Mimari Rapor
Felsefi ve kavramsal yaklaşım
M.Ö.2000 yıllarından itibaren yerleşim yeri olarak kullanılan Kayseri kent merkezinin tarihi süreç içerisindeki mekansal oluşumu ve gelişimi incelendiğinde, tarihi dokunun Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait olduğu, planlı kent dokusunun ise Cumhuriyet döneminde oluştuğu görülmektedir. Kentin çok katmanlı zengin geçmişe karşılık, Tanzimat döneminde ve akabinde Cumhuriyet döneminde Hausmann tarzı modernleşme arayışında ‘’yıkarak yapma’’ yaklaşımıyla kentin kültürel kimliğini ve kentlinin belleğini oluşturan birçok mimari öğe yok edilmiştir. Oysa bellek araştırmalarına bakıldığında mekan; geçmiş ile gelecek zaman arasında, kentlinin hatıralarını sabitleyebileceği kolektif bir bellek aracı konumundadır.
Kayseri kent merkezindeki yıkımların da bellek yitimine yol açtığı ve buna bağlı olarak kentte kimlik ve aidiyet problemi yaşandığı görülmektedir. Bu doğrultuda bir ‘buluşma noktası’ tasarımı beklenen bu yarışma projesi kapsamında, probleme buluşma noktasının programatik boyutuna ek olarak, buluşma eylemine kavramsal bir problem olarak yaklaşılmış ve ‘kenti bulma; kent ile buluşma’ noktası olarak yorumlanmıştır. Bulmak etimolojik olarak, var olanı görünür kılmak; buluşmak ise var olan ile bir araya gelmek anlamına gelmektedir ki, bu tasarım önerisinde kentliyi kentin bir zamanlar var olmuş olan, ancak yıkılan değerleri ile yeniden buluşturma; kenti bulma, kent ile kentlinin, geçmiş ile geleceğin paralaks bir bakışla buluşması hedeflenmektedir. Kentin tarihsel kimliği ile güncel kentsel rolü bir ölçüde uyumlu hale getirilirken, tasarımın yerle ve tarihle diyalog kurulması beklenmektedir. Bu doğrultuda gündelik hayatın ve kültürel rotanın bir parçası olan proje alanı, kentin yıkımlarından önce var olan kültürel değerleri ile bir buluşma noktası olarak ele alınmıştır. Kent belleğine dair farkındalık yaratılması amacıyla yıkımlara bağlı olarak bugün kültür rotasında bulunmayan yapılar, proje alanında çeşitli yükseklikteki borular ile bu rotaya metaforik olarak eklenmektedir. Proje alanının tamamına yayılan bu borular üzerindeki karekodlar ile yapılara dair bilgilendirme yapılabilmekte ve her esen rüzgarda boruların içlerinde bulunan metal çubuklar aracılığıyla yıkımlarla yitirilen belleğin sesleri üzerinden geçmiş duyumsanmaktadır.
Kentin belleğinde yitirilen yapılara dair farkındalık yaratma amacıyla görsel ve işitsel olarak duyumsanmaya çalışılan bu tasarımda amaç bir anıt daha yapmak değildir. Anıtsallaştırma arayışının ötesinde kentlinin gündelik hayatının ve Kültür rotasında bir nirengi noktası olarak ele alınmaktadır. Bu doğrultuda yaya akışı analizinde proje alanının en yoğun kullanım alanı olarak saptanan alan, projenin odak noktası olarak belirlenmiş; bu noktadaki boru ise bir nirengi öğesi olarak yükseltilmiş ve ‘zamanı ölçme’ gayesiyle arkaik dikey güneş saati dikmesi olarak işlevlendirilmiştir. 1906 yılında inşa edildiği günden günümüze değin kentin buluşma noktası olan saat kulesine referans ile proje alanındaki buluşma noktasına yerleştirilen bu güneş saati, metaforik olarak zamanı ölçmeyi sembolize ederken, zemininde zamanı gösteren rakamlara ek olarak yerleştirilen karekodlar ile dijital çağın yeni sibernetik katmanı ile zenginleştirilmektedir. Karekodlar üzerinden bir taraftan trafik-hava durumu gibi kente dair iletişim yapılabilirken, bir diğer taraftan da artırılmış ve sanal gerçeklik ortamlarında sergiler, performanslar gerçekleştirilebilmektedir. Bu noktada proje alanında geçmiş ile gelecek, şimdide buluşmaktadır. Geçmişi ve geçmişin yıkılan yapılarını canlandırmak, kutsallaştırmak ya da görselleştirmek değil, Kayseri kentinde tarihsel olanla çağdaş olanı buluşturmak amacıyla bir “hatırlama mekânı” olarak bu tasarım önerilmektedir.
Dijital tektonik ve hesaplamalı tasarım
Dijital çağdaki paradigma kaymasına paralel olarak mimarideki biçim arayışı da biçim vermeden biçim bulma yönünde evrilmiştir. Dijital tasarım ortamları da bu üretken hesaplamalı tasarım araştırmalarına izin verecek şekilde gelişmiştir. Bu doğrultuda kenti bulma, kent ile buluşma arayışındaki bu tasarım önerisinde, biçim de, mevcutta var olan, bulunan, kentlinin davranış örüntülerinin dijital tasarım ortamında hesaplanması yoluyla tasarlanmıştır.
Öncelikle yaya hareketi analizine bağlı olarak ana geçiş aksi belirlenmiştir. Geçiş aksını referans alarak, borular, sert zemin ve yeşil alan algoritmik olarak tasarlanmıştır. Geçiş aksının en yoğun olarak kullanıldığı bölümde yaya hareketine bağlı kinetik enerjiyi bir mekanizma ile elektrik enerjisine dönüştüren ve depolayan zemin kaplama sistemlerinin kullanılması planlanmaktadır. Buradan elde edilecek elektrik enerjisinin, proje alanını saran borulardaki aydınlatma elemanlarında ve güneş saatinin üç boyutlu zemininde bulunan usb şarj ünitelerinde kullanılması önerilmektedir. Zemin kaplama ve oturma elemanlarında inşaat molozlarından geri dönüştürülmüş beton malzeme ve borularda ise boyalı metal kullanılması tercih edilmiştir.
Otopark alanı
Proje kapsamı dışında tutulan bu alanın, yarışma alanı ile birlikte bütüncül bir yaklaşımla işlevlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Kentlinin aktif olarak kullandığı bu alan zemin altında otopark olarak kullanılırken, zemin üstünün Yoğunburç Kültürevi ile ilişkili olarak kültür fonksiyonu ile ele alınması önerilmektedir. Surlar ile çevrili korunaklı yapısı ile açık hava sergi-sinema gösterim alanı olarak işlevlendirilmesi ve yeme içmeye izin veren sabit kent mobilyaları ile kamusal alan olarak kentlinin kullanımına açılması önerilmektedir.