Haydarpaşa Çayırı, Kuşdili Çayırı, Uzun Çayır, Moda Çayırı, İbrahim Ağa Çayırı, Yeldeğirmeni/Paşa Çayırı Kadıköy’deki mesire yaşamının merkezleriydi. Kurbağalıdere’nin beslediği bu alanlar sadece ekolojik açıdan değil, toplumsal açıdan da önemli. Kentin kamusal kullanımının en kapsayıcı ve paylaşımcı türlerinden biri mesireler Kadıköy’ün semt belleğinde özel bir yer tutuyor.
Kadıköy, Bizans döneminde imparator ve yöneticilerin bağ ve bahçeleriyle oldukça gözde ve seçkin bir sayfiye yeriydi. Caddebostan’a doğruysa Bizans’ın önemli bakanlarının yazlık köşkleri yer alıyordu. Kadıköy bu sayfiye niteliğini çok uzun yıllar korudu. İstanbulluların yazlarını Anadolu yakasındaki sayfiyelerde geçirme geleneği 1980’lere dek sürdü. Her ne kadar bugünün Kadıköy’ü o sayfiye günlerini fiziksel olarak anımsatmasa da İstanbul’un Avrupa yakasına göre daha yavaş ilerleyen kentsel yaşam alışkanlıkları sayfiyenin izlerini hatırlatmaya devam ediyor.
Kadıköy’ün aktif kültür/sanat yaşamı Cumhuriyet’in ilk yıllarına dek uzanıyor. 1935’te faaliyete geçen ve 1943’te yeni binasıyla hizmete devam eden Kadıköy Halkevi bu yaşamın önemli aktörlerinden. İçerisinde barındırdığı tiyatro salonu, resim ve heykel atölyeleri, spor salonuyla yapı, halkevlerinin kapatıldığı 1951’e dek işlemişti. Yapı bugün Kadıköy Halk Eğitim Merkezi adı altında hizmet veriyor.
Süreyya Operası ise 1927’de açılıyor ve 1950’ye dek hizmet verdikten sonra metruk hale geliyor. Restorasyonun ardından 2007’de tekrar açılan Süreyya Operası, şu anda İstanbul’da işler durumda olan tek opera yapısı ve yoğun programıyla Kadıköy’ün kültür yaşamında büyük yer tutuyor. İstanbul Üniversitesi Konservatuarı ve Haldun Dormen Tiyatrosu Kadıköy rıhtımında bir kültürel düğüm noktası olarak işlev görüyor. Diğer yandan ilk belediye binası Şehremaneti, yakın zamanda başlayan restorasyonu sonrasında kent kütüphanesi olarak hizmet vermeye başlayacak.
Kadıköy’ün edebiyat dünyasında da ayrıcalıklı bir konumu var. Bu semtte yaşayan ve birçoğu kendini Kadıköylü olarak tanımlayan yazar ve şairler arasında ilk akla gelenler Ahmet Rasim, Yahya Kemal, Faruk Nafiz Çamlıbel, Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat, Cemal Süreya, Özdemir Asaf, Nazım Hikmet, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Peyami Safa.
Vadi 2.0, Kurbağılıdere Vadisi’nin tüm kültürel, tarihi ve ekolojik değerlerini ve de bugün yüz yüze olduğu kentleşme kaynaklı problemleri ele almadan önce, alanın vadi olma özelliğini vurguluyor. Vadi nedir? Bir vadinin bileşenleri nelerdir? Kurbağılıdere Vadisi’nde vadi özelliğini yaşatan unsurlar nelerdir? Bu sorular projenin ilk arayışlarıydı.
Vadi peyzajının bileşenleri topoğrafya, dere ve çayırdır. Çayırın diğer yeşil alan sistemlerinden farkı, taban suyu zengin otlak alanlar olmasıdır. Bu anlamda Kadıköy’e karakter veren bu çayırların varlık sebebi Kurbağalıdere ve oluşturduğu vadidir. Topoğrafya-dere-çayır üçlemesini gözeterek Vadi 2.0 Kadıköy’ün gelecek inşasında doğal yapısının karakterine sadık kalırken güncel koşullara yanıt sunan yeni bir vadi yaşamı sunmayı amaçlıyor.
Vadide kesintiye uğramayan bir açık alan kurgusu öneren proje, mevcut kentsel dokudaki işlevin sürekliliğini ve farklı zonlar arasında kılcal geçişleri öngörüyor. Hasanpaşa’dan başlayarak Kalamış’a uzanan yeni vadi programı Transfer Meydanı’nı oluşturduktan sonra üç hatta ayrılıyor.
1. Kadıköy Rıhtım’a uzanan ticaret hattı
2. Kuşdili Çayırı ve dere hattını takip eden rekreasyon hattı
3. Şükrü Saraçoglu Stadı’nı takip ederek Kalamış’a bağlanan karma kullanım hattı
İlk hat, Söğütlüçeşme’deki transfer merkezinin üstleneceği insan yoğunluğunun kentsel dokuya yayılımını yavaşlatmayı amaçlıyor. İkinci hat olan Kuşdili Çayırı ise doğal sit alanı olan bölgenin ekolojik değerlerini ön plana çıkararak yaratıcı rekreasyon çözümleri sunuyor.
Üçüncü spor-ticaret hattıysa mevcut spor işlevini daha geniş kamusal kullanıma açarak karma kullanımlarla yoğun bir program öneriyor.
Kurbağalıdere Vadisi, Gazhane Parkı ile başlayan açık alan sistemi, bir süreklilik içinde denize ulaşıyor. Kurbağalıdere ve çevresinde oluşan doğal çayır oluşumlarını birer tasarım girdisi olarak alan açık alan sistemi, doğal ile kentsel arasında gelip giden, kılcal geçişlerle birbirine bağlanan ve alanın bütününü her bir noktasından hissettiren bir sistem.
Kuşdili Çayırı ile Yoğurtçu Parkı daha bakir doğal peyzaja sahipken Transfer Meydanı ile Müze Meydanı daha çok kent parkları olarak işlev görüyor. Bu iki eğilim arasında salınan Fener Boyu ve Kanarya Meydanı ise spor ile doğanın birlikteliğini sağlayan bir alan.
Kadıköy, Boğaziçi Köprüsü’ne E5 otoyolu ve Pendik sahil yolu D100 bağlantıları nedeniyle İstanbul ulaşımındaki düğüm noktalarından biri. Dahası yakın gelecekte tamamlanacak ulaşım projeleriyle Marmaray, Metrobüs ve Metro’nun kesiştiği yer olacak. Ancak makro ulaşım kararları ilçe içindeki zayıf erişim ağını güçlendirmeye yarar sağlamamakta. Trafik yoğunluğu Kurbağalıdere Vadisi’ndeki yaya akışını olumsuz etkileyerek gündelik kent yaşamını pasifleştiriyor. Araba odaklı bir trafik çözümünden ziyade Vadi 2.0’da üst ölçek ulaşım kararlarıyla lokal ulaşım matrisinin sürekliliği öneriliyor.
Kadıköy içi erişim lokal bağlantılarla güçlendirilerek makro ulaşıma katılımlar alan içinden değil, Ayrılıkçeşme ve Söğütlüçeşme’den gerçekleştiriliyor. Ayrılıkçeşme ve Söğütlüçeşme dışında Kadıköy içi erişim araç odaklı değil, insan odaklı ve yaya-dostu olacak şekilde çözümleniyor.
Kuşdili Çayırı ve Kurbağılıdere Vadisi’nden Bostancı’ya uzanan sahil şeridine sürekli bisiklet-yaya aksları bağlanıyor.
Ana Ulaşım Kararları:
• Otobüs duraklarını rıhtımdan Ayrılıkçeşme’ye taşımak
• Mevcut minibüsleri kaldırmak
• Mevcut tramvay hattı T2’yi kesen yeni hafif raylı sistemler eklemek
• Salı Pazarı’nı rıhtıma bağlayan T3
• Ayrılıkçeşme’ye taşınan otobüs duraklarından başlayıp rıhtımdan geçen ve Kuşdili Caddesi’nden Kalamış’a bağlanan T4 (bu hat uzun vadede sahil boyunca devam edebilir)
• Deniz ulaşımını sahil boyunca güçlendirmek için Kadıkoy’den başlayarak Moda, Kalamış ve Fenerbahçe’yi bağlayan deniz ulaşımı ağı kurmak
Kurbağalıdere Vadisi’nin ekolojik ve arkeolojik değerleri göz önünde bulundurularak mümkün olduğunca yeraltı çözümlerinden sakınıldı. O nedenle otoparkların çoğunluğu açık ya da kapalı olarak çözüldü. Belediye Meydanı ve yakınındaki bir başka noktada yalnızca yeraltı otoparklarına başvuruldu.
Toplamda 2000 araçlık kapalı, 300 araçlık ise açık otopark önerildi. Bu otoparklar sayesinde vadi içinde bireysel araç kullanımının en aza indirilmesi amaçlandı.
Kadıköy, Khalkedon Antik Limanı ile millat öncesinden beri bir ticaret aksı olarak işlev görüyor. Antik liman yalnızca ticari hareketlilik demek değil, kültürel çeşitlilik, insan yoğunluğu ve dinamik bir gündelik yaşam demek. Bugün ise Marmaray’ın da bağlanmasıyla bir transfer merkezi haline gelecek olan Kurbağalıdere Vadisi, benzer bir rol üstlenecek. Transfer merkezi, tekil bir yapıda içe kapalı olarak çözülmektense bir meydana dönüştürüldü. Bu meydan hem yerel kullanıcıların hem de ulaşım ağlarıyla semte uğrayanların bir aradalığının yarattığı dinamizme karşılık geliyor. Kente dair verilerin dijital altyapıyla interaktif kullanımlara açıldığı Transfer Meydanı,, Vadi 2.0’ın hem sosyal hem de dijital ekolojisini üretiyor.
Yoğurtçu Parkı’nın karşı kıyısında yer alan Fener Boyu’nda Fenerbahçe Derneği’ne ait kullanımları koruyarak alanın daha kamusal erişime açık bir hale getirilmesi öneriliyor. Mevcut ilköğretim eğitim yapıları, spor işleviyle birleştirilerek gençlerin sportif etkinliklerde aktif katılımı özendiriliyor. Bu bölgede bulunan ve projede Sanat Sokağı olarak adlandırılan kısımdaki tescilli yapılar Kanarya Meydanı’ndan gelen aksa bağlanarak açık alan sürekliliği sağlanıyor. Bu alanın açılarak vadinin denize açılan kolunun Evlendirme Dairesi ile sonlandırılmasıyla, spor, rekreasyon ve kamusal kullanımların bir arada olduğu karma bir kullanım senaryosu öneriliyor.
Yeni önerilen Spor Müzesi’nde Kadıköy’e karakterini veren Fenerbahçe’nin tarihiyle birlikte Kadıköy’ün spor belleğini kentlilerle buluşturan bir sosyal yapı kuruluyor.
Özellikle Hasanpaşa çevresindeki birleştirilmiş parsellerin çeperine kurulan avlulu şema, her bloğun ortak açık alanı olmasını sağlıyor. Bu avluların zemin katlarının, vadi yönünde açık olması, bir kamusal alan sürekliliği oluşturuyor. Vadinin içine doğru alçalırken dışına doğru yükselen bu avlulu şema, Kurbağalıdere’nin ekolojik değerlerine uyum sağlıyor.
Yıkılan ve dönüştürülen yapı alanı 558.000 m2
Planlanan toplam inşaat alanı: 1.380.000 m2
Kurbağalıdere Vadisi’nde kültür/sanat yaşamının organizeedilmesi ve kentlilerin aktif bir şekilde bu yaşama dahilolması için Kadıköy Belediyesi, sivil toplum kuruluşları vekentlilerin meydana getirdiği üç ayaklı bir organizasyonşeması hayata geçiyor.
STK
Kadıköy ve İstanbul’da faaliyet gösteren kültür/ sanat kurumları, mahalle dernekleri, farklı ilgi alanlarına sahip sivil toplum kuruluşları birer temsilciyle ve belediyeden bir yetkiliyle bir araya gelerek bir sanat yönetimi kurulu oluşturur. Bu kurunun ana görevleri
• Kadıköy’ün yıllık kültür/sanat etkinlik programını oluşturmak,
• bağlı kurum ve onların iletişim ağları üzerinden program bileşenlerini organize etmek,
• kentlilerin sadece izleyici değil, katılımcı da olabileceği yöntemler (atölyeler gibi) geliştirmek,
• Kadıköy’ün İstanbul kültür yaşamındaki önemini artırmak.
Belediye
Kadıköy Belediyesi içinde kültür/sanat projelerinin yürütülmesi için görev yapan bir birim kurulur. Bu birimin ana görevleri
• projelerin maddi kaynak sorunlarını çözmek,
• uygun mekanları organize etmek,
• etkinlik duyurularını yapmak,
• kültür/sanat etkinliklerinin halk tarafından erişilebilir olmasını sağlamak,
• yaratıcı projeler için kentlileri cesaretlendirmek,
• çok sesli bir kültür programının
Kentli
Kentliler kültür/sanat programının en önemli bileşeni. Kadıköy Belediyesi kentlilerin kültür sanata erişimi için ana köprü vazifesi görür. Kentlilerin ana görevleri
• Kadıköy’ün kültür/sanat programına dahil olmasını istedikleri etkinlikleri belediyeye bildirmek ve takipçisi olmak,
• kendi inisiyatifleriyle etkinlikler organize etmek,
• kültür ve sanat yaşamının aktif katılımcıları olmak.
Kurbağalıdere Vadisi’nin yoğun yeşil alan kullanımı kentliler için yeni bir yaşam senaryosunu da beraberinde getiriyor. Doğa ile kent arasındaki gerilimi kentlilerin katılımıyla yaratıcı süreçlere dönüştüren bu proje, holistik bir yaklaşım (hem doğa, hem kent) öneriyor.
Ekolojik yaşamın ana öğelerinden biri olarak insanı kabul ederek onunla birlikte, onun için ve onun sayesinde var olan bir doğal çevre üretiyor. Kurbağalıdere Vadisi’nin ekolojik değerlerini geri kazandırıyor, aynı zamanda 21. yüzyıl kentinin gereksinimlerini bu değerlere zarar vermeden karşılıyor.
Kurbağalıdere Vadisi’nin bir rekreasyon havzası olarak Kadıköy’e ve tüm İstanbul’a hizmet vermesi için bugünün dijital araçlarını kullanıyoruz. Akıllı mobil cihazlar için geliştirilen özel bir yazılımla Vadi’deki etkinlikler, restoranlardan haberdar olunuyor. Hangi otoparkların müsait olduğu, bağlantıda olunan arkadaşların konumları da bu yazılım üzerinden görülebiliyor. Kentlilerin aktif katılımı için kullanıcılar etkinlik açarak diğer kullanıcılarla paylaşabiliyor, onları davet edebiliyor.
Bu yazılımla hem kentlilerin sosyal ilişkilerinin pekiştirilmesi için sanal bir platform yaratılıyor, hem de vadiyi etkin bir şekilde kullanmaları ve paylaşmaları sağlanıyor.