Eşdeğer Ödül, Tevfik Sırrı Gür Stadyumu ile Çamlıbel Limanı Fikir Projesi Yarışması

Proje Raporu

Dekovil_le

Günümüzde ülke sıralamasında ikinci, dünya sıralamasında doksan altıncı en büyük olan Mersin Limanı’nın tarihi, Mersin kasabasının doğal liman oluşturmayan lineer kıyısında 1860 yılında inşasına başlanan Taş İskelesi ile başlamıştır. Limanın gelişmesini tetikleyen en önemli unsur çevre yerleşmelerle erişimi sağlayacak karayolu bağlantılarıyla birlikte 1886 yılında demiryolunun Adana’dan Mersin’e ulaştırılması olmuştur. Demiryolu istasyonu ve liman arasında kalan bölge bu iki uç arasındaki ticari faaliyetlere paralel olarak gelişmiş, Uray Caddesi bu gelişimin ana aksını oluşturmuştur. İlk olarak 1938’de tarihli Hermann Jansen tarafından hazırlanan plan ile kentin kontrollü gelişimi planlanmış, sonrasında ülke bütününü ilgilendiren imar düzenlemelerine paralel olarak farklı tarihlerde farklı planlar hazırlanmıştır. Ancak, söz konusu planların gerek birbirini takip etmeyen planlama anlayışları gerekse plan kararlarının kısmi olarak uygulanabilmesi kentsel kimliğin korunarak geliştirilmesinde aksaklıklara neden olmuştur. Özellikle ticari merkez yönetmeliklere bağlı uygulamalar sebebi ile karakterini koruyamamış, merkezde oluşan ciddi yoğunluk ile kamusal alanların kalitesi ve büyüklüğü bu durumdan negatif yönde derinden etkilenmiştir. Kentsel gelişimin denetlenememesi kentin yağ lekesi şeklinde genişlemesine neden olmuştur. (T. Ünlü)

Ancak büyüme hiçbir zaman, benzer başka yerleşimlerde görüldüğü gibi, ikinci bir merkez oluşturmamıştır. Bu bağlamda merkezdeki baskın alansal büyüklüğü ile proje alanında ortaya konacak rekreasyon önerisinin kentin hayatında oldukça önemli bir yer alacağı açıktır.

“Jansen Planı Mersin kentsel gelişmesi ve planlama tarihi içinde önemli bir konumda bulunmaktadır. Jansen’e göre “Mersin’in karakteri”ni belirleyecek iki önemli unsur bulunmaktadır. Liman bunlardan birincisidir ve kentin bir ‘ticaret şehri’ olarak gelişmesini sağlayacaktır. İkincisi ise Mersin’in ‘plaj şehri’ olmasını sağlayacak denizidir. ‘Ticaret şehri’ olarak öngörülen bölüm şehrin daha önce yapılaşmış alanlarıdır ve bu bölge Jansen Planı’nda ‘eski şehir’ olarak adlandırılmaktadır. ‘Gelişme Bölgeleri’ olarak tanımlanan alanlarda ise konut alanları ile rekreatif kullanımların ön planda tutulduğu, bu bağlamda denizin en önemli tasarım elemanı olarak kullanıldığı görülmektedir. Denizi tasarım unsuru olarak kullanmanın ifadesi, en iyi şekilde sahil boyunca uzanan “sahil promenadı” ile somutlanmaktadır. Bunun yanında, sahil promenadından kuzeye açılımlar sağlayan yaya koridorları da kentin denizle ilişkisini kuvvetlendirmektedir.” (T. Ünlü)

Ortaya çıkışı, gelişimi ve kimliği, doğrudan denizle ilişkiye ve deniz ticaretine dayalı mekansal yapı doğrultusunda şekillenen bir kent olarak Mersin’de, 1960’ta modern limanın inşasıyla birlikte, kentin denizle ilişkisi değişmiştir. (T.S. Ünlü) Modern Liman ile birlikte kıyıya paralel olarak ortaya çıkan yüksek hızlı sahil yolu İsmet İnönü Bulvarı deniz ile kentin kesintisiz yaya erişimini sekteye uğratmıştır.

Bu projede, İsmet İnönü Bulvarı’nın Müftü Deresi vadisinin denizle buluşmasına engel olan fiziksel yapısı değiştirilmekte, yolun Müftü Deresi’nin batısında kalan bölümü, yapılaşmanın başladığı hizaya kadar üst kota alınmıştır. Böylelikle oldukça küçük bir müdahale ile vadi zemini yaya için deniz kıyısından Yumuktepe kalıntısına kadar kesintisiz hale getirilmektedir.

1886 yılında Adana- Mersin Demiryolu’nun açılmasıyla, istasyon ile ana iskele olan Gümrük İskelesi arasında bir raylı sistem/ Dekovil hattı kurulmuştur. Dekovil hattının yer aldığı Uray Caddesi ve çevresi uluslararası ticaretin yapıldığı ve bu ticari ortamın gereği kentsel ve fonksiyonel mekanları kapsayan bir alan olarak gelişmiştir. Kurulduktan iki yıl sonra sökülen hat; gezginlere, kartpostallara ve hikayelere konu olmuş kolektif bellekte kendine güçlü bir yer bulmuştur.

Projede, Dekovil-le olarak önerilen Alle kentsel kimlik öğelerinin görünür kılınması hedefiyle planlanan rotada var olmakta, bünyesinde yaya ve bisikletli aksı ile birlikte raylı dekovil hattının kent belleğine iade edilmesini önermektedir. Özgün dekovil aracı ile Uray caddesinin bittiği noktadan başlayarak, tıpkı önceki dekovil gibi, farklı duraklara uğrayarak Kruvaziyer Limanı’na ulaşmakta ve buradan sonsuzluğa açılmaktadır. Söz konusu Alle proje alanı dışında kalan Uray Caddesi’nde de devam ettirilerek kentte geçmişin izlerinin takip edilmesine olanak sağlanmalıdır. Dekovil-le öncekinden farklı olarak ticari değil, kamusal kullanıma açık rekreatif bir hattır, bu bağlamda dekovil duraklarının karakteri hanlar veya depolar yerine rekreasyon alanlarına dokunmakta, kent merkezi ve kıyı arasında güçlü bir bağ oluşturmaktadır.

Dekovil-le 8m genişliğinde, Cumhuriyet Meydanı ile yapılması planlanan kruvaziyer limanını bağlayan ve bünyesinde yaya, bisiklet ve raylı dekovil hattını barındıran bir Alle olarak tasarlanmıştır.

“Babam Ahmet Bey çarşıdan eve dekovil arabasıyla gider gelirdi; üstü açık dekovil vagonu üzerinde, elinde şemsiye ile güneşten korunduğunu anımsıyorum…” (N. Tütüner)

Dekovil aracı aynı anda on beş kişinin oturarak seyahat etmesine imkan verecek ve bir sürücüyü içerecek şekilde tasarlanmıştır. Araç yaya trafiğini tehlikeye atmayacak bir hızda hareket edecek, böylece aynı zamanda yolcularının içinden geçtikleri çevreyi algılamalarına olanak sağlayacaktır. Yaya aksı ısıl işlem görmüş ahşap kaplama ile belirginleştirilmiş, bisiklet yolu standartlara uygun renk ve dokudaki malzeme ile şekillendirilmiştir. Bu iki kullanım dekovil aksından yeşil bir bantla ayrılmış, gidiş-geliş dekovil rayları bu yeşil bandın devamındaki yeşil zeminde yerleştirilmiştir. Tüm Dekovil-le yüzeyi engelsiz erişim prensipleri doğrultusunda eş kotta tasarlanmıştır.

Dekovil-le, tamamen yayalara ayrılmış Akdeniz ve Müftü Deresi kıyılarına paralel gezinti aksları ve deniz ve kenti kuzey-güney doğrultusunda bağlayan köprü ve iskele aksları ile üst üste örtüşmektedir. Sahil gezintisi Mersin Deniz Feneri ve plaj bölgelerinde genişleyerek meydanlaşan, diğer bölümleri yürüyüş yolu olan, granit küptaşla oluşturulmuş bir yaya aksıdır. Dere Gezintisi ıslah edilecek ve yok olan ekosistemi rejenerasyonla geri kazandırılacak olan Müftü Deresi kıyısında yer almakta, İsmet İnönü Bulvarı’nın yükseltilmesi ile elde edilecek imkanla deniz kıyısından vadi içlerine kadar kesintisiz devam etmekte olan yeşil karakterli rekreasyon alanlarına da paralel olarak kuzeye doğru ilerlemektedir. Köprü aksı, Kruvaziyer Terminali’ni geçtikten sonra Çamlıbel Balıkçı Limanı’nı köprüleşerek katederek, deniz otobüsü/ deniz uçağı terminallerinin önünde oluşan yaya meydanına ulaşır ve buradan Cumhuriyet Meydanı’nın Uray Caddesi aksı ile birleştiği noktaya kadar kesintisiz devam eder. Cengiz Topel aksı, kentin ana arterlerinden olan caddenin liman bölgesindeki devamı niteliğindedir. Bunlarla birlikte artık dolgu alanı içinde kaldığı için yok olmuş olan ve kent hafızasında önemli yeri bulunan Taş İskelesi, Gümrük İskelesi ve … İskelesi’ne ait izler birer su yolu olarak yeniden canlandırılmıştır. Atatürk Parkı hizasında yer alan iki iskelenin su ile oluşturulmuş izi parkın planlamasını etkilemiştir. Oluşturulan bu izler dışında parkın genel düzeninin olduğu gibi korunması tercih edilmiştir.

Proje alanının kuzeydoğu ucunda bulunan Cumhuriyet Meydanı Dekovil-le aksının kent merkezi ile buluştuğu bölgedir. Bununla birlikte bir ucu liman bölgesinde, Dekovil-le ile buluşan ve farklı bir rota takip eden Diyagonal yaya aksı da Cumhuriyet Meydanı’nda merkeze ulaşmaktadır. Meydan zemini bilgilendirme fonksiyonu ilave edilerek korunmuştur. Infobox yapısı, Mersin’in değerleri ile birlikte proje alanına yerleştirilen ve her biri bellekten referans alan mekanların imgelerinin toplandığı ve ziyaretçiye aktarıldığı noktadır. Bu yapının çevresinde tasarlanan dönemsel sergi ve enstalasyon alanları tanıtım ve rekreasyonun sürekliliğini sağlamaktadır.

Meydanın altında, Dekovil-le’nin güneyinde kalan bölümde, çevredeki otopark problemine yönelik olarak zemin altı otopark önerilmiştir. Bir katında 354 araç park etme imkanı sağlanan otopark yapısının kapasitesi analizlerle belirlenecek ihtiyaçlar doğrultusunda kesinleştirilecek, gerektiği takdirde zemin altında çok katlı olarak planlanacaktır.

Dekovil-le salt bir erişim aksı olmaktan öte belleği referans alarak kent dinamiklerine göre mekansallaşan bir yapıdadır.

Cumhuriyet Meydanı’ndan hareket eden yolcu batı yönünde devam ederek Atatürk Caddesi üzerinde yolculuğunu sürdürür. Atatürk Caddesi’nin Çamlıbel yerleşimi içinden geçen bölümünün yayalaştırılması, yerleşimin orta bölümünde yer alan genişlemenin yerel pazar olarak planlanması önerilmektedir. Yerel pazar alanı için tasarlanan 16m2‘lik satış üniteleri gölgelikli alanlar da oluşturularak dolaşımı teşvik edecek şekilde yerleştirilmiş, lokal üretici ve sanatçılar için ürün ve eserlerini topluma sunma imkanı oluşturulmuştur. Bu dönüşümün yaratacağı çekim ile Çamlıbel yerleşimindeki yapıların zemin katlarındaki ticari faaliyetleri canlandırması, bölgenin zaman içinde eriyen ticari değerini tekrar kazanması hedeflenmektedir. Dar yapı adaları arasındaki sık sokak dokusu, yerleşim için önerilen tek yönlü araç trafiği ve yeni yapılacak otopark alanı birlikte değerlendirildiğinde yapılacak yayalaştırmanın trafik üzerinde aksaklığa sebep olmayacağı öngörülmüştür.

“Son yüz yılın son yarısında insanoğlu görülmemiş doğa katliam yapmakta ve devam etmektedir. İnsanoğlu kaybettiklerini nostalji adı altında bir zamanlar şöyle diye başlayan anlatımlarla yaşam kesitlerini dinler ve geçmişe özlem duyarlar. Özlemlerden biri de doğadır. Bir kişinin bir çiçeği, bir ağacı bir akarsuyu gördüğü zaman yüzünde beliren mutluluğu görebilirsiniz. Mersin İli, endemik ve yabanıl bitki türünün varlığı ve sayısal zenginliği yönünden Türkiye’de üçüncü sırada. Mersin İli içeriğinde beş yüzden fazla endemik ve yabanıl bitki türü yaşar.” (M. Eser, Makro Mersin-1001 Çiçek)

Çamlıbel’in batı tarafı ile Müftü Deresi arasında doğal sit alanı bulunmaktadır. Sit alanının bünyesinde yer alan bitkisel dokunun sağlıklaştırılarak korunması planlanmaktadır. Sit alanı sınırlarında kalan askeri lojmanlar yıkılacaktır. Askeri lojmanların izi Mersin bölgesi endemik bitkilerinin yetiştirileceği ve ziyaretçilere teknik bilgilerin aktarılacağı botanik park olarak planlanacaktır. Dekovil-le yolcuları botanik park saçağı ile kesişim noktasından parka dahil olabilmekte veya doğal sit alanında geziye çıkabilmektedir. Doğal sit alanı içinde seçilen bazı açıklıklarda planlanan Teras bölümleri, ziyaretçiler için oluşturulmuş küçük ölçekli sert zeminli dinlenme alanlarıdır.

“Köprüde arkadaş olunmaz; Köprüden seyredilir.” S.F. Abasıyanık

Dekovil-le yolcuları Müftü Deresi’ni, dere üzerinde yer alan, iki yakadaki rekreasyon alanlarına. Denize bakan bir balkon niteliğinde tasarlanmış köprüyü aşarak karşı kıyıya geçer.

Müftü deresi ve çevresi ekosistem restorasyon bölgesine dönüştürülerek insan faaliyetleri ve yabani hayat arasında bir sinerji oluşturması hedeflenmiştir. Mersin kent merkezinde yer alan bu bölgenin kentin yaşayan filtresi haline gelmesi amaçlanmaktadır. Tasarım sürecinde dikkate alınan ekolojik geliştirme çalışmaları kapsamında suyun devinimi ile birlikte alanın canlandırılması hedeflenmektedir. Suyun toplanması ve doğru yönlendirilmesi ile eski vasfını kaybeden deredeki ekolojik döngü yenilenerek tekrar kente dahil olacaktır. Söz konusu ekolojik restorasyon aktif ve pasif su arıtma yöntemleri, temiz yağmur sularının toplanması ve yönetilmesi, gri su arıtma sistemleri, yüzer ada, dere kenarında bitkilendirilmiş yüzey aşamalarını kapsayacaktır. Belirtilen aşamalardan ilk sıralarda yer alanlar daha çok altyapı ve tesisat ile ilişkili çözümler gerektirmektedir. Yüzer ada ve bitkilendirilmiş yüzey ise kent hayatına görsel ve aktif kullanım alanları sağlamaktadır. Yüzer ada sistemleri biyolojik döngünün tamamlanmasında büyük bir öneme sahiptir. Yüzer adanın üst kısmında bulunan flora yapısı kuş ve diğer canlı türleri için besin kaynağı olurken, alt kısmındaki kök yapısı ise suda yaşayan balık ve diğer kabuklu canlılar için önemli bir besin kaynağı olmaktadır. Dere kenarlarındaki eğimde yer alacak bitkilendirilmiş bölge su ile birleşik bir yapıya sahip olacaktır. Organik madde olarak dere kenarı daha fazla içeriğe sahip olduğundan daha fazla nitrojen döngü gerçekleşmektedir. Bu döngü hem bitkilere hem de suda yaşayan diğer canlılara destek vermektedir.

Yüzer ada oluşumu kıyıdaki sazlıkların su üzerine ilerlemesi ve yayılmasıyla zamanla koparak oluşabildiği gibi, su üzerindeki bitki yaprak, kök ve gövdelerinin de zamanla suda asılı halde bulunan kil unsurlarına yapışmaları ve ilerleyen süreçte sürekli tekrarlanan sucul bitkilerin kuruma-yeşerme-çürüme ile organik maddece zengin, bitki kökleriyle tutulmuş keçemsi bir yapı arz eden toprak parçalarının oluşumu yoluyla da meydana gelmektedir. Yüzer adalardaki kök yapıları küçük balıklar ve amfibiler tarafından avcılardan gizlenmek için kullandıkları yüksek kaliteli yaşam alanına dönüşmektedir. Suda yaşayan canlılar yumurtalarını bu noktalara bırakarak doğal yaşam döngüsünün sürdürülebilmesine yardımcı olmaktadırlar. Aynı zamanda bir filtre görevi gören bu alanlar yüzey akışıyla beraber gelen suyun akışını yavaşlatarak tortu ve diğer kirleticileri yakalamak için sistem içerisinde önemli bir rol oynamaktadır. Dere kenarı bitkileri bataklık bitkileri, marjinal ve su yüzeyine çıkan bitkiler, su içinde yaşayan bitkiler, suda serbest yüzen bitkiler ve yaprakları suda yüzen bitkiler olarak sınıflandırılmaktadır. Tamamen su içinde yaşayan bitkiler, suyun oksijenlenmesi yaban yaşamı için besin kaynağı sağlaması ve suyun temiz kalmasına yardımları açısından önemli bitkilerdir. Yaprakları suda yüzen bitkiler, görsel katkıları nedeniyle değerlidirler.

Müftü deresi çevresinde oluşan yeşil bant çevresindeki rekreasyon alanlarının kotuna basamaklı bir düzende oluşturulmuş setleme ile bağlanır ve vadinin ileri bölümlerine kadar devam eder. Projede dere gezintisi olarak tanımlanan bu bölge teknik bakımdan taşkın önleme hattı olarak işlev görürken, basamaklı düzeni ve önündeki yeşil alan ile birlikte kent hayatına rekreasyon alanı olarak dahil olmaktadır.

Köprüden sonra Dekovil-le’in kuzey kesiminde meyve bahçesi planlanmıştır. Meyve bahçesi1940’lı yılların fotoğraflarında görülen fakat sonradan yok olan ağaçlık alanın izini takip ederek ve daha yaygınlaştırılarak oluşturulmuştur. Bu bahçe tüm kent halkına açık, kentlinin meyvelerin yetişmesine şahit olduğu, meyvelerini dalından topladığı, tarımsal üretimi hayatına dahil edebildiği bir alan olarak kullanılacaktır.

Dekovil-le aksı yıkılması öngörülen Tevfik Sırrı Gür Stadyumu’nun izini takip ederek önce güneye sonra güneydoğuya yönelir. Projede, stadyumun yerleşim izi korunarak kenti taşıyacak nitelikte yeni bir meydan önerilmekte, bu meydan yeşil bir zeminden oluşmaktadır. Kentlinin spor yapabileceği ve kent içinde yeşile dokunabileceği alan olan meydanın batı kenarında, eski tribün yapısı hizasında alışveriş mekanları ve kafeler gibi dinleme ve hizmet alanlarının bulunduğu bir yapı planlanmıştır. Bu yapıdan dekovil hattına kademeli olarak teras ve oturma alanları inmekte, oturma alanları arasındaki yeşil bantlar ile mekân zenginleştirilmektedir. Bu kademelenme Dekovil-le aksıyla buluştuktan sonra yeşil çayıra açılmaktadır. Çayır alanında topoğrafyanın da etkisi ile bir tepe oluşturulmaktadır. Bu tepe spor aktivitelerine imkân sağlarken dinlenme mekanlarını çeşitlendirmektedir.

Dekovil-le projesinin tasarımındaki en önemli kriter deniz ile kentin kopmuş ilişkisini onarmak ve kent içinde mekânsal bir süreklilik oluşturmaktır. Kentin kıyıdan kopmasındaki belirleyici etkenlerden biri kentli ve deniz arasında bariyer oluşturan İsmet İnönü Bulvarı’dır. Bulvarın Müftü Deresi’nden batı yöndeki konut bloklarına kadar bölümü, bölücü/ engelleyici etkisini ortadan kaldırmak üzere, üst kota alınmıştır. Böylelikle Müftü Deresi Vadisi, dere gezintisi ve spor çayırı alanlarının kesintisiz olarak denize erişimi sağlanmıştır. Bu birleşim ile kesintisiz 110 bin m2 büyüklüğünde bir kent parkı oluşmaktadır.

Yeşil alan İsmet İnönü Bulvarı altından geçerken eprimekte, Mersin Deniz Feneri çevresinde sert zemine dönüşerek meydanlaşmaktadır. Bu bölgede meydanla birlikte kafeler ve formel spor alanları yer almaktadır.

Alanda kullanılan zemin kaplamaları lokal doğal taşlardan seçilmiştir. Sahil kesimini boydan boya takip etmeyi hedefleyen Sahil Gezintisi ve bu izleğe dik yönde gelişerek alanı kuzeye bağlayan yaya aksları Jansen planında öngörülen yaya koridorlarını oluşturmaktadır.

Dekovil-le’in bir sonraki durağı Seyir Kulesidir. Kule, bir yandan Dekovil-le aksının İsmet İnönü Bulvarı’nın üzerinden geçebilmek için yükseldiği bölgeye erişimi sağlamakta, diğer yandan ziyaretçilerin Mersin’i panoramik olarak algılaması ve sahip olduğu coğrafi özellikleri deneyimlemelerine olanak oluşturmaktadır. Denizi sonsuzluğu ile görmek, Torosları hissetmek ve kente bütüncül olarak dahil olmak, Dekovil-le projesini kuş bakışı takip etmek adına seyir kulesi akstaki yerini almaktadır. Strüktür olarak tasarlanan kule çizgiselliği ve boşlukları ile siluette ince bir iz oluşturmaktadır.

“Uray Caddesi’nin kadim ismi İskele Caddesi’dir. Caddenin deniz yönünde Devlet Demir Yolları İskelesi, Alman İskelesi, Belediye İskelesi, Tuz İskelesi, Taş İskele bulunuyordu.” (Ş. Develi)

Dekovil hat boyunca Jansen planlarında görülen üç iskele izine uğramaktadır. Bu izlerden birincisine kumsalın batısında dokunmaktadır. İskeleye denizden içeriye doğru alınan su hafızayı yenilemekte ve sembolik bir değer taşımaktadır. Durağın kuzeyinde yer alan okuma ve dinleti alanı kentlileşmek adına önem arz etmenin yanı sıra Mersin kent belleğindeki alışkanlıkları bugünün kentlilerine aktarmaktadır.

“Bir daha dünyaya gelirsem eğer
İsterim dünyanın her senesinde
Günlerim hep böyle geçsin Mersin’de.” Ü.Y. Oğuzcan, Akkahve Sanatçılarından)

Kıyı kenti su ve karanın ara yüzüdür. Dekovil-le projesinde kentlinin deniz ile buluşması görsel ve duyusal olmaktan öte fiziksel bir ilişki içermektedir. Bu bağlamda kentlinin fiziksel ilişkisi için güneşlenme terasları tasarlanmakta ve kumsal alanı oluşturulmaktadır. Denizde yapılacak spor aktiviteleri için 100m açıklığa yüzücü adaları konumlandırılmıştır. Bu doğrultuda dekovilin duraklarından birini denizle fiziksel temasın olduğu bu mekân kapsamaktadır. İşlevi destekleyecek nitelikte soyuma odaları, duşlar ve kafeler yer almaktadır.

Dekovil bu durak noktasında farklı bir dokuya daha değmektedir. Bu doku “Akkahve’nin Sanatçıları” ekolü göz önünde bulundurularak; kentin kültür-sanat aktivitelerine katkıda bulunmak amacı ile tasarlanmıştır. Bellekte önemli bir yer tutan ve edebiyat, resim, müzik, sinema, tiyatro sohbetlerinin yapıldığı Akkahve; tasarlanan edebiyat parkı için referans olmaktadır. Okuma ve dinleti alanlarını bünyesinde barındıran park Mersin’in geçmişteki gündelik yaşantısını yansıtmaktadır.

“12 yaşındaki Orhan, o pazar sabahı Kokulu Büfe’sini açmaya geldiğinde Hemen Güneydeki sahilde balıkçılar kıyıdan denize geceden serdikleri ağlarını çekmektedirler… Ağlardan dökülen, ağlara takılan ve kıyıdaki çakıl taşlarının üzerine serilen yüzlerce Akdeniz Karakulak’ı, Çipurası, Kefali, Levreği, Halili’si, yengeci, mürekkep balığı ve karidesi zıp zıp oynamaktadır. Bu şöleni izlemek üzere sabah, oracıktaki çimenlere uzanmış sabah pikniği yapan ailelere rastlamak bile olası idi. Gazoz ve su satıcısı Abbut Amca ortalığa saçılan yengeçleri sepetine doldurmaktadır… “(V. Kokulu)

Dekovilin değdiği diğer bir doku Mersin ekonomisi için önemli bir yer tutan balıkçılığa yönelik mekanlardır. Bu mekanlar bellekte yer tutan pazar yeri kültürü ile harmanlanarak kıyıda yerini almaktadır. Hafif bir strüktür içinde tasarlanan kapalı balık pazarı çevresindeki restoran ile bütünleşmektedir. Çamlıbel Balıkçı Limanı olarak tasarlanan bölge içinde yer alan kapalı balık pazarı sahil yürüyüş yolu aracılığıyla açık balık pazarı ile buluşmaktadır. Mersin kentinin kuruluşundan bu yana içinde barındırdığı balıkçılık kültürü önemsenmekte bu bakımdan limanın bir kısmı sadece balıkçılığa ayrılmaktadır.

“İskeleleri de çok iyi hatırlıyorum. Gece böyle çok sıcaklarda herkes o iskelelere giderdi, şeyler alırdık yaygı, yaygılar böyle yayar, ayaklarımızı da uzatırdık. Çerez de alırdık, şeyler orada saat 12’ye kadar herkes oturur birbiriyle sohbet ederdik. Çocuklar iskelede koşuşurduk oynardık. …” (T.S. Ünlü)

Dekovil hattının kırıldığı ve denize yaklaştığı durakta restoran yer almaktadır. Bu restoran tasarlanan yaya yolu aracılığıyla Millet Bahçesi’nin önünden geçer. Yirminci yüzyıl başına kadar kentin ve kentlinin coşkulu kutlamalarında, özel orkestraların verdiği caz konserlerinde bir araya geldiği buluşma yeridir. O dönemde olduğu gibi bugün halen ülkenin dünya le irtibat noktası olan Mersin sahilinde dönemin Millet Bahçesi niteliğinde bir alanın yeniden gündeme gelmesi zaruri bir ihtiyaç olarak görülmektedir. Yaya yolu devam ederek yelken kulübü ile birleşmektedir. Yelken kulübü kentlinin deniz ile kurduğu fiziksel ilişki bağlamında önem taşımaktadır. Mersin gibi büyük bir şehrin merkezinde kentli davranışları gösteren aktivitelerin yer alması ve gündelik yaşamla harmanlanması önemli bir tasarım kriteri olarak görülmektedir. Kulübün doğusunda yer alan yelken parkı işlevi destekler niteliktedir. Restorandan gelen yaya yolu yelken kulübünü geçtikten sonra yaya köprüsü ile limanın karşı tarafına ulaşmakta ve terminal meydanı ile buluşmaktadır. Köprü kentli için farklı bir deneyim oluşturmakla birlikte kente farklı perspektiflerden bakılmasına olanak sağlamakta, deniz kentli ilişkisine farklı boyutlar katmaktadır. Köprü Aksı Atatürk Parkı ve İsmet İnönü Bulvarı’nı katederek Cumhuriyet Meydanı’na Dekovil-le aksının başladığı noktaya kadar ulaşır. Kesintisiz yaya erişimi böylelikle kent merkezine ulaşır.

Köprünün ulaştığı terminal meydanının doğusunda deniz otobüsü ve deniz uçağı terminali yer almaktadır. Kente gelen ziyaretçilerin şehre giriş yaptığı ve ilk izlenimi edindikleri bu noktada Jansen planlarında yer alan ve kent belleğinde önemli bir unsur olarak karşımıza çıkan iskele izleri yer almaktadır. Bu iskeleler geçmişte kent yaşamının sürdürüldüğü odaklar ve kamusal alanlar olarak işlev görmektedirler. Hafızanın görünürlüğünün kentli ve ziyaretçi tarafından sağlanması için deniz iskele izlerinin yer aldığı akslara sokulmaktadır.

“Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı…
Arkada zincirlenen yüksek Toros Dağları,
Önde uzun bir kışın soldurduğu etekler,
Sonra dönen, dönerken inleyen tekerlekler… “(F.N. Çamlıbel, Han Duvarları)

Dekovil-le’in son durağı Kruvaziyer Terminali’dir. Son durak kente karşıdan bakılan bir başlangıç ve manzara noktası iken aynı zaman da deniz üzerinden ufuk çizgisi seyredilen ve başka yolculukları, hikayeleri betimleyen bitiş noktasıdır.

Etiketler

Bir yanıt yazın