Mimari Açıklama Raporu
CAMİ EN YALIN HALİ İLE BİR “İBADETHANE”DİR
“Mabed”i olduğu din, özünde insanın yaratanla ilişkisini “doğrudan ve aracısız” yani bireysellik sınırları içinde kabul eder. Bunun anlamı, zaman içinde bu ilişkinin, hiyerarşik ve organizasyonel bir yapıya dönüşerek yarattığı simge ve sembollerin, ve bunların mekan ve mimari ile temsillerinin dinin özünden temellenmediğidir. Simgeleşen veya sembolleşen mimari ve mekansal unsurlar, ancak bu inanca sahip olanlarca “kolay tanınabilir, bulunabilir, ayırt edilebilir olma” işlevi açısından önem taşımalıdır. Bunun ötesinde/üzerinde yüklenen anlamların, dinin yalın ve dingin özü ile doğrudan ilişkisi olduğu söylenemez. Zira din, güç gösterisini, gösterişi, böbürlenmeyi değil; tam aksine tevazuyu, gösterişten uzaklığı, israftan kaçınmayı, sakinliği ve dinginliği önerir. Buna göre “cami” inanan bireylerin, yaratana ibadet edecekleri huzurlu ve dingin bir ortamdan ibaret olmalıdır.
Görünürlüğü, simgesel ve sembolik vurguları, ancak “cemaatinin” tanıması, bilmesi ve ayırt etmesine hizmet etme mertebesinde olmalıdır. Özellikle kozmopolit bir kentte ibadet ypıları varlıklarını, bir üstünlük ve egemenlik sembolü olarak değil, “diğerlerine” saygı ile, onların varlığının bilinci ile, ölçülü bir şekilde “birlikte var olma” kabulü ile ortaya koymalıdır. Caminin, iktidar ve egemenliğin veya siyasi otoritenin gücünü gösteren bir sembole dönüşmesi, dinlerin emrettiği “barış dünyası” ile çelişen bir tavır olabilir.
Avlu, caminin vazgeçilmez bir mekansal uzantısıdır. Zira “cemaatten cemiyete” geçişin sosyal mekanı avludur. Geçmişten bugüne, gerçek anlamda güçlü bir “kamusal mekan” olma özelliğine sahiptir.
Yukarıdaki kısa metin, tasarımın temelini oluşturan görüş niteliğindedir. Oldukça sorunlu olan cami tasarımı konusu, mimari açıdan önemli ve üzerinde tartışılması gereken bir konu olarak görülmektedir. Yıllardır tekrar eden klişelerin eleştirisi kadar, bunlara karşı tepkisel amaçla önerilecek biçimci veya temel işlevin kalıplarını mutlaka kırma zorlamasına dayalı yaklaşımlar da sorunlu görülmektedir. Bu yüzden, işlev, içerik ve temel ritüelin koşulları tartışmaya açılmaksınız; duyulan ihtiyacın en uygun koşullarda, en doğru çalışır mekansal kurguda ve bugüne ait bir mimari dil içinde nasıl çözülebileceği araştırılmıştır. Ana fikir; kent içinde dingin bir ibadet mekanı ile sadece ibadet edenlerin değil, kent kullanıcılarının da yararlanabileceği bir kamusal mekan, yani avlu oluşturmaktır.
Cami ve ayrılmaz parçası olan dış mekanı, yani avlusu; bulunduğu kentsel güzergah üzerinde bir röper noktası oluşturacaktır. Bu nedenle, arsa üzerinde mümkün olduğunca geniş bir iç avlu oluşturulması hedeflenmiştir. Sosyal ve kültürel işlevler, arsanın kuzeydoğu sınırında bitişik nizam 15.50 kotuna kadar yükselecek olan komşu yapılanma dikkate alınarak cadde kotuna göre 3 katlı bir yapı ile çözülmüştür. Söz konusu yapı, yakın çevreden gelen bitişik yapı dokusunu tamamlayarak, cami avlusunun yarattığı kentsel mekanın çeperini oluşturmaktadır. Lojmanlarla birlikte sosyal ve kültürel işlevlerin üç katlı bir yapı ile çözümü, cadde kotundan düzayak girilen avlu kotunun genişlemesini sağlamıştır. Bu hem daha güçlü bir kamusal/kentsel mekan oluşturmak, hem de özel günlerde ihtiyaç duyulacak açık ibadet alanlarını çoğaltmak açısından tercih edilen bir yaklaşım olmuştur. Caminin çevre kent dokusundan bağımsız olan açısı, caddenin yarattığı lineer dış mekanda bir genişleme yaratmak için avantaj olarak görülmüştür. Bu yüzden ana kitle caddeye yaklaştırılmış, açılı konumun yarattığı geniş alandaki su yüzeyi ve bu noktalardan avluya girişler; kentten tecrit olan değil, kent hayatına katılan, davetkar bir dış mekan oluşturulması amacına hizmet etmektedir.
Caminin ana işlevinin gerektirdiği yoğun yaya hareketinin dışında, otopark kullanımı ve cenaze hizmetlerine bağlı araç ve yaya hareketleri, arazideki kot farkları kullanılarak çözülmüştür. Arsanın kuzeyinde yer alan imar yolu, servis amaçlı araç trafiği için kullanılmaktadır. İki katlı kapalı garajdaki araç dolaşımı, bir katta giriş, diğer katta çıkış olacak şekilde tek yönlü trafik ile tek bir rampa ile çözülmektedir.
Cenaze hizmetleri için, hem otopark içinden, hem yukarda bahsedilen servis yolundan cenaze aracı giriş ve yanaşma imkanı vardır. Morg ve gasilhanenin, cami avlusu ile ilişkisi uygun eğim ve genişlikte bir yaya rampası ile sağlanmaktadır.
Caminin kullanımında, kadın erkek ayrımının gerektiği durumlarda, kadınlara ayrılan galeri katına erişim, ana yapı ile minare arasında oluşturulan sokak bağlantısı ile kurulmaktadır.
Avlu
Avlu caminin dini ritüel açısından olmazsa olmaz bir parçası değildir. Ancak cemaati cemiyete dönüştüren bir sosyalleşme mekanı olarak vazgeçilmez bir dış mekandır. Özellikle mahalle camilerinin bahçesi veya yoğun kent dokusu içindeki camilerin avluları, sadece cami kullanıcılarının değil, kent sakinlerinin de kullanabileceği dış mekanlardır. İçinden geçilir, iki dakika oturulabilir, çocuklar oynayabilir, çeşitli açık alan aktivitelerine imkan sağlayabilir.
Yansıma havuzu
Mihrab duvarı önünde yer alan yansıma havuzu, suda yansımanın yaratacağı görsel zenginliğini binanın algısına katacaktır. Suyun hareketi ile yüzeyden yansıyan ışığın yaratacağı efekt, mihrap duvarından iç mekana süzülecektir.
Minare
Minare artık işlevsel olarak “ezanın yüksek bir noktadan” okunması amaçlı bir yapı unsuru değildir. Bu yüzden, işlevsel olarak varoluş sebebi kısmen ortadan kalkmıştır. Ancak sembolik açıdan, görünürlük ve tanınırlık açısından yeni bir anlam kazanmıştır. Bu yüzden caminin uzaktan algılanması ve cemaatinin tanıması için minarenin varlığını sürdürmesi önerilmektedir.