İBB İstanbul Tasarım Müzesi

Süleymaniye Camii Altı Sıra Dükkanlarının İstanbul Tasarım Müzesine Dönüşümü Projesi, 2024 yılında tamamlandı.

Süleymaniye Külliyesi Sıra Dükkanları, 1551 -1558 yılları arasında inşa edilen ve 06.12.1985 tarihinde dünya miras listesine (UNESCO) kabul edilen, Süleymaniye Külliyesi’nin bir parçasını oluşturuyor. Sıra dükkanlar Mimar Sinan türbesinden başlayarak Mimar Sinan Caddesi boyunca uzanıyor. Birden fazla yapıdan ve işlevden oluşan sosyal nitelikli bir merkez olan külliye Osmanlı sosyal ve kültürel hayatında önemli bir yere sahip. Sıra dükkanlar bu çok amaçlı külliyenin üretim ve ticaret odaklı önemli bir parçası. Yüzyıllar boyunca kentin kimliğini oluşturan en önemli simgelerden birisi olan Süleymaniye Camisi Haliç’e hakim bir tepe üzerine inşa edildi.

Mimar Sinan’ın ustalıkla tepeye yerleştirdiği külliye yapıları, çevredeki yapılar ve bugün Mimar Sinan Caddesi boyunca uzanan istinat duvarı caminin oturduğu platformu oluşturmak ve alanı tesviye etmek için yapılan dolgu ve boşaltma işleri için kullanıldı. Haliç yönünde ortaya çıkan yükseklik farkları avantaja dönüştürüldü, camiinin avlusunu düzleştirmek için kullanılan duvarların oluşturduğu boşluklara dükkanlar yerleştirildi. Aynı ustalık günümüzde Rabi ve Salis medreselerinin zarifçe alt kota doğru inişlerinde de rahatça gözlemleniyor.

Dükkanlar yaklaşık 4×4 metre ebatlarında kare mekanlı odacıklardan oluşuyor. Dükkan dizisinin Salis- Rabi cephesine bakan kısmı 34 birimden, Darü’-hadis Medrese’si altındaki kısmı ise 18 birimden oluşuyor. Osmanlı döneminde günlük hayatta kullanılan bakır eşyalar ile inşaatlarda kullanılan metal aksamların dökümleri bu sıra dükkanlarda yapılıyordu. Yılların etkisi ve sürekli değişen üretim odaklı işlevlerin neden olduğu zararlar sebebiyle dükkanlar hırpalanmış durumdaydı. Bunu yanı sıra alandaki turizm baskısının artmasıyla bölgedeki mekan talebi ve bundan kaynaklı müdahalelerin sayısı ve kapsamı da artmıştı. Söz konusu müdahalelerin oluşturduğu problemlerden ortaya çıkan rahatsızlıklar alana müdahale edilmesini kaçınılmaz hale getirdi.

Her ne kadar sıra dükkanların özgün planı korunmuş olsa da cepheler bozuldu ve özgün durumu kayboldu. Ayrıca yolun 80-90 cm yükselmesinden kaynaklı yapılan müdahaleler cephelere zarar verdi. Alana yapılacak müdahale önemli sorumlulukllar taşımakta ve fırsatlar sunmaktaydı. Öncelikle Osmanlı ticaret hayatında merkezi bir rolü olan Mimar Sinan Sokağı’nı oluşturan yapıların özgün haline uygun olarak restore edilmesi önemliydi. En az bunun kadar önemli bir konu da yapının ne şekilde yeniden işlevlendirileceğiydi. Bu anlamda proje üretim odaklı özgün kullanımın korunması ile turistik eşya satışına yönelik alan talebinin oluşturduğu çelişkinin çözümüne odaklandı.

Bu amaçla proje, kullanıcı profilini genişletti ve turistlere ek olarak yerli, öğrenci, araştırmacı gibi kullanıcıların da alana gelmesi adına öneriler geliştirdi. Alanda hala izleri devam eden yerinde üretim ve satış yapan dükkanlar çıkış noktası oldu. Proje aşamasında ortaya konan bu perspektif, yapıların tamamlanmasının ardından ortaya çıkan tasarım müzesi fikrinin kolaylıkla yapıya adapte edilebilmesini sağladı.

Alanın kültürel ve ticari bir odak haline gelmesinde dükkanların içeriğinin önemi kadar, sokakla kurdukları ilişkinin ve oluşturdukları sokak dokusunun da önemi büyük. Bu anlamada projede karşı sıradaki yıkılmış dükkanlardan ortaya çıkan boşluk kamusal bir açık alan olarak tasarlandı ve alana gelenlerin vakit geçirebileceği alternatif sosyal bir alan önerildi. Projede ayrıca sokak döşemeleri, kaldırımlar ve sınır elemanları yeniden tasarlandı ve dükkanların sokakla kurdukları ilişkiler iyileştirildi.

Etiketler

Bir yanıt yazın