Yarışma sonucu elde edilen proje İrlandalı ekip Heneghan Peng Architects tarafından tasarlandı. Filistin Müzesi, 2017-2019 döneminde Ağa Han Mimarlık Ödülü almaya hak kazanan yapılar arasında yer aldı.
Filistin mirasını kutlamak ve “diyalog ve hoşgörü kültürünü desteklemek” amacını güden proje, Filistin’in en büyük sivil toplum kuruluşunun amiral gemisi projesi olarak, yakınındaki Birzeit Üniversitesi’nin desteğiyle inşa edildi.
Arazi, bölgedeki yerel halk tarafından örülüp toprağı işlenmeye uygun hale getiren taş duvarla (sanasil) şekillenen tarımsal teraslarla tanımlandı. Uluslararası yarışma ile seçilen projenin tasarımı ip ucunu araziden alıyor ve kararlı bir şekilde araziye oturuyor. Müzeye giden yol tepenin başına, ziyaretçilerin karakteristik Akdeniz peyzajı içinde müzenin diğer tarafını gördükleri girişe ulaşıyor. Ana ziyaretçi mekanları -lobi, sergi alanları, cam galeri, dükkan, kafeterya ve vestiyer- girişle aynı kotta yer alıyor ve dikey dolaşım ihtiyacını sınırlıyor. Sağ kanattaki kafeterya, zemini taş döşenmiş, geniş manzaraya bakan açık hava terasına açılıyor. Topoğrafyada önceden var olan oyuk, sol kanadın altında, dükkanları ve eğitim/araştırma merkezini içeren ek programları yerleştirmek için kullanılıyor ve üstü örtü bir açık hava amfi tiyatrosuna bağlanıyor.
Müze mimarisinin zikzak formu ve tepeye yerleşen bahçeler çevredeki tarım teraslarından ilham alıyor ve toprakla olan bağlantının altını çizerken West Bank’ın askeri işgaline olan direnişi sembolize ediyor. Bethlehem yakınlarından çıkarılan Filistin kireçtaşı hem cephede hem dış döşemelerde kullanılarak bütünlük sağlıyor. Yapının batı cephesindeki kapalı yüzey iki yerde yukarı doğru kalkarak, yerleri ve büyüklükleri iç mekandaki direk ışığı ve ısıyı kontrol ederken gün ışığını maksimum içeri alacak şekilde (LEED Gold sertifikası sahibi) tasarlanmış, metal bitirişleri olan üçgen taşıyıcıları görünür hale getiriyor.
Müze’nin beton strüktürü kaba bir etki verecek şekilde tasarlandı ve beyaza boyandı. Bahçe tarımsal ürünler çeperde, daha rafine bitkiler merkeze yakın olacak şekilde düşünüldü ve kafeteryanın belli ihtiyaçlarını karşılamak amaçlandı. Terastan ve amfi tiyatrodan toplanan yağmur suyu sulamada ve rezervuarlarda kullanıldı, atık sular da tarımsal faaliyetler için yeniden kullanılacak şekilde sisteme dahil edildi.