PROJE RAPORU
Tarihi 6000 yıl öncesine dayanan Gaziantep şehri, günümüze kadar yazılı kaynaklara aktarılmış, bilinen pek çok farklı isimle anılmıştır. Ancak bugün, şüphesiz, kendi kahramanlığı ile kendini kurtardığı öyküsünde adı ilelebet gazi unvanıyla ve Gaziantep olarak kalacaktır. Bu unvan; inanmanın mucizesinin toplumsal bellekte yer etmesi ve milli mücadele ruhunun yaşatılması için verilmiş bir nişandır.
Antep Savunması, fiziksel bağlamda, İngilizlerin işgal mahiyetinde değil “iaşe temini maksadıyla” geldikleri gün, meydanda toplanan ve bu hareketi bir işgal sayarak reddeden halkın beyanı ile başlamıştır. Niyetlerini kabul etmeyen İngilizler ise arka planda Fransızlarla Anadolu toprakları üzerindeki hakimiyetleri konusunda asılsız bir mücadelededir. Bu mücadelenin sonucu olarak; Antep, Maraş ve Urfa, Fransa mandaterliğine bırakılır. Fransızlarla birlikte gelen lejyonerlerin de teşviğiyle Antep’te yaşayan gayrı müslümler ayaklanır ve askerle işbirliği yaparlar. Halkın buna tepki olarak ilk teşkilatlanma adımı ise Sivas Kongresi’nden sonra Antep’te Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurulmasıdır. Anadolu’nun dört bir yanında protesto mitingleri yapılmaktadır ve Antep’in kurtuluşunun, milli mücadelenin kazanılmasındaki önemi günbegün artmaktadır. Fakat Antep’in dışarı ile olan bağlantılarını kesen, şehri müdafaa edenleri aç ve cephanesiz bırakan Fransızlar, Antep’i kendi talihiyle baş başa bırakmıştır. Bu noktadadır ki Antep halkı ölmeyi veyahut vatanı kurtarmayı kendisine görev edinmiştir.
Birinci Dünya Savaşı sırasında Anadolu’nun pek çok yerinde direnişler olmuştur. Ancak Antep Savunması’ nı farklı kılan, “dağdan inen eşkıya ile çoluk çocuğun” aynı kadrajda bulunarak şehri müdafaa ettiği ve her şeyin mahvolduğu anda gösterdikleri kahramanlıktır. Bu kahramanlık öyküsünün sonucunda, 17 Aralık 1918 tarihinde İngiltere’nin, daha sonra da 25 Ekim 1919 tarihinde Fransa’nın işgaline uğrayan Antep, 25 Aralık 1921 tarihinde bağımsızlığına kavuşmuştur.
Millî Mücadele tarihi; türkülere, destanlara, şiirlere, kitaplara konu olmuştur. Hatıratlarda gazilerin sözleri yankılanmaktadır. Bu sözler yaşanmışlığın temsiliyetidir. Edebiyatın kendisi de mevzubahis mucizenin sırrını keşfetmeye çalışmıştır ve bu uğurda savaşan kahramanları ölümsüzleştirmek çabasındadır. Ancak bu zaferin manasının savaştan yıllar sonra hala genç kuşağın zihninde altyapısının oluşması ve gelecek nesillere aktarılabilmesi için bir anıtın mevcudiyeti gereklidir.
Anıtların, bilimsel tarih kavrayışı içerisinde, kişiye geçmiş zamanı şimdi deneyimleme duygusu verme becerisi nedeniyle özel bir yeri vardır. Çünkü anıtlar, kişinin geçmişiyle yüzleşmesine olanak tanırken, aynı zamanda tarihin belli bir dünya görüşünü temsil edecek şekilde yeniden inşa edildiği yapılardır. Bütüncül bir sanat eseri olarak anıt, yalnızca bireyle değil, kitlelerle iletişim kurma yönünden üstündür.
Geleneksel anıt kültü, tarihe mal olmuş bir kişi, olay veya eylemi yalnızca temsil etme işlevinin ötesine geçmekte yetersiz kalmaktadır. Halbuki söz konusu olan kişi, olay veya eylem üzerinde düşündürtme ve tarihin şimdiki zamanda cereyan ediyormuşçasına hafızada yer etmesi, anıtın bir parçası olmalıdır.
Önerimiz, kentsel ölçekte Anıt Meydanı’nı, Gaziantep’in kültür rotasında bir başlangıç mekanı olarak tanımlayarak bu rotanın bir parçası haline getirmeyi hedefler. Meydan’da, Panaroma Müzesi giriş avlusu aksında konumlanan ve müzenin uzantısı niteliğindeki anıt; kültür rotasının başlangıcı olmakla birlikte konumlanışı ve kurgusu itibariyle bir açık hava müzesi gibi çalışır. Giriş avlusundan anıta uzanan güzergahta, peyzaj müdahaleleriyle meydanın duyulara hitabet gücü artırılır ve anıtla müze arasındaki ilişki kuvvetlendirilir. Kurgumuzda, anma törenleri ve etkinliklerin, düzenlenen peyzaj alanında gerçekleşmesi öngörülmüştür.
Anıt, modüller ve bu modüllerin tekrarından oluşur. Modüller anonim kahramanları temsil ederken, modüllerin tekrarı bireyselliğin değil ancak seferberliğin ön planda olduğunu vurgular ve bir aradalığın altını çizer. Dolayısıyla Kurtuluş Savunması bir veya birkaç kişinin mücadelesi olmaktan çıkar ve halka mal edilir. Panaroma Müzesi’nin tektonik cephesiyle harmoni yaratan anıtın parçalı dokusu, örüntüler halinde birleşerek zirvede tekilleşir ve tüm kahramanların bir olduğu mesajı aktarılır. Anıt yalnızca isimleri temsil etme işlevinin ötesinde, Antep’in müdafaasında yer almış her bir anonim karakteri somutlaştırır.