PROJE RAPORU
Küçükçekmece Lagünü Havzası, tarih öncesi dönemlerden bu yana kuşlar, balıklar, bitkiler başta olmak üzere İstanbul’a özgü birçok alt canlı türüne ev sahipliği yapan çok katmanlı bir ekosistem, dinamik bir yaşam alanı olmasının yanında tüm insanlığa miras kalan kültürel peyzaj çeşitliliğiyle Dünya’daki en önemli yerleşim alanlarından birisidir. Uzunca bir süre biyolojik ve kültürel çeşitlilik birbirini dışlamadan içe içe var olmaya devam edebilmiştir. Yakın tarihimizde ise ülkenin kalkınma serüveninde İstanbul’a yüklenen rol sebebiyle her 10 yılda bir nüfusu ikiye katlanarak genişleyen, giderek biyokültürel çeşitliliğe sahip alanları dışlayan bir tutumla antroposene alternatifsiz bir şekilde geleceği tahakkümü altına almış gibi görünmektedir. Ancak, bu durum değiştirilebilir: Tıpkı 300.000 yıl önce Yarımburgaz’da, 2700 yıl önce Bathonea’da, 200 yıl önce Osmanlı çiftliklerinde olduğu gibi doğa ve kültürü ayırmadan, birini diğerine öncelemeden alternatif bir hemzemin varoluş düzlemi kurgulamak, tekrar insanın kendinden başka varlıklara barınma fırsatı vermesiyle yaşama yer açmasıyla mümkündür. Bunun için de öncelikle Küçükçekmece Havzası’nda var olan Biyokültürel Mirasın Korunması, Geliştirilmesi ve sonra geleceğe aktarılması hedeflenmelidir. İnsanı merkeze alan yaklaşımdan vazgeçilmediği takdirde insanlığın yok olma tehdidiyle karşı karşıya gelmesi kaçınılmazdır.
Biyokültürel Mirasın Korunması koruma literatüründe; dinamik, ilişkisel ve karşılıklı olarak birbirine bağımlı sosyal ve ekolojik sistemlerin biyofiziksel ve sosyokültürel bileşenlerinin sürdürülmesine yönelik bir koruma yaklaşımı olarak son dönemde Küçükçekmece’ye benzeyen tarihi, ekolojik ve sosyal katmanlara sahip yerler için önemsenmektedir. Biyokültürel Mirasın odakta olması, aynı zamanda, doğal dünya ve insan türünün bu dünyadaki yeri hakkında farklı bilgi kümelerinin temelini oluşturan çoklu dünya görüşlerinin tanınmasını da vurgular. Çok çeşitli bilgi setlerinin korunuyor olması, insan ve biyolojik toplulukların mevcut ve gelecekteki sorunlarla baş edebilme kapasitesini arttırmaktadır.
Küçükçekmece Lagünü Havzası’ndaki biyokültürel çeşitliliğin korunması ve geliştirilmesi için aşağıdaki sorun tespitlerine bütüncül biçimde çözüm üreten bir stratejik mekânsal planlama ve tasarım yaklaşımına ihtiyaç bulunmaktadır:
Tespit edilen sorunların üst çerçevesi; “Hayatın tüm çeşitliliği ile canlı ve özgür olduğu, herkesin iyi yaşadığı bir dünya şehri İstanbul”un 2050 Vizyonu’nda tanımlı yedi ana temayla (Çevreyi Koruyan ve Değişen İklime Uyumlu Kent, Dönüştüren ve Dayanıklı Ekonomi, Herkes için Erişilebilir ve Adil Kentsel Olanaklar, İyi Yaşam Sağlayan Canlı ve Duyarlı Mekânlar, Etkin ve Kapsayıcı Hareketlilik, Bütünleşik ve Akıllı Altyapı Sistemleri, Eşit ve Özgür Toplum) tam olarak örtüşmektedir. Proje önerisi, bu örtüşmeyi içerdiği ve havzası içerisinde daha fazlasını vaad ettiği için ismi KÜÇÜKÇEKMECE 2050+ olarak belirlenmiştir.
Mavi ve yeşil sistem onarımı ve devamlılığı ile Gölün ve Derelerin Temizlenerek Göle Giren Temiz Su Miktarında Artış Sağlanması,
Afet Riski Altındaki Alanların tahliye edilerek, evsel atık miktarında azalma,
Sanayi’de sektörel dönüşüm: yüksek teknoloji, düşük atık, yeşil endüstrilere yönelinmesinin zorunlu tutularak göle gelen temiz su miktarının yıllar içerisinde arttırılması,
Göle drene olan bütün sistemlerin (dereler, kentsel yüzey suları, yağmur suyu) yapılandırımış peyzaj uygulamaları ile yönetilerek göle gelen suyun temizlenmesi ve miktarının arttırılması,
Lagün ağzının dolgulardan arındırılarak doğal formasyonuna getirilmesi ve sazlık uygulaması ile doğal taşkınlara imkan verilerek ve gölün temizlenmesi,
Planlanan yeni barajlarla birlikte İstanbul’da su miktarı artacağından, Sazlıdere Barajı’ndan Küçükçekmece Gölü’ne su aktarılma sıklığının artırılarak göle temiz su girişinin artırılması,
Kentsel alandan gelen yüzey sularının doğal sistemlerle temizlenebileceği yeşil altyapı uygulamalarının kamusal alanlarda yaygınlaştırılması
Lagün ağzının yapılaşmadan arındırılması, kontrollü rekreasyon aktiviteleri ilekullanıcı baskısının önüne geçilmesi,
D-100’e doğru kavşak ve alt kademe yolların kaldırılarak canlılığın devam edebileceği sürekli bir doğa elde edilmesi,
Kentsel yeşil sistemi lagün çevresinde doğal yeşil sisteme tamamlayan yaya odaklı akslar ve yeni yeşil alanlar (parklar, kentsel tarım alanları, korular, ağaçlandırılacak alanlar) oluşturulması,
Yapılandırılmış peyzaj ile temizlenen derelerin; iki yanındaki doğal ve kültürel öğeleri de içerecek şekilde ekolojik ve kültürel bir koridor haline getirilmesi,
Üst yapı olarak dayanıksız ve biyokültürel çeşitliliğe zarar veren mahallelerde alan bazlı kentsel dönüşüm uygulanması (Güvercintepe, Şahintepe, Altınşehir, Tahtakale, Yeşilkent, Mustafakemalpaşa, Yarımburgaz)
İmar Planlarında yeni gelişme alanları önerilmemesi, var olan yeni gelişme alanlarından rezerv alan olarak kullanılmayacakların imara kapatılması, bu alanların tarımsal amaçlı kullanımının sağlanması,
Havza içerisindeki sanayi alanlarının Bilgi, İletişim ve AR-GE odaklı sektörel dönüşümü, yeni sanayi alanı önerilmemesi, Hadımköy Sanayi Bölgesi’nin genişletilmemesi, güneydoğusunda yeni imara açılan ancak henüz yerleşim bulunmayan alanın imara kapatılması,
Heyelan alanlarında ağaçlandırma uygulamaları yapılması, bu alanların koru olarak değerlendirilerek halkın kontrollü kullanımının sağlanması,
Köylerde tarımın desteklenmesi, temel tarımsal gıdaların üretimi ile katma değeri yüksek tarımsal ürünler olan kişisel bakım, ilaç ve kimya sektörlerinde kullanılan bitkilerin ekim yollarının aranması,
Agroturizm ve kentsel tarım ile toplumun tarım ve toprağın önemine ilişkin bilincinin arttırılması,
Mevcutta ekilemeyen tarım arazilerinde İstanbul’un gıda ihtiyacını azaltacak, gıda fiyatlarını düşürecek ürünlerin ekilmesi, bu ürünlerin yerel yönetim tarafından satın alınabileceği garantörlük sistemlerinin kurgulanması,
Tarımda çalışacak köylülerin köylerinde kalmasını sağlamak için köylerdeki sosyal altyapıların geliştirilmesi,
Konut Alanlarında iki tür strateji:
Sanayi Alanlarında iki tür strateji:
Afet riskleri nedeniyle boşaltılan alanlarda Ar-Ge, Bilim, Teknoloji ve Eğitim Merkezleri’nin planlanması,
Bölgenin yüksek afet riskli alanlarındaki tahliye kararları sonrasında Afet Yönetimi ve Uygulamaları Merkezinin kurularak, afetlerin izlenmesi ve yönetilmesi ve toplumsal bilincin yükseltilmesi konusunda faaliyetler gerçekleştirilmesi,
Lagün Ağzındaki Kentsel Teknik Altyapıların Taşınması,
Kent gündemindeki toplu taşıma yatırımlarının (Hızray-M2 Sefaköy Uzantısı, M20 Metrosu) plan kapsamında değerlendirilmesi,
3. derece arkeolojik sit alanında kazı önerisi ve kazıda elde edilen bulgular neticesinde gerek görülmesi durumunda sit derecesinde değişiklik yapılması,
Biyokültürel Çeşitliliği sağlayan özgün unsurlar bir arada değerlendirilerek, Rota ve kullanım değişiklikleri ile miras unsuru yapılar ve mekanların algılanabilirliğinin arttırılması,
Oldukça geniş bir alana yayılan bu rotaya, belirli kesimlerinden dahil olunabilecek entegrasyon zonlarının belirlenmesi,
Su kirliliğinin önlenmesi, lagün çevresinin doğal karakterli alanlar olarak organize edilmesi ile kuşların lagünde toplandığı alanların arttırılması, kuş gözleminin lagün çevresinde daha fazla alana yaygınlaştırılması,
Gölün bir koruma alanı olarak ele alınması, kuşlar tarafından kullanılan sucul bir ekosistem kimliğini geliştiren Kuş Gözlem Rotası, Sazlıklar, Yüzen Adacıklar gibi düzenlemeler yapılması,
Köşelerini Bathonea, Spradon ve Yarımburgaz’ın oluşturduğu üçgenin Arkeovadi olarak ele alınarak, bu bölgede projeler geliştirilmesi,
Yarımburgaz Mağarası çevresinde Prehistorya Kültürü Deneyim ve Sergileme Alanı geliştirilerek tarih öncesinden bu yana insan topluluklarının Yarımburgaz ve İstanbul’daki yaşantısı hakkında bilgilerin açığa çıkarılması, geleceğe aktarılması,
Batı İstanbul Meraları’nın da bulunduğu bu Önemli Bitki Alanı’nda, Azatlı Baruthanesi ve çevresinde Permakültür Araştırmaları Merkezi kurularak alanın geçmiş hafızası (Resneli Çiftliği) ve günümüz kararları arasında ilişki kurulması.