenarında başlayıp 6.40 kotuna kadar gelen bir dere amfi düşünülmüş aynı noktanın hemen gerisinde yükselen yaya köprüsünün kenarında da benzer şekilde amfi şeklinde basamaklar önerilmiştir.
Köprüden yarışma alanı sonuna kadar olan kısımda ise kıyı daralmaktadır (3c). Kıyı kenarında ticari yapılar bulunduğu için bu yapıları beslemek üzere yapıların önünden yol geçirilmesi gerekmiştir. Bu alanda da kıyı basamaklandırılarak kesininin genişletilmesi, oturma-seyir alanları ve gezi aksının burada da devam etmesi planlanmıştır. Kıyı ile etkileşim alanları alanın özelliğine göre küçülüp sadeleşmiştir.
Batı kıyı park
Batı kıyı park yarışma alanının en sorunlu ve en önemli alt bölgesini içermektedir. Dere ile denizin keşiştiği bölge (4a) önemli bir ulaşım odağıdır. Bu nedenle alandaki tüm taşıt ve yaya hareketinin de merkezindedir. Yavaşlatılmış paylaşımlı yol, yaya köprüsü, Sundura kıyı seviyesindeki köprü altı bağlantı gibi farklı seçeneklerle yaya olarak ulaşılabilen bu alan kentin giriş kapısı niteliğindedir. Üst ölçekte alınan kararlara uygun olarak önerilen raylı sistemin istasyonu bu alandadır. minimalist, modern bir yapı şeklinde bekleme salonları ve bilet gişesinden oluşan istasyon, yaya köprüsünün çevrelediği bir istasyon meydanı ile kentsel yaşamın oldukça aktif olduğu bir alandır. Yaya köprüsünün altında bir kütüphane yapısı planlanmıştır. Bu kütüphane viyadüğün alçaldığı noktada oluşan duvar yerine meydandaki yaşantıyı desteklemek üzere tasarlanmıştır. Kütüphanenin, farklı bir işleyişe sahip olması planlanmıştır: Süresiz ödünç verilen, Hopa’ya ikinci kes gelin, geldiğinizde kitabı getirirsiniz mesajı veren, verilen kitabın dünyanın farklı yerlerini dolaştığı, çeşitli sürelerde Hopa anılarını hatırlattığı, Hopa ziyaretçilerini görünmez bir bağla birbirine bağlayan, merkezi Hopa’da olup kitapları her yerde olabilen bir kütüphanedir. Her ziyaretçinin Hopa’ya en az iki kez gelmesini teşvik eden, Karadeniz doğa ve kültür kuşağının anlamını güçlendiren bir işlev olarak düşünülmüştür. Tren yolu ayırıcı gibi görülebilir fakat kentin giriş kapısı olan istasyon meydanında durmak üzere yavaşladığı ve ayrılırken de kent merkezinden sonra hızlanacağı için yaya akışı için bir engel oluşturmayacaktır. Bağlayıcılık etkisi çok daha güçlü bir bileşendir.
Alanın ikinci alt bölgesi yaya köprüsünün zemine indiği alandır (4b). Eğimli yaya rampası kenarındaki eğimli yüzeyler yağmur suyu yönetiminin bir parçası olarak yeşil yüzeyler olarak tasarlanmış, deniz tarafında topografya ile oluşturulan nişler içine spor alanları yerleştirilmiştir. Bu bölge ve devamında raylı sistem ile karayolu arasında genişleyen yüzeylerin bir kısmı kıyı boyu otopark alanları olarak, kesitin geri kalan kısmı da biyolojik hendek olarak tasarlanmıştır. Yolun karşı tarafında çay fabrikası ve yanında doku içine ulaşım bağlantısı bulunmaktadır. Bu noktada bir kavşak çözümü yapılarak yayalara
hemzemin olarak kıyıya erişebilme imkanı sunulmuştur. Bu yaya bağlantısı bir iskele ile denize ulaşmaktadır.
İskeleden sonraki kısım (4c) ise merkezden uzaklaştığı ve kıyı kesiti daraldığı için daha doğal bir alan olarak planlanmıştır. Bu alanın doğu tarafında piknik alanları, çocuk oyun alanları, serbest etkinlik alanları, ağaç altı dinlenme alanları, çayır alanları gibi sakin ve yeşil yüzeylerin diğer bölgelere göre daha fazla olduğu bir tasarım yaklaşımı tercih edilmiştir. Bu alanda da bir çekek yeri ve balık tutma basamakları, iskeleler kıyı hattındaki farklı kullanımlardır.
Çayır alanı ve park korulukları içerisinde yer alan serbest etkinlik alanları, dere kenarı boyunca farklı kotlar arasında yer alan aktivite cepleri, toplanma, buluşma, seyir, performans gibi işlevlere cevap verirken ekolojik anlamda aktif yüzeyler olarak yağmur suyu yönetiminin bir parçası olarak tasarlanmıştır.
Batı Kıyı Parkı hafriyat alanından çayır ekosistemi, kıyı hattına paralel uzanan pseudo makilik nişler , korulukları ve kayalık alanları içeren doğal habitatlara dönüştürülmüştür. Hopa iklim karakteristiği olarak çok nemli, sıcaklıkta (mezotermal), su noksanı olmayan veya çok az olan, okyanus iklimine yakın bir iklim tipi hakimdir. Söz konusu iklim koşulları ldukça zengin bir floristik yapının gelişimine neden olmuştur.
Kentin geçmişinde önemli bir yere sahip olan plaj için bu alan son derece uygundur. Bu nedenle yaklaşık 240 metre uzunluğunda kumul plaj ve yaklaşık 200 metre uzunluğunda küçük yüzme nişlerine sahip kayalık kıyı tasarlanmıştır. Kumsal plajı için Kopmuş planı gibi plajların özelliklerine uygun olarak yaklaşık 50m derinlikte bir girinti oluşturulmuştur. Dolgu ile denizden alınan yüzeyin tekrar denize verilmesi açısından da tasarımın ekolojik prensipleriyle uyumlu bir tasarım kararı olarak hem doğal hem kültürel süreklilik açısından önemlidir.
Kaynaklar