Mimari proje raporu:
Mevcutta bir dokuyu koruyarak, üzerine katmanlaşan bir yapının kurgulandığı ‘dikey yerleşke’ senaryosunda öncelikli olarak mimari yaklaşım üzerinde durulmuştur. Günümüz mimarisinde karşılaştığımız, parazit durumda konumlandığı yapıdan beslenen yaklaşımdan ziyade, simbiyoz bir ilişki kurarak mekanların üretimi ana yaklaşımı oluşturmuştur. Sym-Space yani ‘simbiyoz mekan’ olarak adlandırılan projede de fikir; metropol bölgelerin merkezinde kent-mekan sorunlarına çözüm getirebilen ve mevcut zemin kottaki kamusallığı dikeyde sirküle edebilen bir yapı kurgulanmasıdır. Proje sürecinin başında yapılan tartışmalar, amaç-sonuç bağlamında önerilen fikirler ve senaryoya olan yaklaşım sonucunda, İtalya’nın kuzey-doğu sınırında konumlanan Trieste kentindeki eski terminal yapısı proje alanı olarak seçilmiştir.
Trieste Avusturya Macaristan İmparatorluğu’nun liman şehri olarak gelişmiş, I. Dünya Savaşı’ndan sonra yapılan oylamayla İtalya’ya bağlanmıştır. Liman şehri olarak gelişen ve dolayısıyla tersane alanının çeperlerinde büyüyen kent bütün kamusal ve kültürel sirkülasyonlarını sahil bandında oluşturmuştur. Günümüzde atıl kalan port alanı ile kent merkezinin arasında kalan eski terminal yapısı, kent belleğinde şehrin giriş kapısı olarak yer edinmiş, mevcutta da kentin ihtiyaç duyulan kamusal-kültürel aktivitelerine ev sahipliği yapmaktadır. Sergi alanı, konferanslar, düğün aktiviteleri, gece etkinlikleri gibi ihtiyaca göre işlev değiştiren alan adeta kentin oturma odası konumundadır. Zemindeki sirkülasyonu ve değişen plan-mekan kurgusuyla eski terminal yapısının, kent insanına alternatif mekanlar sunacak simbiyoz mekan ile başarılı bir simbiyoz ilişki kuracağı ön görülmüştür.
Tasarım sürecinin başında eski terminal binasının plan kurgusu incelenmiş, yapıyı besleyen hareket alanları ve çeperlerindeki atıl alanlar odağa alınarak, simbiyoz-mekanın konumuna karar verilmiştir. Trieste şehrinin de içinde bulunduğu geniş coğrafyanın antikiteden başlayarak günümüze ulaşan gridal mekan kurgusu, bir süreklilik anlayışı ile yeniden yorumlanmıştır. Terminalin kagir duvarlarının arasında çatıyı taşıyan aks sistemi simbiyoz-mekan için yenilenip, yapının dışına ek iki aks eklenerek, dikey yerleşke için zemin oluşturulmuştur. Oluşturulan zemine iki kotta eklenen iskelet taşıyıcı sistem ile yapı strüktür tasarımını tamamlamış, modüler mekan tasarımı için altlık haline gelmiştir. Terminal binasının değişen kurgusundan beslenen ve aynı zamanda, kentin kıyısındaki açık-mekan üzerinden süregelen kamusallığı mekanlaştırmayı hedefleyen simbiyoz-mekan’ın ilk katında yeme-içme birimleri, cep sineması, idari, satış tezgahları gibi birimler yer alırken, üst katında kütüphane, atölye ve çalışma alanları konumlanmıştır. Üst kota eklenen amfinin, yapı için merkez oluşturması, çevresindeki hizmet birimlerinin de açık alana ve seyir teraslarına yayılan kullanımları önerilmiştir. Yapıyı tüm kotlarda besleyecek olan çekirdekler de iç mekana ve girişin olduğu yere eklenerek mekanların dikeydeki sürekliliği sağlanmıştır.
Alanın geneli ile farklı kotlarda ilişki kurması beklenen simbiyoz-mekan, salt kültürel bir işlev yerine farklı kullanıcı tiplerinin ve işlevlerinin bir araya gelebileceği sosyal ve dinamik bir yapı önerisi getirmektedir. Bu amaçla da prekast ünitelerle esnek bir tasarım kurgulanmış, bu üniteler de iskelet sisteme asılmıştır. Yer yer döşeme kotundan koparılan ünitelerin döşemeleri cam detayı ile çözülüp, şeffaf bir döşemenin mekanda hissedilmesi istenmiştir. Mevcut düzende rüzgara sırtını dönen modüllerin iskelet sistemi ile birleştiği alanda rüzgar enerjsinini kullanabilmek adına spiral rüzgar türbinleri cepheye eklenip, yapı otonom bir sistem haline getirilmiştir. İklimin de olanakları düşünüldüğünde, simbiyoz-mekan’ın yılın büyük bir bölümünde kullabileceği, kontrollü açık alan ihtiyacına cevap vereceği düşünülmektedir.
Sonuç olarak, kentin kuzeyinde atıl bulunan ve pek çok fikir yarışma projesiyle renovasyon sürecinde olan eski tersane alanı ile mevcut şehir merkezinin arasında kalan bölgenin simbiyoz-mekan ile kentsel ve kamusal sürekliliği sağlaması, zeminde açık mekan üzerinden gelişen kamusal alanları dikeyde de açık, yarı açık, kapalı mekanlar üzerinden devam ettirmesi ön görülmüştür.