Bakarsan bağ olur…
Bağ kurma, insanın kendinden verdikleriyle olur; kendinden (kendindekilerden) veren insanın, zamanla karşısındakiyle arasında bir bağ oluşur. Bitki sulamak, zaman, enerji ve emek vermek demektir. Berrak bir suyu bitkinin köklerine dökmek, bitkinin sadece toprakta değil, suyu veren kişide de kök salmasına sebep olur. Bitki kişiye, kişi bitkiye bağlanır. Aralarında iki tarafın da sadece iyiliğini isteyen bir ilişki oluşur.
Taksim, yıllardır paylaşımda bulunmak isteyenlerin engellendikleri bir yerdir. Söyleyecek sözü olanlar, düzeltmek istedikleri sorunlar görenler kısaca kendilerini katmak isteyenler soluğu Taksim’de alır. Slogan atarlar, pankart açarlar ve fikirlerini haykırırlar. Ancak bu haykırışlar cevapsız kalır. Aksine Taksim’e en değerli şeyiniyani fikirlerini sunan kişi susturulur, dövülür, cezalandırılır. Taksim’den uzaklaştırılır. Sözlerini duyurmak istediği Taksim’e erişmek isteyen Taksimli önünde polis barikatları bulur. Taksimliler ne kadar özgürlük talep etse de Taksim, bugün bir sansür mekanı olarak çıkar karşımıza. Mekanın ruhunda yatan, sözü olanın söylemesi, kendinden katmak isteyenin katması durumu sansürlenir, üzeri örtülür. Taksimlilerin anılarının olduğu, yıkılmasın dedikleri AKM yıkılır, Gezi parkı, topçu kışlası hayaliyle tahrip edilir, olmaması gereken yerde cami yapılır. Taksim Meydanı, her gün içinden geçen, fikirlerini haykıran, kuşlarına buğday atan, ağacının gölgesine sığınan insanlara sorulmadan yıkılır, değiştirilir, kimliksizleştirilir.
Bağ, Taksimlilere Meydan üzerindeki egemenliklerini geri kazandırmayı amaçlar. Onlara, kendilerini katabilecekleri bir mekan sunar. İlgilendikçe şekillenen bitkiler sayesinde onları Taksim ile farklı düzlemlerde ilişkiler kurmaya davet eder. Taksimi sulamanın, Taksimi büyütmek olduğunu göstermek ister. Kimliksizleştirilmiş olan Taksim’in kimliğini tekrardan, Taksimliler aracılığıyla tanımlar. Şimdikinin aksine daha insani, daha ölçekli ilişkiler üretir. Megapolün ortasına, koşturmaların merkezine, çiçek sulamanın, yapraklardaki çiğ damlalarını izlemenin, limon fidesinin üzerindeki limonları toplamanın dinginliğini getirir. Taksimi gelip geçilen bir yer olmaktan çıkartır ve görülen, dokunulan, tadılan, koklanılan ve duyulan; kısacası vakit geçirilen bir yer olması için çabalar.
1 Mayıs Eylemleri
1977 yılında Taksim’de kutlanan işçi bayramı 34 kişinin ölmesi ve 136 kişinin yaralanması ile sonuçlanmıştır. Tarihe kanlı 1 Mayıs olarak geçen bu üzücü olaydan sonra Meydan, belleklerde 1 Mayıs’la özdeşleşmiştir. Taksim’in sürekli mitinglere ve toplumsal olaylara sahne olduğu bilinmektedir. Taksim bu açıdan bir sesini duyurma platformu olarak görülebilir. Taksim Medanı’nın bu özelliğini sekteye uğratmamak için meydana yayılan ve bütünlüğünü bozabilecek kalıcı bir müdahalenin sakıncalı olabileceği düşünüldü. AKM’nin ve Gezi Parkı merdivenleri’nin önü, kent belleğindeki yeri sebebiyle Bağ’ın ilişki kurması istenen ancak bütünlüğüne zarar vermekten kaçınılması gereken bir yer olarak belirlendi.
Gezi Parkı Olayları
Gezi Parkı’nın güvensiz ve ıssız oluşu argümanıyla bu alana topçu kışlası yapmak için ilk girişimler başlatılmıştır. 27 mayıs 2013 tarihinde başlayan ağaç kesme çalışmaları bir grup insan tarafından engellenmeye çalışılmıştır. Sert müdahaleyle karşılaşan bu grup zaman içerisinde bu tutuma ve ağaçların kesilmesine karşı gelen binlerce insanın desteğini bulmuştur. Orantısız müdahalaleler ve halkın üzerindeki baskı devam ettikçe olaylar büyümüş ve ülke geneline yayılmıştır. Gezi Parkı direnişini destekleyenler kadar ona karşı olanlar da olmuştur. Bu olaylar hem insanları birleştiren hem de zıt kutuplara çeken olaylar olarak yorumlanabilirler. Sonuç olarak çalışmalar durdurulmuş ve Gezi Parkı, olduğu gibi korunmuştur. Gezi Parkı’nın Taksim gibi merkezi bir konumda bulunmasına rağmen ıssız, güvensiz gibi sıfatlar taşımasının temel sebeplerinden birisi çevresiyle kurduğu sıkıntılı ilişkidir. Park’ın üst kotta oluşu ve Meydanla bağlantılarının yeterince güçlü olmaması sorun olarak belirlendi. Daha fazla imkan sunan bir alternatif bağlantı kurulması öngörüldü.
Yayalaştırma Projesi
2011 yılında adı geçmeye başlayan projedir. Topçu Kışlası’nın yeniden yapılması ve Taksim Meydanı’nın yayalaştırılması çalışmalarını kapsamaktaydı. Yayalaştırma Projesi’ne karşı olan çeşitli sendikalar, odalar siyasi partiler, dernekler ve çevre örgütleri bir araya gelerek “Taksim Dayanışması’nı kurmuşlardır. Her şeye rağmen başlatılan Yayalaştırma Projesi sürecinde Gezi Parkı bağlantılarının biri olan 70 yıllık köprü yıkılmış, 2013 yılı 1 Mayıs mitinginin meydanda yapılmasına izin verilmemiştir. Proje kapsamında AKM önünde yol genişletilmiş, Gezi Parkı önündeki otobüs dudaklarının bulunduğu yol trafiğe kapatılmıştır. Ancak hem projenin inşaat süreci hem de sonrasında altyapı sorunları yaşanmış ve bölge su baskınları ile gündeme gelmiştir. Son aşamada Cumhuriyet Caddesi ve Tarlabaşı Bulvarı araç trafiği yer altına alınarak meydan yayalaştırılmıştır. Bunlar olurken yasal süreç de çok çekişmeli ve çelişkili kararlarla sürmüştür. Sonunda proje iptal edilmiştir ancak o zamana kadar yapılmış olan değişiklikler olduğu gibi kalmıştır. Taksim Meydanı’nda, zemin altı katmanda bulunan yeraltı ulaşım alanı bu projenin Taksim’e etkilerinden biridir. Meydandan çok kopuk olan bu alanın Taksime katkı sağlayabilecek bir mekan olarak nasıl kullanılabileceği araştırılmıştır.
Bağlamak ve Bağlanmak
Bağ, insanları Taksim’e her anlamda bağlamayı görev edinir. Bunu yaparken kişinin ideolojik görüşü, yaşı, cinsiyeti, sosyo-ekonomik durumu önem teşkil etmez. Bireyle toprak ve içinde yetişen bitkiler sayesinde iletişim kurmayı amaçlar. Bitkilerin süreklilik, sabır ve fedakarlık isteyen doğaları sayesinde Taksimlilerin günlük rutinlerine eklemlenir. Anılarına, fikirlerine, tepkilerine, söylemlerine, kısacası her şeylerine bağlanır. Kişiyi beş duyusunun da devrede olduğu bir içselleştirme sürecine davet eder. Taksim ölçeğini insan ölçeğine, insan ölçeğini de Taksim ölçeğine çeker.
Tarihi boyunca güç gösterilerine, ideolojik çatışmalara, ayırıcı tavırlara sahne olan ve kişilerin bağlanmasının önünde sürekli yeni engeller çıkartılan bir platformdur Taksim. Meydan, üzerinde uzlaşı sağlanmadan, en iyisi düşünülmeden, Taksimlilerin fikri alınmadan ve aceleye getirilerek değişiklikler geçirmiştir. Bu değişiklikler günü kurtarmanın ötesine geçememiş, beraberinde çok sayıda sorun getirmiştir. Bu sorunların birçoğu fiziksel sorunlardır. Yayalaştırma Projesi sonucu yapılan tünelleri su basması, güvensiz oluşu öne sürülerek Gezi Parkı’nı tahrip etmenin meşrulaştırılmaya çalışılması, meydanda sürekli şiddet olaylarının yaşanması bu fiziksel sorunların doğurduğu sonuçlardır. Bağ, bu fiziksel sorunları gündeme getirir ve kopuk-ilişkilenememiş mekanları kendi ”yolu” ile bağlamaya çalışır.