Galataport’ta yer alan, Autoban tarafından tasarlanan kruvaziyer gemisi yolcu terminali, İstanbul'un Bizans dönemi sarnıçlarından ilham alıyor.
Tasarımcılar, projeyi anlatıyor:
Galataport kruvaziyer yolcu gemisi terminalinin tasarım özeti, geniş yelpazedeki kruvaziyer yolcu gemisi ve yolcu profillerinin ihtiyaçlarını dikkate alan, özenli bir tasarım sunulmasını kapsıyordu. Terminal tasarımının 7 milyon yabancı turist ve 1,5 milyon kruvaziyer gemi yolcusu dahil, beklenen 25 milyon ziyaretçiye güzel ve eşsiz bir deneyim sunması gerekmekteydi.
Galataport projesinde de limanın tarihi önemini ve çevresindeki semtlerin kültürel dokusunu yansıtacak çağdaş bir yaklaşım uygulamıştır. Sonuçta elde edilen tasarım ile; ziyaretçiler üzerinde derin ve olumlu bir etki yaratacak şekilde hem estetik açıdan güçlü hem de amaca hizmet eden ve başarılı şekilde fonksiyonunu yerine getiren bir proje sunmak hedeflenmiştir.
Yeraltı yolcu terminali global standartlara uygun şekilde tamamlanmıştır ve her türlü terminal işlemini, bagaj ve pasaport kontrol işlemlerini yeraltına taşımıştır. Bu sayede deniz kenarındaki alan ziyaretçiler tarafından dinlenme alanı olarak kullanılabilecektir.
Proje, şehrin tarihi kısmına iki adım mesafede ve tarihi yarımadanın uzantısı olan Karaköy semtinde yer almaktadır. Dolayısıyla tasarım kurgusu alanın kültürel dokusu ve özellikle Roma ve Bizans dönemlerinde su deposu olarak inşa edilmiş olan antik sarnıçlar üzerine kurulmuştur. Yerebatan Sarnıcı ve Binbirdirek Sarnıcı gibi İstanbul sarnıçları şehrin önemli kültürel hazineleri olarak bilinmekte ve büyüleyici mimarileri ile her yıl binlerce turist çekmektedir.
Bu antik sarnıçların tarihi mimarisi ve karakterine, terminal alanının iç kabuğundaki kolon kenarlarının yuvarlatılması ve üst katların yapısal şekli yoluyla atıfta bulunulmuştur. Alan içinde yön duygusu yaratabilmek amacıyla, Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk ve son idari merkezi olan Topkapı Sarayı’na ve Dolmabahçe Sarayı’na bakan terminal yüzlerinde farklılaştırılmış malzemeler kullanılmıştır.
Autoban’ın tasarımı doğal gün ışığına erişimin az olmasına rağmen, alanın doğal ve havadar olmasını, alana giren ve çıkan yolcu akışının optimize edilmesini ve hoş bir aktarma deneyimi yaşatmayı hedeflemektedir. İyi düşünülmüş aydınlatma düzenekleri gümüş renkte ışık yaymak ve bu doğal duyguyu vurgulamak üzere özel olarak seçilmiştir, diğer taraftan çeşitli malzemeler için açık ve doğal renk paleti tercih edilmiştir. Yüksek sirkülasyona dayanabilecek ve kolay temizlenebilecek daha geniş yüzey alanına ve minimal harç derzine sahip dayanıklı malzemeler seçilmiştir.