Mimari proje raporu:
Süregelen tarihte, bir kıyı kentinin kimliğini tanımlayan o kentin insanının kıyıyla kurduğu ilişkidir, bu ilişkiler kentin sürekli olan dönüşümüne ayak uydurabildiği sürece yaşantıyı tanımlar. Aksi takdirde bir kent her ne kadar kıyıya sahip olsa da ‘kıyı kenti’ olması durumundan söz edilemez.
Bu bağlamda İzmir her ne kadar ‘kıyı kenti’ olarak tanımlansa da mevcut ilişkiler özellikle merkez bölgede suyla buluşamayarak tanımsızlaşmıştır. Bu yüzden kenti ve kentliyi suyla buluşturmak ve mevcut kıyı-deniz sınırını ‘yağmalayarak’ su geçirimsizliği kırmak amaçlanmıştır.
Bu doğrultuda, özellikle kıyıda Kıbrıs Şehitlerinin denizle buluştuğu aks ve kordon boyunun bitişi olarak tariflenen kesişim alanının oldukça yoğun bir kullanım potansiyeli içermesine rağmen süreç dahilindeki olumsuz müdahaleler ve viyadük ayaklarının alanı daha da tanımsızlaştırarak kamusal kullanımı en aza indirdiği görülmüştür. Potansiyeli oldukça fazla olan bu alanın tasarlanan iskele ve kamusal üretim işlikleriyle kente kazandırılması ve kıyıyla kurduğu ilişkinin arttırılması amaçlanmıştır.
Bu kararlar neticesinde ana yaklaşımın Kıbrıs Şehitleri ve Kordon boyundan olması ve bunu destekler nitelikte olan bir diğer yaklaşımın Alsancak Garına yakın kamusal bir alanda başlayan ve mevcut viyadüklere eklemlenerek yapıya dahil olan bir rampayla sağlanmıştır. Böylelikle Alsancak Garından yaklaşan kullanıcıların Kordona ulaşması için kullanacağı rota bu rampa ile tanımlanmış ve kordon boyuna kesintisiz olarak bağlanmıştır. Ayrıca viyadük ayaklarına kamusal rampa ve seyir terasları eklemlenmesiyle bir kentsel kullanım söz konusu olmuştur.
Kamusal bağlantılar bu şekilde kurulurken kesişim alanı olan bölgedeki kütlenin kıyıyla kurduğu ilişki en üst düzeyde olacak şekilde ve asıl amacın Kordon boyundaki yeşilin devamlılığını sürdürürken bir kenti kıyıyla buluşturabilecek potansiyelde olması amaçlanmıştır. Kütledeki strüktürel hareketlerin kıyının belirli bölümlerine modüler olarak eklemlenmesi ve balıkçı platformları, esnek kullanılan boşluklar, denize uzanarak teraslaşan ve suya dokunan kollar olarak var olması amaçlanmıştır. Ayrıca önerilen modüler sistemin İzmir kıyı hattı boyunca var olan ve suyla kurduğu ilişkilerin zayıf olduğu alanlara da eklemlenerek kentlinin suyla buluşturulması önerilmiştir.
Bu kararlar sonucunda bir kentin kıyıyla kurması gereken ilişkilerin olabildiğince yalın ve kullanıcı tarafından şekillenecek biçimde olması amaçlanarak, bir kentin ‘kıyı’ kenti olabilmesi durumu pekiştirilmiştir.