MİMARİ AÇIKLAMA RAPORU
İslam kültürünü ve onun geliştirdiği mimariyi anlamak için iki kavram önem kazanmaktadır. Birincisi “birlik”, ikincisi ise “çeşitliliktir.” Birlik, Allah’ a olan inancın birlikteliğidir. Çeşitlilik ise insanın doğası ve varlığı gereği geliştirdikleri farklılıkların ve kültürel zenginliklerin kabulüdür. Gerçekte birlik olmasa o din olamaz ama birlik içindeki çeşitlilik her kişiye, her dışavuruma olanak veren bir çoğulculuğun tanımıdır.
Mardin’ de tasarlanan 200 kişilik cami için, tarih içeresinde süregelen ortak kabulleri, gerekçeleriyle yeniden yorumlamak, diğer taraftan da çağın ruhunu; sosyal gereksinimler ve teknolojik imkanlarıyla beraber, coğrafi bağlam çerçevesinde yansıtılma gerekliliği tasarımsal arayışların girdileri olarak kabul edildi. Tasarımsal yaklaşımda tematik olarak caminin; mimari ögeleri ve insanları bir arada sürekli tutabilen, bulunduğu yere özgü kimlik kazanımı olan, ibadet dışında kullanıcılarına sosyo kültürel mekanlar sunan, tefekkür boyutu kazandıran bir odak mekan olması ön görüldü. Sokak üstü cami anlayışı, tasarımı yönlendiren önemli etmenlerden biri oldu. Topoğrafik olarak araziden kaynaklı 7 metrelik kot farkı kuzey güney yönünde merdivenli sokak ve arasında kalan su kanalıyla değerlendirildi. Mardin, yerleşimsel olarak kademeli ve merdivenli çözümleri olan bir kent görünümü verdiğinden “abbara cami” fikri sokak dokusunun devamı olarak ele alındı. Bazı geleneksel camilerde ve Mardin siluetine yansıyan yivli kubbe anlayışı, kütlesel yaklaşımı şekillendirerek parçalardan bütünün oluşmasını sağladı. “Vahdeti vücut (çoklukta birliği bulma)” anlayışını genel konsepte alarak bütünsel örüntüde tasarımın ana kararlarını yönlendirmede etkili oldu.
● Avlu
Geleneksel kültür sürekliliği içinde geçmişte olduğu gibi bugün de “cami avlusu” zamansal saate göre işleyen bir kamusal alan niteliğinde hala gündelik yaşam içinde yerini korumaktadır. Camilerde avlu zamanın kavrandığı, aslında yok olduğu yer, zamansız/sonsuz bir mekandır. Tüm tarih ve zaman katmanlarını aynı anda barındırır; hatta çok katmanlı bir zaman olarak da ifade edilebilir ve doğal olana daha yakındır. Tasarlanan avlunun sınırları onu bilinen dünyadan (çevreden) fiziksel olarak koparmaz, aksine hayatın içine alır. Sadece zaman hissini yok eder, sonsuzluğa açılır, özgürleştirir. Gündelik hayatın içinde bir arınma alanı olarak da varlığını sürdürür. Dinsel ama aynı zamanda da dünyevi anlamlarla ve işlevlerle donatılmış kamusal alan niteliği bu yarı açık boşluğun, yaşayan/yaşanan bir ara mekan olması hedeflendi.
● Mihrap, Minber, Kürsü
Cami tezyin esasını kütlenin bütünselliğinde sade ve yalın bir yaklaşım ile tamamlandı. İç mekanda ışık kombinasyonu ile birlikte merkezi kare esaslı saf yönlenmesi yapılırken, mihrap, minber ve kürsü mimariyle uyumsal özellikte minimal üslupta kendini gösterdi. Böylece tasarımda hem simgesel bir referans kullanılmakta hem de, kıbleye yönlenmenin eylemsel ve algısal bütünlüğü sağlanmış oldu.
● İbadet Mekanı
Cami abbara sokak temasından esinlenerek ele alınmasına rağmen karanlık bir mekanın ötesinde doğal ve yapay ışık dengesi günün her saati aynı yoğunlukta olacak şekilde ayarlandı. Duvarlarda aşırı süslemenin aksine yaratılanların çok, Yaratanın tek olduğunu simgeleyen yönelmeyi, güvenmeyi ifade kare merkezi form ve lineer boşaltılmış kütlelerden gelen ışık etkili bir şekilde kullanıldı.
● Minare
Kütlesel bütünlüğü sağlayan minare, mekanın yere dönüşümünün ilk temaşa öğesi olarak biçimlendirildi. Zemin avlu bağlantısını sağlayan asansör görevi verildi ve yüzeyde görünür hacmiyle düşey dengenin egemenliğini sağlayan etmen olarak konumlandırıldı.
Önerilen cami tasarımı kentsel mekanın bir parçasıdır, kurgulanan yapının mimari dili ile kent kültürünün çağdaş mimarlık ve sanat ortamıyla kuracağı ilişkide, yakın çevredeki mevcut dokunun dönüşümünde doğrudan/dolaylı etkili olması hedeflendi. İnsanların toplandığı, eğitim aldığı ve zaman geçirdiği mekanlar olarak tasarlanan cami, mekan geçişleri ve ilişkileri istenilen doğrultuda planlanarak çözüldü. Özellikle ibadet mekanının konumu sessizlik ve dinginlik bakımından önemli olduğundan sokak üstünde konumlandırıldı, aynı zamanda işlevinden dolayı yalın, aşırıya kaçmayan formda olması düşünüldü. Yapısı gereği toplanma yeri olmasına karşın çevrenin olumsuz taraflarından korunarak merdiven altında düşünülen tefekkür su yansımaları ve ibadet mekanı etkileşimi kendi içinde dingin ritüelini gerçekleştirmesine olanak sağladı. Işık ibadet mekanı için önemli olduğundan mistik bir ortam yaratacak ve beş vakit ibadet zamanı içinde/dışında gerekli olan ışık gölge oyunlarıyla iç dış mekan bütünselliğiyle sokak üzerinde “yaşayan/yaşanan cami” kurgusu benimsendi.
1 Yorum
selam. öncelikle emeğinize sağlık. birkaç eleştirim olacak.
kapasitesi itibariyle hacim olarak oldukça büyük duran bir tasarım olmuş. Mardin iline ait sokak yapısının irdelenmesi ve soyutlanması elbette yöreye olan uyumunu gösterebilir fakat yapının bütününe bakıldığında Mardin ilinin mimarisiyle bir uyumunu göremedim. engellilere yönelik herhangi bir tasarım ögesini planlarda veya görsellerde bulamadım. kavramlar proje ile sanki çelişkili gibi.
saygılar…