Katılımcı (1. Kategori), Cami Tasarımı Fikir Yarışması

Mimari Açıklama Raporu

İslam felsefesi hiçbir zaman içinde zorlama ve baskı bulundurmamış; anlayış ve paylaşım içinde mütevazi bir yaşam benimsemeyi kendine ilke edinmiş bir inançtır. Bundan kaynaklıdır ki ibadet mekanları da bu kavramları bünyesinde yaşatabiliyor olması ile cami mekanlarının ihtiyaç programlarının temellerini oluşturmaktadır. Gök, yer ve toprak arasındaki ilişkiyi mekanlaştırabilmek üzerine düşünsel grafiklerle başlanılan tasarım sürecinde projede ana ibadet birimi, örtü, yer, topografik ve toplumsal ilişkiler üzerine odaklanılmıştır. Bu ilişkiler kurulurken alanın baskı ve zorlamadan uzak, mütevazi ve dingin olarak okunması örtü ile ana ibadet biriminin ilişkisini şekillendirmiştir.

Yaradan yeri ve göğü kuşatır, zamansızdır mekansızdır. Topraktan yarattığı kul ise yine toprağa varacaktır. İşte tam da bu temsillerin (YERYÜZÜ, GÖKYÜZÜ) kesişiminde Kulun Tanrıya en yakın olacaği ibadet mekanı düşünülmüştür. İlk ibadet mekanının oluşumunu kıbleye dönük bir duvar karşısında veya güneşten korunmak için gerilen bir örtünün altında gerçekleşmiş olması, projenin şekillendiği kavramların temelini atmaktadır. Bu örtü hem toplumsal hem de camii birimleri bağlamında birleştirici ve toplayıcı bir saçak olarak proje alanında yerini almıştır. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer alan proje alanın uzun güneşlenme süreleri ve sıcak iklim koşullarını dikkate alarak örtü üzerinde açıklıkların ve gölgeliklerin elde edilmesi bir başka deyişle orta avlulu bir tasarım elde edilmiştir.

Cami ana birimimin yan işlevleri örtünün altında ve toprağın içinde konumlandırılmış, ortada oluşturulan bir avlu ile bütünleşik bir kurgu oluşturulup kolay ulaşılabilir olması gerektiği göz önünde bulundurularak tasarlanmıştır. Bu doğrultuda kapalı ibadet mekanı, son cemaat, kurs birimi, toplantı odaları, kütüphane ve lojman bu örtünün hacim kazandırdığı avludan beslenmiş, belirlenen ana akslar üzerinde yaratılan rotalar dahilinde kurgulanmıştır. Dolayısıyla bütünüyle cami kurgusu bir toplanma mekanı olarak üst örtünün altında şekillenmiştir. Alanın sağladığı eğimi içine çekerek bir yönlendirici olarak kullanan örtü, aynı zamanda topografya ile belirli noktalarda birleşip belirli noktalarda ayrılarak biçimsel bütünlük ve ahengi bünyesinde barındırmıştır.

Örtünün üzerine taşan ve gökyüzüne uzanan ana ibadet mekanı örtü üzerinde yalın, sade ve kendini belli eden vaziyette konumlandırılmıştır. Her kot ve açıdan okunabilen ana ibadet birimi, cami alanına olan çağrının sembolü olarak da okunabilmesine olanak sağlamıştır. Klasik, genel kabul görmüş kubbeli cami formu ve yeryüzü ve gökyüzünün kesişimde önerilen ibadet hacmi ile kesiştirilmiştir. İç mekanda ana kubbe konumlandırılıp küçük hacimli kubbeler eklenip kesiştirilerek geometrik bir düzen tanımlanmıştır. Kubbelerin oluşturduğu formu içeren kot yatayda dilimlenerek iç mekanın doğal aydınlatması sağlanmıştır.

Klasik cami mekanlarında cami-son cemaat-avlu ilişkileri doğrusal kurgu ile kesintisiz ve net bir biçimde işlenmiştir. Camii ana kurgusunun odağını biçimlendiren örtünün alan ile olan ilişkisini güçlendirmek, örtüyü ‘örtmek’ işlevinden öteye taşımak amacıyla ve avluya kullanışlı ışık almayı sağlayan bir sistemli yerleşim düşüncesi ibadet mekanının ve diğer birimlerin alt duvarlarında da kullanılmıştır. Bu kullanım cami mekanının ve ‘örtmek’ güdüsünün hafiflemesini sağlanmış ayrıca oluşan geçirgen alanlardan süzülen ışık kümeleri içerideki ambiansı kuvvetlendirmiştir.

İslam felsefesinde güçlü bir yere sahip olan ‘birlik’ kavramı islam mimarisinde de. İslam felsefesi toplu ibadeti oldukça önde tutmaktadır, bu yaklaşım toplanılan ibadet alanlarında ve seviyelerin dışarıda bırakılıp birlik olgusunun ve eş oluşun öne çıkmasına zemin sağlamaktadır. Cami mekanları tarihsel süreç içerisinde yerel kültürler doğrultusunda sentezlenmiş mütevazi mekanlardır. Bu mekanların geçmişten günümüze bakıldığında kıble yönüne çevrilmiş bir duvar karşısında veya gölge işlevi verilmiş bir örtünün altında dahi kavramsal olarak karşılığını bulabildiği görülmektedir.

Bu yaklaşımlar İslam mimarisinde mekanlaşmaktadır, etrafındaki tüm oluşumlar sakin ve kendini öne atmadan dingin bir denge atmosferinde varoluşunu göstermektedir. Bu bütüncül yaklaşımın getirdiği yalın mekanlar, dizlerini toprağa yaslayan, ellerini açıp göğe başını çeviren Müslümanlar için camii mekanlarında aranan tanrıyla başbaşa kalma halinin en güzel tezahürüdür.

Etiketler

Bir yanıt yazın