Bora Soykut’un, konsept ve avan projesini EPP bünyesinde hazırladığı Giresun Spor Kompleksi, yeni Giresun Stadı (Çotanak Arena) ve Olimpik Yüzme Havuzu yapılarından oluşuyor.
Bora Soykut, projeyi anlatıyor:
Proje, Giresun Aksu Deresi kıyısında, neredeyse üçgen bir parsel üzerinde yerleşmiş durumda. Kuzeyinde TOKİ konutlarının yer aldığı proje, endüstri dönüşümlü eski kağıt fabrikasının arazisi üzerinde yer almakta. Vaziyet planı çalışmasında, stadyum yapılarının tasarım kriterlerinden biri olan, saha uzun kenarının kuzey-güney yönünde olması zorunluluğu, yüzme havuzu yapısında gün ışığı kullanım kriterleri, açık antrenman sahası, otoparkların yerleşimi ve alana çevreden taşıt ve yaya ulaşım çözümleri gibi konular, ana sorunlar olarak ele alınmış. Vaziyet planındaki çözümler, arazi içerisinde yer alan yapıların formlarından gelen çizgilerle, proje alanı içerisindeki insan hareketlerinin akışkanlığını da sağlayacak şekilde birbiri ile tutarlı bir biçimde ilişkilendirilmiş.
Stadyum yapılarında, işlev dağılımlarına göre kullanıcı trafiğini düzenlemek adına sporcu, ziyaretçi, protokol, güvenlik ve acil durum giriş ve çıkışlarının mümkünse yapının farklı kotlarında; değilse, yapının farklı bölgelerinde düzenlenmesi yapının maç günlerindeki işleyişi için önem taşımaktadır. Bu nedenle projede taraftar/ziyaretçi girişleri 5,8 m yüksekliğinde bir platforma alınarak bu alan üzerinde bağımsız gezinme imkanı sağlanmıştır. Bu, aynı zamanda giriş kontrol ve güvenlik kriterleri adına işlevsel bir çözüm olarak da tercih edilmiştir. Bu platforma ulaşım merdivenler aracılığıyla ve acil güvenlik durumlarında ambulans, itfaiye vb. araçlarının da platform üzerine çıkabilmeleri amacıyla iki büyük rampa-köprü ile araziye ve anayola eklemlenmiştir. Yüzme havuzu yapısı ziyaretçi girişine de aynı platform üzerinden ulaşılmaktadır.
Arazinin konumu ile ilgili olarak, Karadeniz coğrafyasının tipik özelliklerini sergileyen Aksu Deresi ve Vadisi, doğal yapısını büyük oranda korumuş, Giresun’un yeni gelişmeye başlayan bir bölgesidir. Yapıların mimari dilinde bölgenin güçlü ve yeşil doğası, Aksu Vadisi’nin tabanına yerleşecek bu iki “cüsseli” yapının ana mimari kararlarının oluşmasında etkili olmuştur.
Stadyum ve yüzme havuzu gibi yapılar boyutları, işlev, kullanıcı sayısı, kullanım sıklığı ve kullanıcı eylemleri itibarı ile kentsel ölçeğin dışında birer yapı tipolojisidirler. Bu nedenle iyi ve kötü örnekleriyle mevcut doğal kırsal dokudan, henüz değişmeye başlamış olan yapay çevrede inşa edilecek söz konusu stadyum ve yüzme havuzu yapıları için referans alınabilecek bir kentsel doku, yapı vs. olmaması nedeniyle, yapıların cephe mimari kararlarında ilk eskizlerden itibaren, kütle etkisi anlamında, bu iri yapıların formlarını yumuşatmak, renk anlamında da doğal çevrenin hakim rengi olan koyu yeşil ile kontrast sağlayacak bir renk ve malzeme bulmak amaçlanmıştır.
Günümüzde stadyum yapılarında sıkça uygulanan membran, teflon, genişletilmiş sac veya alüminyum levha gibi malzemeler kullanılarak, yapının cephede de teknolojik bir etki yaratması tercih edilmektedir. Bu tarz çözümlerde cephe malzemesi, cephe ve çatı birlikte aynı strüktürün devamı olarak çözümlendiği için kaplama malzemesi de cepheden çatıya aynı malzeme olarak devam etmektedir. Ancak tasarım sürecinde, ilk eskizlerden beri ana tasarım kararı olarak, cephede plastik ve sentetik bir etki yaratan bu anlayıştan özellikle kaçınılmış; cephe ve çatıyı ayrı ayrı düşünen, plastik bir etkiden çok, yapısal bir etki yaratacak bir mimari çözüm sunulmuştur. Böylelikle cepheyi cephe olarak, çatıyı çatı olarak ele alan, cephede ve çatıda farklı iki malzeme kullanan bir mimari dil oluşturulmasına karar verilmiştir.
Doğal çevrenin bu kadar güçlü olduğu bir coğrafyada, sadece renk olarak değil malzeme karakteri olarak da doğal etki yaratabilecek bir malzeme arayışına girilmiştir. Bu süreçte en tutarlı ve amaçlanan konsepti sağlayacak, yine teknolojik bir malzeme olan, ancak iyi kullanıldığında doğal malzeme hissi uyandıracak bir malzeme olan cam lifli hafif beton (GRC) kullanılmasına karar verilmiş ve renk olarak doğal toprak kırmızısı (terracotta) tercih edilmiştir.
Diğer önemli bir teknik detay olarak, mimaride çatı saçak kotunun dalgalı hareketine rağmen, çatının taşıyıcı sistemi oldukça basit ve tek tip bir çelik makas sistemi ile çözülmüştür. Yapının cephe üst kotunda, cephe sınırını takip eden sürekli-dalgalı bir kiriş üzerine oturan çatı taşıyıcı sistemi tüm sadeliğiyle mimarinin güçlü diline destek olmuştur. Bu çözüm, atölye ve şantiyedeki, imalat ve montaj sürelerini azaltmıştır.
Yine aynı nedenle, bomboş bir arazi üzerinde birdenbire peydah olan bu yapıların hem çevreden algılanışının yumuşatılması hem de arazi içerindeki akışın sürekliliği, yaya dolaşımı konforu ve yapıların kütle etkisinin hafifletilmesi adına sert-köşeli etkilerden kaçınılarak her iki yapı da elips formunda işlenmiştir.
Yapı içerisinde yer alan futbol sahası, olimpik yüzme havuzu gibi ana işlev alanlarının dikdörtgen formda olmasından dolayı ana işlev alanları ile eliptik cephe yüzeyi arasında oluşan “ara mekanlar” ek işlevlerle değerlendirilerek yapıya ve tesis geneline değer katan kulüp yönetim ofisleri, mini çarşı ve fan store gibi işlevlere yer vererek değerlendirilmiştir.
Proje sürecinin başında kulüp yönetiminin de tasarım sürecine katılması, kullanıcı pratikleri ve taleplerini öğrenmek adına, projenin işlev ve işletme anlamında daha ekonomik ve kullanışlı bir yapı olmasına, yardımcı olmuştur. Yapılan görüşmelerde kapasite ve loca sayılarının belirlenmesine ek olarak, yapının etkin kullanıcısı olan taraftar gruplarının tribün alışkanlıkları hakkında bilgi almak tasarım sürecinde yol gösterici ve yapıcı bir etki yaratmıştır. Yönetimin, taraftar gruplarının kale arkası tribününden ziyade maraton tribününü tercih ettiğini, bu nedenle kale arkası tribününü küçük tutmanın iyi olacağını belirtmesi ile sayesinde kuzey ve güney kale arkalarında bir kapalı spor ve antrenman salonu ve kulüp yönetim ofisleri bölümü eklenerek yapının kullanım olanaklarını artırmış ve sadece karşılaşma günlerinde değil, haftanın tüm günleri çalışan, işletme anlamında da işlevsel bir çözüm üretilmiştir.
Havuz yapısının tasarım sürecinde de, yine aynı şekilde Gençlik ve Spor Bakanlığı, İl Genel Müdürlüğü’ndeki yetkililerle birlikte projenin ihtiyaç programını yeniden ele alınmış, eğitim ve müsabakalara cevap verecek şekilde projeyi geliştirilmiştir. Buna göre, yüzme havuzu tesisinin genç yüzücülere ve bölge halkına da hizmet vereceğini göz önüne bulundurarak, olimpik havuz alanında bir ısınma/çırpınma havuzu da planlanmıştır. Yapının tüm teknik hacimlerini (havuz mekanik ve iklimlendirme vb.) yapının giriş platformu altında yer alan bölümde çözümlenmiştir.
Dolaşım platformu altında yer alan havuz teknik hacimleri ile aynı bölgede oluşan rezerv alanlarda da Aksu Deresi’ne paralel konumda, alt kotta yer alan antrenman sahasına hizmet verecek bir soyunma-giyinme, duşlar vb. kolaylık hacimlerini yerleştirilmiş ve bu sayede tüm kompleksin kompakt bir biçimde işlemesi sağlanmıştır.