Proje Raporu
Yaşam biçimiyle bile farklılaşarak bütünleşmeye izin veren, kendini zorlamadan, evrenin yavaş ve doğal bir biçimde değişimine – ki buna teknolojik, politik, coğrafi, sosyal tüm değişimler dahil edilebilir – uyum sağlayarak gelişmek ve devam etmek durumunda kalan bu inanca ait bir ibadet mekanı oluştururken, yüzlerce yıl yıpratılmış ve unutturulmak istenen bu inancın kültür ve gelenekleri kadar, benzer bir geçmişi paylaşan, yıllar önce yapılmaya başlanmış ve çeşitli sebeplerden tamamlanamamış bir yapının izleri de bulunmaktadır ve özenle dikkate alınmıştır.
Mevcut bina içi boşaltılmış bir bütünün eksik kalan parçası olarak düşünülmüş; son üç katı yıkılarak, geride kalan katların taşıyıcı sistemi korunmuş ve bu iskelete çeşitli kotlarda yapılan ekleme ve eksiltmelerle, Kültür Evi için gerekli işlevler yerleştirilerek, unutulan geleneklere ve mevcut duruma uyum sağlayarak geçmişi kısmen unutma ya da yeni yaşam biçimine göre yeniden hatırlama ve belki yanlış hatırlama fakat yine de aynı inançla devam etme kavramına atıfta bulunulmuştur.
Mevcuttaki ızgara dokunun geride bırakılan katmanlarına yapılan müdahaleler daha esnek ve bütüncül işlevsel mekanlar oluşturma adına bir çeşit uyum sağlama olarak görülmüştür. Kültür Evi ve Cemevi işlevinde iki temel mesele olduğu düşünülürse; Kültür Evi çeşitli müdahalelerle mevcut yapı içine adapte edilmiş; Cemevi ise, -Kültür Evi’ni kendine baz alarak, yine mevcut yapının yıkılan katmanlarının hemen arkasında uzanan kentin jeopolitik geçmişinden kaynaklanan parçalı dokusunu üzerine bir gölge gibi almış, sanki hep bu şekilde var olmuş, hep oradaymış gibi, mevcut yapı dokusunu da parçalayarak, göz önünde gizlenmiştir.
Zemin üzerinde üç kattan oluşan Kültür Evi, sıfır kotundan girişi sağlarken ibadet için gerekli alanlar +13.80 kotundan hem ana çekirdeklerle hem ‘S’ şeklinde Meydan’dan dönerek inen avlularla yapıya çeşitli farklı kotlardan, farklı işlevlerden ulaşım sağlayan ve içiçe geçen bir sirkülasyon döngüsü oluşturulmuştur.
Bu sirkülasyon döngüsü, Cem Evi ile Kültür Evi’nin gerektiğinde hem birbirinden bağımsız hareket edebilmesine hem de ilişkili olmasına olanak vermiştir. Böylelikle işlevler belirgin ve belirli bir şekilde ayrılırken aynı zamanda birbiri içine katmanlaşarak azalan ve artan kotlarla dolaşımın sürekliliği kamusal ve sosyal bir düzleme taşınmıştır.
Mevcut yapının +10.35 kotundan itibaren geri çekilmesi, ± 0.00 kotuna kadar devam ettirilmiş, böylelikle mevcut yapının da dokusu güçlendirilerek giriş aksı vurgulanmış ve bu geri çekilme ile aynı zamanda her katta Kafe, Yönetim, Mihmanevi gibi farklı alanları şekillenmiştir.Dikey ulaşım, yatayda iki ana aksta hizalanmış, mevcut çekirdekler kaldırılarak, yeni işlevlere göre eklemlenen katmanlar ve kotlarla bütünlük sağlayabilmek için mevcut yapının ön orta ve arka akslarına yerleştirilmiştir.
Kültür Evi katlarına yayılan geçici ve kalıcı Sergi Alanları, ± 0.00 kotunda Kafe-Satış, Etkinlik Alanı; +3.45 ve +6.90 kotundan ulaşım sağlanan Konferans Salonları ve +10.35 kotunda yer alan Atölyeler arasındaki sirkülasyonu destekleyici niteliktedir.
Etkinlik Alanı, çeşitli amaçlara esnek cevap verebilme adına dışarıya da açılarak genişleyebilen, gerektiğinde yarı açık kullanılabilecek ve üst kotlar arasında bağlayıcı olacak şekilde dereceli geçiş verilerek ± 0.00 kotunda konumlandırılmıştır.
Yönetim alanı, işletmesel açıdan yoğun olarak kullanılacağı düşünülen Konferans Salonları, Etkinlik Alanı ve Mihmanevi’ne etkin bir şekilde hizmet edebileceği +3.45 kotuna yerleştirilmiş ve mevcut yapıda oluşturulan yırtıklarla, hem mevcut yapı hafifletilmiş hem Mihmanevi ve Yönetim alanları ile Konferans Salonları arasında gereken mahremiyeti sağlayacak kadar bariyer etkisi yaratılmıştır.
Eğitim Alanları ve Atölyeler, gerektiğinde ikili üçlü gruplar halinde birleştirilebilecek şekilde, +10.35 kotuna yerleştirilmiştir. Bağlama ya da Semah kursundan çıkan bir kullanıcı, küçük bir evreni ya da kentten kopan bir parçayı deneyimler gibi içeride ve dışarıda olma hissini aynı anda yaşamakta ve yapıyı farklı açılardan ve kotlardan algılayabilmektedir.
Otopark alanı, öncelikle Cenaze İşleri’ne hizmet etme amacı ile Adatepe ve Hüner Sokak’tan ulaşılacak şekilde ibadet alanının bir alt kotuna yerleştirilmiş, aynı zamanda Aşevi ve diğer alanlara servis edebilmesi için ana çekirdeklerle ilişkilendirilmiştir.
İbadet alanına gelindiğinde, mevcut kent dokusuna karışma kavramı ve gerekli işlevlerden dolayı gelen kapalı ve yarı açık parçalanma ile, mevcut yapıyı daha esnek ve bütün hale getirmek için yapılan eklerle genişleyen alanın dört bir köşesine, farklı deneyimlerin farklı bilgi ve duyguları ile yerleştirilmiştir.
Meydan ve Küçük Muhabbet Meydanı, sezgi, tefekkür ve esrime yolu ile; kütüphane öğrenim yolu ile; Taziye Odası ve Aşevi farklı boyut ve şiddetlerdeki acı ve yokluk yolu ile gelen bilgiye ve dolayısıyla insanın özünü bilme arayışına mistik ve mütevazi bir mekan oluşturma amacındadır. Aşevi hem Taziye Odası ile Dua ve Cenaze Bekleme Alanı’na ve Meydan’da yapılan ibadet sonrasında kullanıcılara hizmet edebilmesi için, bu iki mekanın arasında olacak şekilde yerleştirilmiş, Ön Avlu ve Dua ve Cenaze Bekleme Alanı’nın üzerini örten saçaklarla, aralarındaki ilişki belirginleştirilmiştir. Açık alanlar ise Adalar manzarasına yönelen kamusal bir alan olarak düşünülmüştür.
Meydan, dört duvarında Dört Kapı ve Kırk Makam’ın kurgusal olarak temsil edildiği, gerektiği an kadar dünyevi hayattan uzaklaşacak ve kişinin kendi iç dünyası ile kutsal olan arasına mümkün olduğunca fazladan herhangi bir nesne ya da düşüncenin girmesine engel olacak şekilde sade, sakin ve modern bir hacim olarak tasarlanmış, Dede’nin cemaate hakim olabileceği şekilde makamlandırılan Post, ‘3, rakamının kutsallığını da vurgulayacak şekilde üç düşey çizgi ile simgelenmiştir. Orta alanda, 12 imamı sembolize eden onikigen döşeme izleri, Dar’a durulacak kurgusal düşey hattı merkez alarak Semah yapılacak alanı da belirlerken, küçülerek çoğalan izler, birçok yüzün tek’e indirgenmesi ya da tek’in birçok yüzü oluşturması olarak yorumlanabilir. Tüteklikli örtüyü oluşturan sekiz kurgusal köşenin dört kenarı taşıyıcı sistemle entegre edilip, diğer dört kenar Dar alanın izdüşümü etrafında genişletilerek mümkün olan en az öğe ile alışılagelmiş geleneklere gönderme yapılmıştır.
Cephe yaklaşımında, mevcut yapının taşıyıcı sisteminden gelen açıklıklar, Kültür Evi’nden gelen işlevlerin de ihtiyaç duyduğu günışığını mümkün olduğunca içeri alabilmek için olabildiğince açık ve yalın bırakılmış, ibadet alanında ise mahremiyeti sağlamak için kapalı ve dolu alanlar cephe dokusunu belirleyici hale getirmiştir.
58614 Rumuzlu projenin jüri raporu;
Kullanılan mevcut inşaatın bir kısmının yıkılarak yeni yapılacak yapıya bir kaide haline getirilmesi olumlu bulunmuştur. Bu kaidenin de üzerine kutsal yapının konumlanması ve eski yapı kitlesi ile ilişki olumludur. Topoğrafya ile uyumlu tasarım ve rasyonel plan organizasyonu olumludur.
Yapı adasının neredeyse tümünün inşaat alanına dönüşmesi eleştirilmiştir. İhtiyaç programında istenen 1 küçük salonun bulunmadığı görülmüştür. Kuzey rüzgârına karşı bir çözüm geliştirilmemiştir.