İZTEKGEB İnovasyon Merkezi

M artı D Mimarlık tarafından tasarlanan İZTEKGEB İnovasyon Merkezi İzmir, Urla'da yer alıyor.

Tasarımcılar Projeyi Anlatıyor:

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Teknopark Yönetimi, girişimcilerin teknoloji odaklı inovasyon yaratmalarını sağlayacak ortamı oluşturmak üzere eğitimler verilecek, mal ve hizmetler üretilecek, üretilen teknolojinin transferini yapacak, girişimcileri ve firmaları sosyal iş ağında tutacak bir merkez oluşturmak amacıyla İnovasyon Merkezi’ni kurarak, mimari projesini elde etmek üzere ofisimizden davetli bir teklif almış ve sonrasında işi bize vermişlerdi.

Teknopark yerleşkesindeki arsa, ana girişe yakın köşe parsel olarak özellikli bir konuma sahipti. Kuzey-güney yönünde inen hafif eğimli arazide üst kotlardaki bir kaç ağaç dışında her hangi bir bitki örtüsü mevcut değildi. Arazi eğimi yönünde yıl boyunca kesintisiz ve kuvvetli esen hâkim rüzgâr ile yaz aylarında güneşin yoğun ve keskin etkisi, dış mekân kullanımını olumsuz etkilemekteydi. Buna karşın yerleşke kullanıcılarının dış mekân kullanımına duydukları gereksinim yapılan anketlerin sonucunda bariz bir biçimde vurgulanmaktaydı. Araziye ilişkin iklimsel ve topografik veriler, bölgedeki kullanıcılarla yapılmış anket sonuçları tasarım yaklaşımımızı yönlendiren, yapının arsadaki konumlanışını ve biçimlenişini etkileyen başat veriler olmuştu.

Binanın programı Kuluçka Merkezi, Tanıtım, Patentleme ve Teknoloji Transfer Ofisi, Paydaşlar Ofisi, Nitelikli Sosyal Donatı Alanları, Teknik Eğitim Salonları, Toplantı Salonları, Teknik Atölye ve Kiralanabilir Ofisler’in yanı sıra Kiralanabilir Ticari Alanları’nı da içermekteydi.

Üç kata dağıttığımız programı çizgisel bir şema üzerinde kurguladık. 4 katlı çizgisel blok, köşe parselin sınırlarını takip ederek içerisinde avlu yaratarak eğrisel bir form kazandı. Sürekliliği olan bu yapı formu, üçüncü boyutta da arazinin farklı kotlarını açık ve kapalı mekânlar dizisiyle birbirine bağlayan akışkan bir mekân kurgusu oluşturmamızı sağladı. Bu yerleşim ve biçimlenme kararı, hem istenmeyen sert ve bunaltıcı rüzgârları engelleyerek korunaklı avlunun kullanım değerini artırdı, hem de akışkan ve çizgisel kütle vurucu bir görsel etkiye sahip oldu.

Arazinin üst kotuna yaslanarak topografyanın devamı olarak tasarlanan binanın çatısı, arazinin alt kotundan başlayan yaya rotasının sonlandığı, tüm alana ve deniz manzarasına açılan bir rekreasyon alanı olarak kurgulandı. Rekreatif çatı ve yaya güzergâhı, avlu ve arazideki hafif eğimin sağladığı amfi yoluyla birbirine bağlandılar. İki kota oturan avlunun üst kotu yeşil peyzaj olarak düzenlenirken, alt kotun sert zemin dokulu, toplanma ve gösteri olanaklı bir açık dış mekân olarak kullanılacağı öngörüldü. Açık alanın ve avlunun yaz aylarındaki gölge gereksinimi, programda yer alan Kuluçka biriminin ayrı bir kütle olarak avluda zeminden kopuk olarak konumlandırılmasıyla çözümlendi.

Binanın yenilikçi ve özgün kimliği, Kuluçka biriminin kütle kompozisyonunda öne çıkartılarak ikonik bir form kazanmasıyla vurgulanmaya çalışıldı. Öte taraftan, bu iddialı form ile yarışmayacak ve ona fon oluşturacak çizgisel yapının programı ise dört ayrı kota dağıtılarak, rasyonel ve yalın bir düzende kurgulanmıştır. Diğer yandan, çalışma ofisleri ve ortak alanların doğal ışığı en yüksek düzeyde kullanmalarını amaçladık. Avluyu saran bir koridor üzerine dizilmiş çalışma mekânları, hem cepheden hem de yarı şeffaf koridor cephesinden ışık alacak, ayrıca koridor cepheleri ofislerin iletişim alanları olacak şekilde düzenledik. Açık alanla görsel ve işlevsel ilişki kuran koridorlar ise yalnızca dolaşım amaçlı olarak düzenlemeyip, yer yer oluşturulan nişler ile bir sosyalleşme ortamı oluşturmalarını amaçladık. Binanın ana giriş kotundaki atriumda yer alan kafeteryanın avlu ile bağlantılı olacak biçimde tüm bina kullanıcıları ve ziyaretçileri için ana buluşma noktası olması hedeflendi. Yerleşkeye hizmet verecek sosyal tesis ve restoran ise binanın güvenliğini zedelemeyecek ve işletme kolaylığı sağlayacak biçimde konumlandırıldı.

Bina, yapım hızı, kullanım-bakım kolaylığı ve maliyetlerinin minimize edilmesi, çağdaş mekânsal kimliğini yansıtması amacıyla tüm yapısal sistemlerini yansıtacak brütalist mimari dil ve mekânsal kimlik ile tasarlandı. Bu hedef doğrultusunda, brüt beton taşıyıcı sistem de tüm kaplama katmanlarından yalıtılarak kendini sergileyecek biçimde tasarlandı. Zemin kaplamaları için bakım ve uygulama kolaylığının yanı sıra hijyen koşullarını sağlayan renkli epoksi kullanılması önerildi. Ayrıca, yapının yaşam süresi boyunca geçireceği olası değişikliklere izin vermesi ve mekânsal esnekliğin sağlanabilmesi için ofis mekânları hafif iç mekân bölücü duvarlarla sınırlandırıldılar.

Etiketler

2 yorum

Bir yanıt yazın