Proje Raporu
“Ben anlattığım şeyleri kendi keşfim gibi göstermiyorum; yalnızca benden önceki geleneğin bilgilerini aktarıyorum” – Smyrnalı Theon –
Ege bölgesinin nüfus ve kentsel alan açısından hızla büyütmekte olduğu metropollerinden biridir İzmir. İzmir kentinin “vizyonunun birinci boyutunu oluşturan dünya ekonomisinin iş bölümündeki yerini sürekli geliştirmeyi başarmak için, 31 Mayıs 2011 de toplanan İzmir Kültür Çalıştayında, İzmir’in tasarım ve yenilik (inovation) kenti olması konusunda yapılmış olan tercih, kapsamlı ve İzmir kentinin büyüklüğüyle tutarlı bir tercih olmuştur”. İzmir gibi dünyadaki ilk 120 kent içinde yer alan bir kentin vizyonu sektör tercihleri üzerine oturtulamaz. Böyle bir kent ancak dünyada yarışılabilirliği çeşitlenmiş çok yönlü gelişme dinamiklerinden yararlanan bir ekonomiye dayanarak geliştirilebilir. İzmirlilerin yaşam tercihleriyle oluşan, gerilimi düşük yaşam biçiminin tahrip edilmesini önleyerek yaşam kalitesini geliştirmek hem araçsal hem de amaçsal olarak temellendirilmelidir. Dünyada yapılan araştırmalara bakıldığında yenilikçilik ve tasarım kapasitesi yüksek grupların yaşam yerleri seçilirken, yaşam huzuru ve kalitesi olan yerlerin tercih edildiği görülmektedir. Bu nedenle tasarım ve yenilik kenti olmak isteyen İzmir’in bu konuda yararlanabileceği en önemli üstünlük sahip olduğu yaşam huzuru ve kalitesi olacaktır. İzmir’de yaşamın ev dışına ve sokağa taşması kentin yaşam alışkanlıklarıyla birebir ilişkidedir. Kentin yüksek yoğunlukta olması ise kentlinin birbiriyle ilişki kurma biçimini etkilemekte ve bir anlamda anonimleştirmektedir. Daha önemlisi ev dışı yaşam alanları kentlinin kendini sergilediği alanlar haline gelmektedir.
Günümüz yenilikçilik anlayışı bireysellikten çıkarak bir ağın parçası haline dönüşmüştür. Bu noktada kentlerdeki yenilikçilik fikirlerinin ve süreçlerinin aşamaları yeniden kurgulanmalıdır. Bilginin geniş kurumlara aktarımı ve yayılımı konusunda yaşanan bu gelişmeler, internetin yaygınlaşmasıyla birlikte çoklu iletişim ortamlarının doğmasına neden olmuştur. Teknolojik üretim çağımızda yeniliğe kapalı ortamlarda geliştirilen bir etkinlik olmaktan çıkarak açık ortamlarda çok taraflı olarak, birlikte geliştirilen bir olgu haline gelmiştir. “Kültürpark’ın Uluslararası İzmir Fuarı ile özdeşleşen tarihi, özellikle Erken Cumhuriyet döneminde İzmir’e ve İzmirlilere sunduğu, aynı zamanda tüm Türkiye’ye örnek teşkil eden yeni bir kamusal mekân oluşturma anlayışı bakımından kuşkusuz büyük önem taşımaktadır”3. İzmir Fuar pavyonları, geleceğe yönelik umutları yeşerten ve yaratıcı teknolojiler ile şekillendirilmiş bir sergileme geleneğinin öncüsüdür. Yarışma parselinin zemininde önerilen ve tasarımın ana omurgasını oluşturan kamusal eşikteki “Dijital Deneyim Pasajı” (DDP) ile bu geleneğin yeniden hayat bulması amaçlanmıştır.
Atatürk Caddesi ile Cumhuriyet Bulvarının zemin aralığında konuşlandırılan DDP, kamusal zemin üzerinde iletişimsel ve görsel dijital duvarıyla gündelik hayatın içine girer. Böylelikle yenilikçi ve yaratıcı süreçler yalnızca yetenekli olanlara hapsedilmek yerine halkın tümüne açık bir ara yüz halini alır. Atatürk Caddesinden binaya giriş merdivenleri kamusal toplanma ve seyir alanı oluştururken bir yandan kıyı ve gün batımı ile görsellik kazanmış olur. Zemin ile bodrum katlarda konuşlandırılmış dijital deneyim ve yaratıcı düşünce senaryosu içeren mekanlar farklı katlarda alternatifli fonksiyonlar kazanır. Bunların yanı sıra, Fablab, dijital kütüphane, gündelik kullanıma açık mekanlar, kafeterya, ofis mekanları gibi farklı kullanım senaryoları düşünülerek mekânsal olarak ilişkilendirilmiş ve esnek tasarlanmıştır. Yönetim ofis mekanlarının iç mekân işlevselliği inovasyonun süreçleri dikkate alınarak tasarlanmış, kiralanacak ofislerin yerleşimi ise bir artı değer yaratması açısından deniz tarafına alınmıştır. Böylelikle iç mekân tasarımı kullanıcıların belirleneceği süreçler göz önüne alınarak değişken olarak düşünülmüştür.
Mevcut binanın A aksının her iki ucunda yeni yangın yönetmeliği doğrultusunda tasarlanan merdivenler katlardaki servis birimlerini de mekânsal olarak tanımlamıştır. Kamusal zeminde oluşturulmak istenen müşterek paylaşım ve etkileşim farklı katlardaki teraslar ve balkonlar ile binaya sızmıştır. Çatı katındaki gezilebilir yeşil seyir teras ise bu etkileşimi ve paylaşımı tüm kütlede sürekli kılmıştır. Bodrum katından başlatılan ve binanın tüm katlarına yayılan rüzgar bacası ise binanın içine İzmir meltemi ile yeşilini taşımıştır.
“İzmir Modeli’nde kabul gören ve benimsenen yenilikçilik kavramı insanların topluma ve dünyaya bakış biçimini, algılama ve yorumlama biçimini ya da zihniyetini ifade etmektedir. İnsanlara ve içinde yaşadığı topluluğa ilişkin olarak durağanlığı değil, hareketliliği ve dinamizmi olumlu bir değer olarak görmektedir.” 4 Bu amaç ve temelde şekillendirmeye çalıştığımız yeni İZQ binası kurgulanan tasarımı ile, Richard Sennett’in belirttiği gibi, “sokak yaşamı ile kentsel uyarının ve duygulanımın, büyük kısmı beklenmedik deneyimlerden gelen, uyarının bir simgesi”5 halinde zihinlerin sınırları zorlayarak ve özgür bırakarak sonsuz bir gelişim ve düşünce alanı açmayı hedeflemiştir.