Eşdeğer Ödül, Türkiye Tiyatro Müzesi Mimari Projesi Öğrenci Fikir Yarışması

Mehmet Ali Yiğit ve Alperen Kurumaz'ın "Türkiye Tiyatro Müzesi Mimari Projesi Öğrenci Fikir Yarışması" için tasarladığı proje eşdeğer ödül kazandı.

Proje Raporu:

Tarih ve Mimariyi Harmanlayan Bir Mekansal Yaklaşım

1950 sonrası gerçekleştirilen yol genişletme çalışmaları sırasında, Damat İbrahim Paşa Külliyesi’nin devamında yer alan sıralı dükkanların büyük bir kısmı yıkılmıştır. Bu bağlamda proje, tarihi dokuyu yeniden işlevine uygun halde canlandırma ve geçmişin izlerini modern bir anlatıyla gün yüzüne çıkarma hedefiyle tasarlanmıştır. Korunan dükkanların arasına, eski kahvehanelerde oynanan oyunları ve bu alanların birer buluşma noktası olma kimliğini hatırlatan, geçici sergi işlevi görecek mekansal düzenleme yerleştirilmiştir. Kamusal caddeye bir sahne edasıyla açılan bu sergi, dükkanların tarihsel derinliğini günümüzle buluşturmayı ve merak uyandırmayı amaçlamaktadır.

Projenin ilerleyen bölümlerinde, Gedikpaşa Tiyatrosu’ndan esinlenen bir kurgu geliştirilmiştir. Bu doğrultuda, sıralı dükkanların arka planında yer alan alanlar tiyatro ve sergi gibi kültürel etkinliklere ev sahipliği yapacak şekilde yeniden işlevlendirilmiştir. “Direklerarası Tiyatrosu” gibi tarihi bir kavramın izinden gidilerek, bölgenin geçmişteki sanatsal kimliğini yüceltecek bir Tiyatro Müzesi önerilmiştir. Müze yapısı, Damat İbrahim Paşa Külliyesi ve Şehzade Camii’ne duyulan mimari ve mekansal saygıyı temel alarak alçak bir siluetle çözümlenmiştir. Müze; sergi alanları, kütüphane ve hacim sahne birimlerinden oluşan bir bileşke olarak kurgulanmıştır.

Delikanlı Sokak’tan gelen aks, özgünlüğünü kaybetmiş dükkanların temizlenmesiyle Darülelhan Sokak ve Şehzadebaşı Caddesi arasında süreklilik kazanan bir mekansal bağlantıya dönüştürülmüştür. Bu aks üzerinde konumlanan atölyeler, kafe ve kütüphane, avluya açılan çağdaş bir yaşam alanı sunmakta; kullanıcıları etkileşim ve keşfe davet etmektedir. Kalenderhane Camii’ne doğru yükselen kütle, meydanda bir saçak ve sahne kulesiyle ana giriş alanı güçlü bir mimari ifade ile belirginleştirilmiş.

Ana giriş fuayesine entegre edilen mağaza ve Kalenderhane Camii’ne bakacak şekilde konumlandırılan restoran, meydanla görsel ve işlevsel bir ilişki kurarak kamusal alanın yaşayan bir organizmaya dönüşmesine katkı sağlamaktadır. Avluda yer alan kütüphane ve kafe, film gösterimleri, atölye etkinlikleri gibi kullanımları destekleyen koridorla diğer mekanlara bağlanmıştır. Kalıcı sergi alanı, iki katlı bir düzenlemeyle mekansal derinliği artırılmış; kullanıcıları çevredeki Damat İbrahim Paşa Külliyesi’nden Şehzade Camii’ne uzanan tarihi silüeti deneyimlemeye davet eden bir güzergah sunulmuştur.

Cephe tasarımında, fuaye ve sahne hacmi şeffaf bir ifadeyle dışarıya yansıtılmış; böylece yapının iç yaşamı ve kamusal mekana sunduğu dinamizm arasındaki ilişki güçlendirilmiştir. Beyaz taş malzeme, hem çevredeki geleneksel dokuya bir gönderme yapmış hem de yapı kütlesine zamansız bir estetik kazandırmıştır.

Bu proje, geçmişin izlerini çağdaş bir yorumla geleceğe taşımayı; kullanıcıları tarihi ve sanatı yeniden keşfetmeye davet eden, çevreye saygılı bir mimari ifade ortaya koymayı hedeflemektedir. Mekansal organizasyon, halkın katılımını teşvik eden açık ve davetkar bir kurgu ile tarih ve modernite arasında bir köprü kurmaktadır.

Gedikpaşa Tiyatrosu ve Direklerarası Bağlamı

Gedikpaşa Tiyatrosu, Osmanlı İmparatorluğu’nda modern tiyatro yapılarının ilk örneklerinden biri olarak, tiyatro sanatının yalnızca kültürel değil, mekansal anlamda da yeni bir boyut kazandığı bir dönemi temsil etmektedir. 1860’lı yıllarda Ermeni tiyatro sanatçısı Güllü Agop tarafından inşa edilen bu yapı, geleneksel Osmanlı kahvehane ve meydan tiyatrosu sahnelerinden ayrışarak, tiyatronun kontrollü bir mekana taşınmasını sağlamıştır. Sahne ve seyirci arasındaki hiyerarşik ilişkinin yeniden tanımlandığı bu bina, oturma düzeni, akustik tasarımı ve aydınlatma sistemleriyle döneminin mimari yeniliklerini yansıtmıştır. Gedikpaşa Tiyatrosu’nun düzenli ve kapalı bir mekan olarak tasarlanması, Osmanlı tiyatro mimarisinin Batı’dan aldığı etkileri barındıran önemli bir örnek oluşturmuştur.

Bu dönüşüm, Direklerarası gibi geleneksel eğlence merkezlerine de ilham kaynağı olmuştur. Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Külliyesi’ne bağlı sütunlu tonoz sistemleriyle tanınan Direklerarası Çarşısı, başlangıçta geleneksel gösteri sanatlarının (ortaoyunu, meddah, gölge oyunu) sergilendiği kamusal açık alanlarla ilişkilendirilmiştir. Ancak zamanla bu alanlar, Gedikpaşa Tiyatrosu’nun temsil ettiği kapalı mekan tiyatrosu anlayışından etkilenerek tiyatro ve sinema binalarına dönüşmüştür. Direklerarası’nın arka cephelerine eklenen bu yapılar, Osmanlı’da geleneksel mimariyle Batı tarzı sahne yapıları arasında bir köprü kurmuştur. Bu mekanlar, hem geleneksel Osmanlı mimarisinin ahşap strüktürlerini hem de dönemin modern tiyatro mimarisine özgü taş ve betonarme detaylarını barındırmıştır.

Gedikpaşa Tiyatrosu’nun mimari etkisi, Direklerarası’nda mekansal organizasyonun dönüştürülmesine de katkı sağlamıştır. Çarşıdaki sütunlu geçişler, tonozlu arkadlar ve dar sokaklarla biçimlenen geleneksel Osmanlı şehir dokusu, tiyatro ve sinema binalarının eklemlenmesiyle yeni bir mekansal karakter kazanmıştır. Bu yapılar, hem fonksiyonel hem de estetik açıdan dönemin tiyatro anlayışına uygun olarak yeniden kurgulanmıştır. Örneğin, sahne arkasındaki teknik alanlar, seyirci fuayeleri ve oturma düzenleri, Gedikpaşa Tiyatrosu’ndaki modern yaklaşımların bir yansımasıdır.

Ancak bu süreç, hem Gedikpaşa Tiyatrosu hem de Direklerarası için zamanla yok oluşla sonuçlanmıştır. 19. yüzyıl sonlarında Gedikpaşa Tiyatrosu’nun kapanması ve 20. yüzyılın ortalarında Direklerarası’nın kentsel dönüşüm projeleriyle dönüştürülmesi, bu mekanların özgün mimari dokusunu büyük ölçüde ortadan kaldırmıştır. Bugün Direklerarası’nda sütunlu birkaç dükkan ve Ferah Sineması’nın dış konturları ayakta kalsa da, bu alanlar, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecinde tiyatro mimarisinin evrimini hatırlatan birer hafıza mekanı olarak değerlidir.

Etiketler

Bir yanıt yazın