Proje Raporu
Bizde mahalle bir bütündür. Bir kişiliktir, bir organizmadır. İnsanları, açık ve kapalı mekanları ile birlikte sosyal bir topluluktur… (E. Uludağ)
Kentin en eski yerleşim yerlerinden biri olan Bakırköy, İstanbul’un batı yakasında M.S. 384 yılında Konstantin tarafından bir eğlence ve sayfiye yeri olarak kurulmuştur. Bakırköy tarihin her dönemine yalnızca sosyal, kültürel, ekonomik boyutlarıyla değil, mimari boyutuyla tanıklık etmiştir.
Bir mekanın düzenlenmesi sosyal, ekonomik, kültürel koşulların, sosyal yaşantının belirlediği bir üründür. Ancak, bu nedensellik ilişkisi tek yönlü işlemez. Mekan, aynı zamanda sosyal yaşantıyı, insan ilişkilerini üretin, biçimlendiren, değiştiren bir işleve bürünür. Günümüz kent mekanları insan ilişkilerini zayıflatan, insanları birbirinden soyutlayan, birbirine yabancılaştıran bir görünüm kazanmıştır. Kuşkusuz bu gelişme pek çok sosyal problemin ortaya çıkması için de bir zemin yaratmaktadır.
(T)ektonik: bu sözcük eski yunanca ‘tekton’ (marangoz ve ya duvar ustası) sözcüğünden türetilmiştir. Tektonik sözcüğü, parçalanarak dağılmış yer katmanlarının birbirleriyle olan ilişkilerini, durumlarını, biçim değiştirmeleri sonucunda ortaya çıkan, yapıyla ilgili olan anlamına gelmektedir. Mimarlıkta tektonik kavramının vücut bulması yeryüzü, jeolojik yapı, form gibi kavramların tasarımın temel problematiğini oluşturmasıyla gerçekleşir. Tektonik, jeoloji kökenli olmasına rağmen, mimaride elemanlar arasında çeşitli açılarda uyumu ifade eder. Yeryüzü katmanlı yapısıyla yatay olana referans verirken aynı zamanda gücünü düşeylik üzerinden var eder. Bu durum göz önünde bulundurularak önerilen projede platform oluşturularak, yatay hareketten dikey harekete geçiş imkanı önemsenmiştir.
Mekanda kamusal alanlar insan akışına olanak sağlayacak derecede geniş bırakılması tercih edilmiş, ortada atıl durumda kalan alanların sürprizlere gebe bırakacak şekilde hareketlilik kazanması hedeflenmiş, bir bütünlük oluşturabilmek için geçişler verilmiştir. Dış faktörlerin etkisinden yararlanılarak mevcut duruma çok dokunmayıp, bir mahalle birlikteliğine uyum sağlamak için böyle bir biçimlenme ilkesine odaklanılmıştır. İnsanların karşılaşmasına imkan verecek alanlar yaratmak ve birlik olma durumu amaçlanmıştır. Bakırköy’ün grid tipolojisi göz önünde bulundurularak, alan dörde dörtlük akslar kullanılarak bir planlama yapılmıştır. Mevcut durumda bulunan park problemini önlemek için alan trafiğe kapatılarak, düşünülen katmanlaşmada bir otopark önerisinde bulunulmuştur.
İskele sokak ana omurga olarak düşünülmüş, geniş kamusal alanları bırakılarak insan akışının sağlanması ve ‘mahalle’ kavramına sosyal organizasyon biçim olarak anlam verilmiş; özel-kamusal-yarı kamusal alanların bu kavram temel alınarak bir bütünlük oluşturmasına çalışılmıştır. Yapı adalarının orta kısmı bir mahalle algısı ve bir aidiyet duygusunu yaratabilmek için günlük yaşamdaki çeşitli aktivitelerin, üretim alanı olan atölyeler bu doku içine yerleştirilmiştir