Başkent Ankara’nın tarihi merkezi Ulus’un son dönemde uğradığı hatalı ve niteliksiz müdahalelerle yaşadığı olumsuz dönüşümlerin kalbinde yer alan ve paralelinde etkilenmiş olan 100. Yıl Çarşı Kompleksi’nin bölgenin geleceğini etkileyecek önemli bir unsur ve döneminin temsilcisi, seçilmiş, nitelikli bir kültür varlığı olduğu düşünülmektedir. 1967 yılında bir yarışma projesi ile belirlenerek 1981’deinşaatı tamamlanabilen yapının, Ulus’taki üçüncü modernist çarşı olmasının yanı sıra, ofis ve kültür kompleksi nitelikleriyle zengin programı doğrultusunda geniş kapalı, yarı açık ve açık hacimleri bulunmaktadır. Yapının özellikle Atatürk Bulvarı kenarındaki geri çekilmesine ek olarak, zemin katında önerdiği yarı açık meydan, çeper arterlerle bağlatıları üzerinden bağlamıyla kurduğu güçlü ilişkiler ve çevreye duyarlı kütle özellikleri ile hem kentsel, hem de mimari nitelikleriyle korunması gerektiği düşünülmektedir. Konuyla ilgili meslek grubu ve bu kentte yaşayanlar olarak, 100. Yıl Çarşı Kompleksi’nin fiziksel çevreye olumlu katkısı, toplumsal hafızadaki önemli yerinin yanı sıra, dönemine özgü mimari nitelikleri nedeniyle korunarak günümüze uyarlanması gerektiğine inanılmaktadır.
Öneri projenin, günümüz uygar dünya kentlerinde geçerli olan ve başkent Ankara’nın tarihi kent merkezinde de benimsenmesi gereken1992 tarihli Avrupa Kentli Hakları Deklarasyonu’na uygun ve etaplamalı bir ‘insan/yaya odaklı kent yaşamının öne çıkarıldığı bir çevresel ve mimari kurguda geliştirilmesi amaçlanmıştır. Yarışma kapsamında, odakta 100. Yıl Çarşı Kompleksi tutularak, üst ölçekte yakın çevre bağlantılı sosyal ve fiziksel sürdürülebilir öngörüler ile yapı-çevre ilişkilerinin geliştirilmesi yönünde çevresel ve mimari öneriler geliştirilmesi hedeflenmiştir.
Üst ölçekte, ulaşım için ilk aşamada metro ağırlıklı toplu taşımanın ön planda tutulduğu, ikinci aşamada özel araçların dış arterlere aktarılarak, kompleksin konumlandığı dört yol ağzı bölgenin kademeli olarak insan odaklı hale getirilmesi öngörülmektedir. Bölgede kültürel, sosyal, ticari ve uzun süreli konaklama kullanımı çevresinde yayalaştırmanın geliştirilmesi amaçlanan etaplar şunlardır;
— İlk etapta,100. Yıl Çarşı Kompleksi odaklı olarak, Ankara Palas ve Radisson Oteli’nin içinde bulunduğu Cumhuriyet Caddesi ile İnebolu Sokak ve Atatürk Bulvarı ile İstanbul Caddesi arasında kalan ince uzun yapı bloğu içinde ve çeperlerinde yaya hareketi kurgulanmıştır. Bu etapta, Atatürk Bulvarı’nın Ulus Meydanı ile İnebolu Sokak hizasında kalan kısmına otobüs ve özel araç trafiği uygun yol kaplaması ve kasislerle yavaşlatılarak 100. Yıl Çarşısı ile Ulus Meydanı arasındaki hemzemin yaya hareketi ve erişimi desteklenecektir. Öte yandan, ücretsiz ‘park et-devam et’ gibi uygulamalarla metro vurgulu toplu taşımaya alanda ağırlık kazandırılacak, özel otoların bölgede varlığı seyrelmeye başlayacaktır.
— İkinci etapta, Ulus İşhanı ve Çarşısı ile Anafartalar Çarşısı’nın ve çeperlerinin destekleneceği alan yaya odaklı hale getirilecek, özel oto girişi İtfaiye Meydanı’ndan itibaren iki yanda arka arterlere yönlendirilerek, yavaşlatılmış otobüs trafiği aksı uzatılacaktır. Desteklenen metro ve otobüs kullanımıyla alanda artan toplu taşımaya ve yayalaştırmaya paralel olarak, açık otoparkların kaldırılarak kamusal açık alanlara dönüştürülmesi öngörülmektedir.
— Üçüncü ve dördüncü etapta, İtfaiye Meydanı ile Rüzgarlı Caddesi hizası arasında kalan eski Sümerbank ve eski İş Bankası yapılarını da içerecek şekilde Atatürk Bulvarı boyunca ve diğer yönde Cumhuriyet Caddesi’nin karşı tarafında kalan Kültür Bakanlığı’nın geniş bahçesinden başlayarak, eski sığınak yapısı dahil, Birinci ve İkinci Meclis binaları, eski Sayıştay binası gibi Erken Cumhuriyet Dönemi yapıları ile Ulus Meydanı ve Anafartalar Çarşısı çeperindeki Anafartalar Caddesi’nin sosyal ve kültürel odaklı kullanımlarla yayalaştırılması öngörülmektedir.
Kültürel, sosyal, ticari işlevlerin yanı sıra, 100. Yıl Çarşı Kompleksi’nin yüksek bloğunda önerildiği gibi genç profesyoneller ve üniversite öğrencileri için uzun süreli konaklama-konut olanağı olarak ev-ofis kullanımıyla alanda 7/24 yaşanması ve alana sahip çıkacak bir nüfusun bölgede yaşamasıyla ‘tekinsizliğin giderilmesi’ yönünde adım atılması hedeflenmektedir. İstiklal Mahallesi’ndeki geleneksel konutlarda sürmekte olan konut kullanımı gibi, alanın farklı dönemlere ait uygun yapılarında konut kullanımının fiziksel şartlar iyileştirilerek ve maddi olarak desteklenerek özendirilmesi, bu hedefin Ulus geneline yayılmasını sağlayacaktır.
Kademeli olarak taşıt trafiği yoğunluğunun bölgede önce yavaşlatıldığı ve azaltıldığı, açık otoparkların kaldırıldığı ya da kısıtlandığı bir yaklaşım ile kesişiminde Ulus Meydanı ve 100. Yıl Çarşı Kompleksi’nin bulunduğu dört yolda, yayalaştırma öngörülmektedir. Son dönemde Ulus’ta hem üst kat kullanımlarının, hem de konut işlevinin son derece azaldığı gözlenmektedir. Oysa bölgede sosyal sürdürülebilirliğin gözetilmesi önem taşımaktadır. Bu kapsamda, alanda yaşayan yerlisi sayılabilecek nüfusun kentsel ve mimari koşullarının iyileştirilmesi, bölgede çalışan yerli nüfusa da alanda yaşama olanaklarının sunulması ile gece nüfusunun arttırılması ve trafiğin azaltılması öngörülmektedir. Önemli tarihi yapıların yeniden işlevlendirmesi ile Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nin alandaki görece yeni varlığına paralel olarak, hem 100. Yıl Çarşı Kompleksi’nde, hem de bölge genelinde genç nüfusun gündüz ve gece kullanımının artırılması önerilmektedir. Bununla birlikte, bölgede her yaş ve fiziksel özellikteki yayaya uygun alternatifler ile karbon salınımı bakımından en doğa dostu araçlar olan süreli kiralama ve sahipli bisiklet ve elektrikli scooter kullanımı yaygınlaştırılmalıdır.
Türkiye’deki ilgili yasal sistemin temelini oluşturan Avrupa Konseyi kararlarından 1991 tarihli tavsiye belgesinde, 20. Yüzyıl Mimarlığı, (Avrupa) tarihi mirasının ayrılmaz bir parçası olarak tanımlanmakta, önemli öğelerinin korunması ve düzenlenerek geliştirilmesinin mimari mirasın bir bütün olarak korunması için gereği vurgulanmaktadır.
Buradaki ‘önemli öğelerinin’ ifadesi bu grup yapılar için durumu biraz muğlaklaştırırken, 100. Yıl Çarşı Kompleksi’nin bir yarışma süreci sonucunda diğer projelerin önüne geçerek seçilmesi, ona başından özel bir konum sağlamaktadır. Öte yandan, tescillenmemiş olmasının başlıca nedeninin, yapının görece genç yaşına rağmen hoyratça ve yoğun olarak maruz kaldığı niteliksiz ek ve müdahaleler sonucu yaşadığı olumsuz dönüşümler olduğu düşünülmektedir. Ulus’un Roma Dönemi’nden, Selçuklu’ya, Osmanlı’dan Erken Cumhuriyet’e uzanan kendine özgü kültürel karakterinde, 20. Yüzyıl Mimarlığı’nın es geçilmeyerek, bölgede hakettiği yeri alması önemli ve gerekli görülmektedir. Bağlamsal ve mimari nitelikleriyle özgün ve seçkin özellikler taşıdığı düşünülen 100. Yıl Çarşı Kompleksi, özellikle pandemi sonrasında tercih edilen yarı açık ve açık mekânsal niteliklere özgününde sahip olan bir yapı olarak değerlendirilmiş, korunması ve günümüze uygun olarak adapte edilmesine çalışılmıştır. Temel koruma ilkeleri bağlamında, Kompleks’in özgün niteliklerine ters düşmemesi koşuluyla yeniden işlevlendirilmesine, ayrıca günümüz müdahalelerinin özgün mimari niteliklerle uyumlu, ancak ayrıştırılabilir ve okunabilir olmasına özen gösterilmiştir.
100. Yıl Çarşı Kompleksi’nin sonraki niteliksiz müdahalelerle kaybolmuş özgün geçirgen şeması ile kurulan çevre bağlantıların korunması ve daha da kuvvetlendirilmesi amaçlanırken, değişen dünyaya paralel olarak başkent Ankara’nın tarihi kent merkezine uygun yeni kullanım önerileri getirilmektedir. Öte yandan, kentsel süreklilik, ana dolaşım aksları paralelinde Kompleks içinde tanımlanmakta ve karmaşık iç mekân organizasyonuna bu sayede net, akışkan ve akılda kalıcı bir tanım getirilmektedir. Ayrıca, kırmızı ile gösterilmiş olan yeni tanımlanan aksların çıkış noktaları ile kuleye entegre yeni dikey sirkülasyon ekinin, çevredeki tarihi değerlere vista açılımları sunması, bakı noktaları ve çerçeveleme etkisi yaratması hedeflenmektedir.
Bu ana prensipler doğrultusunda;
— 100. Yıl Çarşı Kompleksi özgününde üç ana bölümden oluşmaktadır; çarşı bloğu, toplantı salonu bloğu ve ofis bloğu. Bu ana şemaya sadık kalınmıştır.
— Yapının, bilinçli olarak özgün ana strüktürel sistemine ve kütle özelliklerine müdahale edilmezken, özgün şemaya geri dönüş amacıyla boşaltmalar önerilmektedir. Üst ölçek kentsel senaryo ve öngörüler doğrultusunda, 100. Yıl Çarşı Kompleksi, Ulus Meydanı’nın bir uzantısı olarak, zemindeki özgün yarı kapalı meydanın tüm yapıya yayılması doğrultusunda, yapının teras çatılarının ‘kent terasları’ olarak adlandırılabilecek kamusal açık alanlar olarak kullanıma açılması önerilmektedir. Bu amaçla, kentsel teraslara erişimi sağlayacak ve özgün yapıdan ayrışan malzemeler ile ifade edilen yeni yatay ve dikey akslar düzenlenmiştir.
— Yapının bu bağlamda, Atatürk Bulvarı cephesinde özgününde varken, bugün yıkılmış durumda olan iki giriş saçağına atfen, zemindeki meydandan üstündeki kent terasına ulaşmaya hizmet edecek iki dikey sirkülasyon elemanının orta hizasında bir giriş saçağı önerilmektedir.
— Oldukça yoğun müdahale görmüş ve dönüşüm geçirmiş bir alan olan toplantı salonu üzerindeki geniş teras, kamusal bir diğer ‘kentsel teras’ olarak kurgulanırken, bu alanı çevreleyen kütleler kamusal alanı yaşatabilmesi için yeme-içme fonksiyonları ile işlevlendirilerek, ağırlıklı olarak sağır olan özgün cepheler, hem fiziksel hem de görsel bağlantı kurması amacıyla şeffaflaştırılmış ve giriş-çıkışa uygun olarak düzenlenmiştir.
— Çarşı bloğunun oldukça karanlık olan alt katına doğal ışık girişinin sağlanması için zemin katın döşemesinde şeffaf doğrusal bir yırtık bölge önerilmektedir.
— Çarşı bloğunun üst katında genç profesyoneller için açık ortak ofis temalı ve bağlantılı toplantı, dinlenme ve diğer alanlar önerilmiş ve düzenlenmiştir.
— Özgününde ofis olarak tasarlanmış olan yüksek katlı blok, çarşı bloğunun üst katında çalışan genç profesyoneller ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi öğrencileri için uzun süreli konaklama imkânı sağlayan ev-ofis kullanımlı olarak yeniden işlevlendirilmiştir. Böylece, Kompleks’tegün boyu ve özellikle gece kullanımı sağlanırken, bölgeye sahip çıkacak konut kullanımı ve genç nüfus alana getirilmiş olacaktır.
— Birinci etapta tanımlanan alanda yapılan en belirgin önerilerden bir diğeri, hedeflenen ‘insan/yaya odaklı kent yaşamı’ bağlamında alanın kültürel vurgusuna uygun olarak, Ankara Palas’ın kültürel olarak işlevlendirilmesi ve yapıya ait açık alanlarının kamu kullanımına açılmasıdır. Bu kapsamda, 100. Yıl Kompleksi içindeki konferans salonunun sahnesinin şeffaf ve hareketli bir sırt ile iki yönlü çalışarak Ankara Palas arasında kalan kamusal açık alanla bütünleşmesi önerilmektedir. Bu alanda hali hazırda varolan ağaçların azami ölçüde tutulması amaçlanmıştır.
Öneri proje kapsamında, Ulus Meydanı ile bütünleşme niyetiyle etaplamalı çevre öngörüleri ve 100. Yıl Çarşı Kompleksi’nin ‘meydan’ özünün korunup ‘kentsel teras’larla mümkün olan tüm yüzeylerinin kullanıma açılarak, özgün niteliklerine uygun olarak korunup yenilenmesi ve işlevlendirilmesi ile Ulus’ta bir ‘katalizör’ görevi görmesi hedeflenmektedir.