Mimari tasarım raporu:
Proje alanı olarak Hong Kong, Kowloon, Walled City Park seçilmiştir. Walled City Hong Kong’un kuzeyinde bulunan bir zamanlar dünyanın en kalabalık yeri olarak bilinen bölgedir. 1950’lerden 1994’e kadar 33.000 kişi bu şehrin birbirine bağlı ve bir duvar oluşturan binalarında yaşamış ve çalışmıştır. Tamamen kanunsuz olan bu şehir 20. yüzyılın başlarında, gecekondu köyüne dönüşmüştür. Hiçbir açıklık bırakmaksızın alanın çeperlerinde üst üste istiflenen gecekondulardan oluşan bu şehrin dünyada bir örneği görülmemiştir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Hong Kong, göçmen patlaması yaşamış, 26 bin metrekarelik bu şehrin zirvesinde 33 binden fazla insan yaşamıştır. Yüksek suç oranlarına sahip olsa da bu şehir kendi kanunları ile var olmuş, içine dışarıdan kimseyi almadan yıllarca yaşamına devam etmiştir. Walled City, “City of Anarchy”, olarak anılan bu şehir, kısa bir süre sonra hükümetin kontrol edememesi ile tepki çekmiştir ve 1990’da yıkılması kararı alınmıştır. Hükümetin uzun uğraşları sonucu 33000 kişi 5 yıl içerisinde boşaltılıp, Walled City yıkılarak, parka dönüştürülmüştür.
Dünya üzerinde başka bir örneği olmayan ve kent belleğinde yer etmiş bu dokunun yok edilmesine tepki göstermek, mevcut parkın üzerinde anıt niteliğinde katmanlaşan yeni bir yapı önermek, bu projenin temel kaygısıdır.
Projenin anıtsal bir nitelik taşıması, ve Walled City’nin insanların hafızasına kazınmış ‘geçilemezlik’ özelliğini yansıtması hedeflenmiştir. Bu da konsept fikri olan ‘Upside Town’ kentsel hayatı ters çevirmek, düşüncesini ortaya çıkarmıştır.
Upside Town konsepti kendi aşırı yoğun düzenine alışılagelmemiş ulaşım, sosyal alan ve açık alan tasarımlarıyla cevap vermiş olan Kowloon Kentinden esinlenerek tasarlanmıştır. Gecekondulardan oluşan kulelerinin çatılarını sosyal hayatlarını sürdürmek için kullanmış eski kullanıcıların bu adeti, ters asılmış ve yüksekliği 1 ila 4 kat arasında değişen ofis-konut yapılarının ana döşeme yapılarıyla birleştiği katta sağlanan yeşil ve sert zeminli sosyal teraslarda karşılık bulur. Yüksekliği ve cephe karakteri değişen 9 binadan oluşan modül toplamda 4 kat yüksekliğindedir, yapının 9 bina için sürekli yükseklik değiştirmesi 2. modülle birleşmesi sırasında farklı hacimler tanımlamış ve aralarında tanımlanan teraslarla bu hacim maksimum sosyal alan zenginliği sağlayacak şekilde kullanılmaya çalışılmıştır. Birbiri üzerine eklenen modüller toplam 5 adet olup birleşimleri sırasında çekirdekler etrafında 90 ar derece döndürülerek bütün sistemin ağırlık merkezi değiştirilmeden çözülmesi sağlanmıştır. Taşıyıcı döşeme yapısına ters konsol olarak asılan binaların her biri karşısına denk gelen binanın ağırlığını dengelemek üzere modül içinde ve kule bütününde denge sağlanmıştır.
Ters konsol işleminin sebep olduğu, döşemelere binen aşırı yük sorunu projenin statik meydan okumasıdır. Bu sorunla başa çıkabilmek için alınan ilk karar bina malzemelerinin hafif seçilip ana döşemeler ve kirişlerin kalın olmasıdır. Ana döşemeler ve çekirdekleri bağlayan kirişler 2.5 m yüksekliğinde olup ilk katın duvarlarıyla beraber çalışarak devasa bir taşıyıcı kompleks oluşturulmuştur. Oluşturulan makas kiriş sistemi ile modüller taşıtılmıştır.
Kentsel bir yeşilin üzerinde, yükselen bu anıtsal projenin bütününde Walled City atmosferi yakalanmaya çalışılarak geçmişin izlerine dokunulmuştur.