Bilge Uluışık, Murat Artu ve Mimarlık Tutkusu Öğrenci Yarışması'nda Koleksiyon Firması Özel Ödülü kazandı.
Canlı olarak tanımladığımız mekan ya da oluşumun, yaşadığımız evrende tüm canlılarda olduğu gibi bir ömrü olması gerekir. Bu ömür, zaman geçtikçe yaşlanan hatta vakti geldiğinde de ömrünü doldurup yok olan bir yaklaşımla ortaya konulması önemsenir. Tam bu noktada yaklaşım, zaman geçtikçe yaşlanması ve doğanın onu yok etmek istediği vakitte de yok olmasını önermektedir.
Oluşturulan mekanın Manavgat’ta bulunan orman alanına yerleşerek başlangıçta doğal yaşam varlıklarının besin ve su ihtiyaçlarını karşılayan bir yapı olarak işlev görmesi hedeflenir. Olası yangın esnasında mekanın bir koruma çeperi olarak işlev görerek canlıları yangından koruyan bir duvara dönüşmesi hedeflenir. Yangın sonrasında ise yanmış orman bölgesinde insanların deneyimleyip gezebilecekleri bir anı mekanına dönüşmesi hedeflenir. Böylece tasarlanan mekan, hem işleviyle bir canlının zaman geçtikçe hayattaki görev ve sorumluluklarının, yaşayış biçiminin evrilmesini anlatır hem de malzemesiyle hem yaşlanmasını hem de yok olmasını betimler.
Mekanın malzeme olarak, çevre ormanlardan sıçrayan yangınları ana mekanın çeperine ileten ahşaplarla doldurulması düşünülmüştür. Bu yangınların ulaştığı iç çeperin yangına belirli sürede dayanması ve canlıları koruması hedeflenir. Ardından yangından izler barındırarak insanların gezdiği bir anı mekanına dönüşür ve görevini yani ömrünü tamamlar. Ömrü tamamlanmış yapı felsefik olarak pek çok inancın gerektirdiği gibi ya toprağa karışır ya da yanarak kül olur.