Mimari Proje Raporu:
Türkiye, Avrupa ve Afrika kıtaları arasında göç eden kuşlar için bir köprü oluşturması ve 400’ü aşkın göçmen türü barındırması bakımından özel bir konuma sahiptir ve milletler arası önemi haizdir.
Süzülerek göç eden kuşlar denizler üzerinden geçmemek için belli dar boğazları seçerek göçlerine devam ettikleri, bilinen bir gerçektir. Bu tür boğazların en önemlilerinden birisi de İstanbul Boğazı’dır.
İstanbul Boğazı ilkbaharda mart-mayıs döneminde ve sonbaharda ağustos-ekim döneminde süzülerek göç eden kuşların göçüne sahne olmaktadır. Yılda yaklaşık 800 bin leylek, 300 bin yırtıcı kuş bu yolu kullanmaktadır. Bu kuşların yaklaşık %80’i her yıl kuzey ormanları üzerinden kuzeye ve güneye göç ederler.
3. Köprü ve 3. Havalimanı proje alanları, İstanbul kentinin kuzey batısında yer alıyor. Dolayısıyla 3. Köprü ve bağlantı yolları ile 3. Havalimanı proje alanı kuş göç yolu üzerinde bulunuyor. Proje alanından 800 bin kuş göçüyor. Yapılan gözlemlerde özellikle İstanbul’un kuzeyinde bulunan ormanlar üzerinden geçen kuşların, buralarda dinlendikleri ve beslendikleri tespit edildi. Bu yüzden daha alçaktan uçmayı tercih edebiliyorlar.
Proje alanında yaşayan yerli ve göçmen kuşlar Bern sözleşmesi ile korunacağı Türkiye tarafından bu sözleşmeye imza atılarak taahhüt edildi.
3. Köprü projesi ve bağlantı yolları kapsamında kesilen yüz binlerce ağaç o ormanda yaşayan yaklaşık 100 ile 200 tür arasında değişen kuş türlerine ait popülasyonların yuvalanma, beslenme ve saklanma alanı. Bu alanlar tamamen yok oldu. Göçmen kuşların dinlenme ve konaklama alanları tahrip edildi.
İstanbul’un Kuzey bölgesine, Arnavutköy Ormanları’nı da içerisine alan orman arazisine yapılıyor olan 3. Havalimanı proje alanın %81’i orman, 9’u göl ve %4’ü mera, kuru tarım ve fundalıklardan oluşuyordu. Bu alanın %94’ü kuşlar için uygun doğal yaşam ortamı idi ve yok oldu.
Ayrıca havalimanının kuş göç yolu üzerine yapılması büyük tehlike arz ediyor. Bir taraftan bu kuşlar Bern sözleşmesiyle korunması gerekirken diğer taraftan olabilecek uçak kazası risklerinin de düşünülmesi zorunlu görülüyor.
İstanbul’da yapılacak projelerin kuşlara olan etkileri göz önüne alındığında gerek göçmen gerekse yerli kuşlar bu projelerden olumsuz etkilendiği görülüyor.
Yapılan tasarımda temel amaç bu problemlere çözüm getirmektir. Yok edilen yeşil alanlarda yaşayan canlılara düşeyde yeni yaşam alanları oluşturmak, göç eden kuşların dinlenmesi ve beslenmesi için alternatif alanlar yaratmak, yok edilen yeşil alanlarda bulunan bitki türlerini doğaya geri kazandırmak, kuş göçleri ve uçakların iniş kalkışları sırasında yaşanacak olası kazaları önlemek amacıyla kuşlara alternatif bir rota çizmek, yok edilen göl ve meralar nedeniyle düşeyde sulak bir alan oluşturmak bu çözümlerden birkaçıdır.
Düşey habitat için seçilen lokasyonları ise orman yangınları için açılan yollar üzerine, göl ve sulak arazilerin aktif olduğu bölgeler oluşturuyor.
Sürdürülebilirlik açısından bakılırsa, sürdürülebilir kentler; çevrenin en az düzeyde kirletildiği, kaynakların etkin ve verimli kullanıldığı, arazinin yatay değil dikey kullanıldığı, kentsel hareketliliğin en aza indirildiği tasarımların gerçekleştirildiği yerleşimler olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca bir yapı yerel iklim ve ekolojiyle olan ilişkisini ne kadar kuvvetli kurabiliyorsa işte bu noktada gerçekten sürdürülebilir olarak adlandırılabilir.
Doğada olmayan bir yükselti yaratıldığında, elbette doğal esintilerin yönünü de gücünü de etkiler. Fakat, düşey habitat, döşeme plakaları dışında esintilere engel olacak bir eleman barındırmadığından, bu konuda da sürdürülebilir ve çevreyle dost bir yapı olduğundan söz edilebilir.
Düşey habitatın taşıyıcısı ve malzemelerin çelik olması, bağlantı noktalarının doğru çözümlenmesi, söküp takma noktasında ve geri kullanım noktasında sürdürülebilir bir yapı olmasına katkı sağlamaktadır.
Ayrıca yapıda çeliğin olağandan farklı işlevlerde kullanılması da çeliğin multi-fonksiyonel olarak nasıl kullanılabileceğini göstermektedir. Petek kirişlerin boşluklarının kuşlar için yuva girişi olarak tanımlanması, içeride bulunan kirişlerin üzerine arılar için habitat sağlanması, ana kirişlerin kuşlar için alternatif durak olarak üzerinde bir döşeme olmamasına rağmen devam etmesi bu duruma örnek gösterilebilir.