David Chipperfield'İn tasarladığı Gallery Building "Am Kupfergraben 10" Berlin'de yer alıyor.
Kupfergraben Kanalı’nın yanında bulunan galeri binası, Lustgarden ve Müzeler Adası manzarasına sahip. 2. Dünya Savaşı’nda yıkılan bir yapının izleri üzerine inşa edilen bu bina, Doğu-Batı Berlin’in birleşmesinden 12 yıl sonra Neues Müzesi’ne bakan şehir cephesinin tamamlanması için bir yarışma sonucu yapıldı.
Çağdaş bir yapı olan galeri binası, kopyalamadan geçmişe referans veren, tarihsel bağlama tepki veren bir proje. Berlin’in tipik kentsel dokusunun bittiği ve büyük ölçekli bağımsız yapıların inşa edildiği bir bölgede yer alıyor. Bu özgün alanda kentsel blok cephelerin devamı olması konsept içerisinde değerlendirilmiş. Kentsel bir dolgu görevi gören yapı yüksekliği ile çevresinde uyumluyken, kendi heykelsi dilini de geliştirmeyi ihmal etmiyor.
Betonarme yapının tek renk cepheleri derz boşlukları belli olmayan geri dönüştürülmüş taştan yapılma tuğlalar ile oluşturulmuş. Büyük pencere açıklıkları ise bölgenin kentsel dokusunu yansıtırken cephe kompozisyonunu tanımlıyor. Oranları kepenkler ve çerçeveler ile birlikte çok iyi düşünülmüş pencereler arasında sadece Spree Nehri’ne bakan özel bir pencere, binanın yakınında bulunan tarihi bir cephedeki oymalı bir sütunu referans alıyor ve yüksekliğiyle o sütunun manzara içine dahil olmasını sağlıyor.
Dışarda yapının karakteri taş gibi malzemelerle belirlenirken, iç mekan gün ışığı ve oranlar ile tanımlanıyor. Odalar 5,5 metre yüksekliğinde ve kat planları pencere açıklıklarının ve hacimlerin yerleştirilmesine göre 4 katta da farklılık gösteriyor. Galeri salonları farklı yönlere bakıyor ve gün ışığı ayarlanabilir panellerle kontrol ediliyor. Sergiler için iyi oranlar sunan bu bina aynı zamanda yaşamk ve çalışmak için de uygun: dünyadan izole edilmiş sanata adanmış bir konaktan ziyade kentin kültürel merkeziyle doğrudan bağlantılı.