Mimari Açıklama Raporu
“Var olan her şey kainatta yok olarak var olmaya devam edecektir.”
MEKAN; Yoktan var edilen, boşluğunu kendi doluluğuyla bütünleyen, idrakı zor, ölçeği olmayan, sınırsız, toparlayıcı, buluşturan şey olarak algılayabileceğimiz yerdir.
Burada her şey yaratıcının iradesi altında var olma ve yok olma paradoksunda meydana gelir. Var olan her şey yok olana kadar Mekan’da kalır ve yok olsa da Mekan’da var olmaya devam eder.
Bizler mekanı tanımlarken geçişsel olarak, hayat bulduğumuz yeryüzü ya da ölüm sonrası hayat bulacağımız Ahireti örnek veririz. Bunları bize düşündüren onun tekil olan çoğulcu yapısıdır. Bu çoğulcu yapı, sınırsızlığını insan özüne indirgeyerek inanan ile yaradan arasında kuvvetli bir bağ kurulmasını sağlar. Bu bağ Mekan’ın bütünselliğini anlamlandıran ibadettir. İbadet, var oluşumuzla başlayarak henüz anne karnında cenin şeklindeyken bizimle buluşan ve yok olacağımız zamana kadar yaradana olan bağlılığımızı ifade etmemizi sağlayan nizami ve dini kuralları olan manevi süreçtir. Bu süreçte yeryüzü iman edenlere mescid kılınmıştır. Öyleyse ibadet bu muazzam yapıda bulunmamızın en büyük nedenidir. Yaradan ile inanan arasında olan ibadet, bizleri bir araya getiren Mekan’ın toparlayıcı yapısı gereği iman edenlerin varlıklarına anlam katan ve Cemaat olma hissiyatını destekleyen oluşumun parçası haline gelir. Cemaati, mekanda bir arada tutan yer ise camilerdir.
Bu bağlamda mekan-İbadet bağı, yapılacak olan projede insan ve toprak arasında kurulan İmar bağına dönüşerek Mekan kavramının dışavurumu arazi üzerinde anlatılmaya çalışılmıştır. Allahu Teala’nın Hud suresi 61. ayette buyurduğu gibi: ”O sizi yerden yarattı ve sizden orayı imar etmenizi istedi”. Fizik ötesi bu durum insan-mekan ilişkisini yansıtmaya başlar. Bu yansımanın en iyi örneklerinden biri Güneydoğu Anadolu’nun Şanlıurfa şehrinde mekansal değişime uğramış yer olan Halfeti bölgesidir. Halfeti, Birecik barajının hayata geçmesi ve bu yüzden tarihi izler taşıyan bölgenin SU örtüsüyle ikiye bölünerek topografyaya dahil olması ile yerleşim yerlerinin su üstünde kalanlarının Varlığına devam ederken, su altında kalanlarının ise Yok olarak yeniden şekillendiği yer halini almıştır.
Projede Mevcut arazi, Ana İbadet Alanı olan MEKAN olarak düşünülerek bütünlük ilkesi içinde oluşan var – yok olma hareketinin amacının ibadetle anlam kazandığı belirtilmek istenilmiştir. Burada her şey yoktan var edilmiştir. Mekan sınırı topografyadır. Topografyanın böldüğü var olan parçalar şartnamede istenilen işlevlerin hepsini kapsayan İbadethane, Kur’an Kursu, lojman, minare, bay-bayan tuvalet, abdesthaneler, şadırvan, görevli odası, otopark ve bunlara ilaveten geleneksel cami mimarisine kimlik kazandıran boşluğu ifade eden avlu olarak belirlendi. Bu parçalardan ibadethane, lojman ve minare yaşam sürecinde varlığını idame ettirip mekanda kalmaya devam ederken, Kur’an kursu, bay-bayan tuvaleti, abdesthane, görevli odası, şadırvan, otopark ve avlu gibi işlevlerin ise varlıklarının son bularak yok olduklarını fakat bu yok oluşun onları mekandan koparmadığını, toprak altında kalarak işlevlerini sürdürmeye devam edecekleri anlatılmak istenildi. Yok olan parçalardan en büyüğü olan avlu, merkezi olarak dağılımın sağlanacağı boşluktur. Avludan birimlere ortak kotta dağılım sağlanması amaçlanmıştır. Bu sayede hayatın avluda sürmesi ve toplanma hissiyatının pekiştirilmesi sağlanır. Avlu kotu, ana girişten davet alan uygun eğimli rampa ile bir buçuk metre aşağıya çekilmiştir. Bu şekilde korumacı yönü öne çıkarılırken sınırları da belirlenmiş olur. Bununla beraber ortak dağılımın dışında ve farklı kotta mahremiyet düşünülerek planlanan tek işlev lojmandır.
Cami içerisindeki birimler birbirinden bağımsız fakat bütüncül bir oluşuma hizmet edecek şekilde planlandılar. Bunun nedeni her bir birimin ayrı ayrı bu oluşumun birer parçası olduğunu anlatmaya çalışmaktı. Bir diğer nedeni ise özellikle bay-bayan tuvaletlerinin ve abdesthanelerin ibadethane dışında kullanılmasının oluşuma riayet etmek ve temizlik açısından uygun olacağı yönündeki düşüncemizdi. Yine aynı fikirle yola çıkılarak ayakkabılık olarak ibadethane girişinde son cemaat mahalli içerisinde yer alacak kilitli dolaplar tasarlandı.
Toprak altında kalan bütün işlevlerin doğal ışık ve doğal havalandırmadan en iyi şekilde faydalanmaları için açılır kapanır sistemde modüler ışık bacaları tasarlandı. Bu bacalar aynı zamanda içeri süzülen doğal ışığın ilahi etkiyi kuvvetlendirmesi için dayanaktır.
Yapının ana malzemesi olarak dayanıklı özelliği ve maliyet açısından uygunluğu nedeniyle yapı genelinde hakim olacak şekilde beton kullanıldı. Betonun yanı sıra kullanılan diğer malzemeler bölgenin yapısına ve tarihine özgü taş ve bakır olarak belirlenmiş olup, özellikle pencerelerde ve oturma yerlerinde bakır detaylar kullanılarak bu geleneksel malzemenin Şanlıurfa ili için önemini yitiriyor olmasına değinilmiştir.
Topografya camiyi kucaklarken onun mekansal bütünlüğünü de muhafaza ederek korunaklı hale getirmiştir. Var olan toprak doku bölgeye uygun şekilde ağaçlandırılarak, bu bütünlüğü sarmalayan iki kol gibi peyzaja dahil edilmiştir.
1 Yorum
başarılı bir tasarım olmuş,
tebrikler 🙂