MİMARİ RAPOR
“Nisan 2011’de başlayan Suriye’deki savaş ile birlikte, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanan en büyük göç dalgasıyla karşı karşıyayız. Bu savaş nedeniyle 6 milyona yakın Suriyeli ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Resmi verilere göre 2,5 milyon, gerçekte ise yaklaşık 3 milyon Suriyeli Türkiye’ye sığınmış durumda. Suriyelilere ek olarak Afganistan, Irak, Eritre, Somali, İran ve Yemen gibi savaşların parçaladığı ve insan hakları ihlallerinin sık yaşandığı ülkelerden gelen, uluslararası koruma ihtiyacı olan yaklaşık 250.000 kadar mülteci de Türkiye’de yaşıyor.”
İnsanlık tarihine baktığımızda göçün bir anlamda durdurulamaz ve kaçınılamaz doğal bir fenomen olduğunu, Avrupa tarihinin göçler tarihi olduğunu görebiliyoruz. İnsan her zaman göç etmiştir, bu yeni bir şey değildir. Tarih bize göçün çok kültürlü toplumların oluşmasını sağladığını göstermektedir. Yan yana yaşayan çok sayıda kültürlerin olması mümkündür. Göçü siyasi ve sosyal olarak kontrol edilemez hale getiren ve bir trajediye dönüştüren savaşlardır.
Proje, 5 bölümlük bir kısa filmdir. İlk 4 bölüm mevcut durumlara odaklanıp iktidar ve toplum ilişkilerini sorgularken, son bölüm ”çözüm önerisi”dir. Çözümün kapitalist üretimin mekansallaşmasına karşı sürdürülen dirençler ile mümkün olabileceği fikriyle, özne olarak düşünülen ”toprak” Lefebvre’in devrimci praksisin elemanlarını açıklarken boş bıraktığı geniş alanı doldurmaya yönelik eylemlilikler içine girecektir.
Bölümler kısaca şu şekilde özetlenebilir:
Birinci bölümde; savaş durumu ve savaşın yıkıcılığı tasvir edilir. Yerinden edilen kişi, sınırı geçmek üzere sonunu bilmediği bir yolculuğa doğru ilerler.
İkinci bölümde; sınır aşılır ve savaş geride bırakılır. Bu bölümde mültecinin ülkesinden çıktıktan sonra ilk aşamada karşılaşma olasılığının yüksek olduğu çadır kampları tasvir edilmiştir. Bölüm sonunda ise tasarım dünyasını temsilen mimar ortaya çıkar.
Üçüncü bölümde; mültecilerin kentlerdeki güncel durumu anlatılmıştır. İyi niyetle üretilen pek çok somut proje, kentsel alan içerisinde pek çok sosyal ve fiziksel engelle karşılaşır.
Dördüncü bölümde; karşılaşılan tüm problemlerin ve çözümsüzlüğün sebebi aitlik, sahiplik ve mülkiyet kavramlarına dayanmaktadır. Yoksulluğun nedenselliği tartışılır ve gerçek bir çözüm olabilecek olan ”toprak mülkiyetinin kalkması ve her yerin kamusal alan olma düşüncesi”sürreal bir temsil ile ifade edilmiştir. Yeryüzünün ve gökyüzünün ve hatta hatta şu an erişemediğimiz için sahibi olamadığımız dünya dışı mekanın mülkiyeti sorgulanmıştır.
Beşinci ve son bölümde; ”toprak mülkiyetinin kalkması ve her yerin kamusal alan olma düşüncesi”ni hayata geçiren üzerinde tahakküm kurulan yeryüzü olur. Toprak yarılır, yırtılır, yoğrulur, sarar, zedeler veya korur, yıkar ve yeniden yapar. Belli bir yöntemi yoktur, duruma ve yere göre çözümler üretir. Dünyanın herkes için bir yer olması için, bir kez harekete geçtikten sonra asla durmaz.
UYANIŞ // 2016 Ytong Mimari Fikir Yarışması – Eşdeğer Ödül from Deniz Yıldırım on Vimeo.
2 yorum
Çok güzel! Tebrikler….
Fikrinizi cok basarili ifade etmissiniz; bir yarismada boyle bir urun gormek cok iyi. Filmin ruhunu, dilini cok begendim.
Ekibi tebrik ederim…