PROJE RAPORU
Yok olmaya yüz tutan bir geleneğin, kullukların tekrar canlandırılması ve gelecek nesillere aktarılabilmesi için geleneği devam ettirenler için yere ve kulluk geleneğine uyumlu ortamın sağlanması projenin yaratımındaki temel motivasyonu oluşturmaktadır.
Kulluklar hem kaybolmanın eşiğinde olanlara yoldaş olmuş hem de yerin ruhuna minnetin, saygının ve dileklerin dile getirildiği, zaman içinde kolektif birikimle oluşmuş manevi değeri yüksek üretimlerdir. Kulluklar yerin ruhuna doğru yapılan ritüellerin bir mabedi olmuştur, halkalar halinde yapılan ritüellerde doğa ve insan arasında bir söylem gerçekleşir, bu söylem yankılanarak ve tekrar edilerek insan ve yerin ruhu arasında kurulan manevi bağlantıyı güçlendirir.
Kulluğun oluşum süreci yapılaşma ve mekanlaşma sürecine ışık tutmuş, taşların imece usulü toplanıp hep bir elden inşa ediliyor oluşu, ana malzeme olarak taşın kulluğa öykünecek bir şekilde yine Nimri halkı ve atölye katılımcıları tarafından toplanıp bir araya getirilmesi istenmiştir. Nimri halkının davetkar ve misafirperver olmasından yola çıkılarak yapıda kapı kullanılmamıştır. Her coğrafyadan gelen misafirleri ağırlayıp kucak açarak bu duygu sağlanmış olacaktır. Nimri köyünde bulunan yapıların birbirleriyle olan ilişkileri yani komşu yapılar ile olan mekan bağlantıları düşünülerek yapıda da mekandan mekana geçilmektedir. Alanda bulunan hiçbir ağaç kesilmeyip, aksine ağaçlar da tasarım girdisi olarak olumlanmıştır.
Mekanlar arasındaki geçişlerde kat yükseklikleri azdan çoğa doğru yükseltilmekte ve orta mekan olan platform yüksekliği patlatılıp diğer hacimleri kucaklama algısı oluşturulmuştur.
Platform alanında bulunan tezgah tasarımı eğitim, atölye, toplantı, seminer, sergi, toplu yemek gibi işlevlerde kullanılacaktır ve aynı zamanda konumu açısından platforma da hizmet etmektedir. Hakim rüzgar yönü olan kuzeybatıya sık kullanılmayan alan olan ıslak hacimler konumlandırılmıştır. Islak hacimlere bağlı olan foseptik çukur, mekanlar ile uygun uzaklıktadır. Atık su ile temiz suyun karışmaması için kuyu ile arasındaki mesafeye de dikkat edilmiştir.
Kulluklardan farklı olarak mekana ihtiyaç duyulan hedefte, taşların tek başlarına mukavemet gösteremeyeceği öngörülüp yapı kullanım ömrünü tamamladığında sökülmek ve geri dönüştürülmek üzere taşların birlikteliğini sağlayacak çelik hasır ve fileden oluşan kutuların içlerine boşaltılması suretiyle duvarların yükseltilmesi kararlaştırılmıştır. Bir uzun kenarı 100 diğer uzun kenarı 102 ya da 104 cm olan kutular x düzleminde 180 derece döndürülmek suretiyle eklenerek yan yana getirildiğinde düz duvarlar elde edilmektedir. Bir uzun kenarı 100, diğer uzun kenarı 102 ya da 104 cm olan kutular x düzleminde kısa ve uzun kenarlar aynı yöne bakacak şekilde yan yana eklendiğinde eğrisel duvarlar elde edilmektedir. Bir uzun kenarı 100, diğer uzun kenarı 102 ya da 104 cm olan kutular x düzleminde kısa ve uzun kenarlar aynı yöne bakacak şekilde yan yana eklendiğinde daha eğrisel duvarlar elde edilmektedir.
Duvarların olası yapacağı hareketliliği önlemek için mekan köşelerine ahşap taşıyıcı direkler yerleştirilip stabilite sağlanmıştır. Duvarlardaki taşların yoğunluk ve seyreklikleri mahremiyet alanlarında daha yoğun tutulmuştur. Diğer serbest alanlarda daha seyrek taşlar yerleştirilmeye çalışılarak mekanlar arasındaki bütünsellik sağlanmıştır.
Sergi alanları, atölye ve satış alanında gabion duvarlar yalıtımsız şekilde yükselirken ısıl konforun sağlanmasının gerektiği hacimlerde çelik hasırlara bir kanca ile tutturulmuş taş yünü ve bitiş elemanı olarak da ahşap levhalar asılması önerilmiştir, stabilitesini güçlendirmek amacıyla ahşap dikmeler detaya eklenmiştir.