PROJE RAPORU
“Sonra, o gün, size verilen nimetten elbette hesaba çekileceksiniz.” (Tekâsür, 8)
“İslâm’ın dosdoğru yoluna ulaştıran ve geçimi yeterli olup da buna kanaat eden kimse, ne kadar mutludur!” (Tirmizî, Zühd, 35)
“Siz işitmiyor musunuz? İşitmiyor musunuz? Sade yaşamak imandandır; sâde hayat sürmek imandandır.” (Ebû Dâvûd, Tereccül 2. İbni Mâce, Zühd 4)
Tasarım sürecini şekillendiren bu ayet ve hadisler, İslam dininin insanlığa vermek istediği mesajların zamansal ve mekansal evrenselliği göz önünde bulundurularak çağdaş endişelerle tekrardan yorumlanmak üzere ele alınmıştır.
İslam dininin vurguladığı yalın yaşam biçimi, akla gelen ilk anlamında ve İslam’ın erken dönemlerinden Sanayi Devrimi’ne kadarki zamanda gösterişten uzak olup mütevazı bir biçimde yaşamanın yolunu gösterirken, yakın çağın ve şimdinin zamanında bu anlamına ek olarak doğanın kurulu dengesinin aşırı tüketimle bozulmasına karşı bir duruş göstermeyi vurgulama yolunu da açmış olabilmektedir.
Söz konusu yalınlık fikri mimari olarak ele alındığında, günümüz mimarlığının ekolojik, yalın ve işlevselci anlayışı ile uyuşmasının avantajı ile tasarım, cami tipolojilerinin tarihsel süreçteki mekansal birikimleri bağlamında şekillendirilmiştir.
Tasarım sürecinde aranan tüm bu yalınlık ve öze inme gayesi mimari dilde temel elemanlar olan yatay ve dikey plaklar ile tanımlanmıştır.
Arazi çevresindeki kentsel izler takip edilerek kültür merkezi ile ilişkilenen kuzey-güney ve park ile ilişkilenen doğu-batı akslarında oluşturulan yaklaşımlar, akslardaki kamusal işlevlerin yoğunluğu dolayısıyla cami için kuvvetli olabilecek toplayıcı unsurlar oluşturulmuştur.
Ana akslar böylece tasarım bölgesinin iklimsel ve yerel mimari özellikleri düşünülerek mekansallaşıp açıklık ve geçit verebilen yönlendirici taş duvarlar olarak kurgulanmıştır.
Oluşturulan bu yaklaşım aksları üzerine oturtulan camilerin tarihsel süreçteki mekansal izleri, mekansal hiyerarşi ve kıble yönü gözetilerek düzenlenmiştir. Olası en kuvvetli iz olan doğu-batı aksı, kıble duvarını oluşturup harim mekanını ve onu besleyecek olan abdesthane ile tuvaletleri taşıyacak biçimde şekillendirilmiştir.
Böylece kuzey-güney aksı, revak kurgusundan esinlenilerek bir servis aksına dönüşmüş olup harim ve geleneksel kurgudaki kapalı avlunun aksine açılıp kamusallığı artırılan harim önü alanını beslemektedir. Bu alanın, genel kurgunun ve bir kentsel imgeye dönüşebilecek minarenin etkisiyle bir çekim noktası potansiyelini de taşıyabilmesi düşünülmüştür. Alanın doğusu ise bu yöndeki revak kurgusunu ağaçlara bırakmıştır.
Harim mekanı, erken dönem camilerinin namaz saflarını uzatabilmek için kıble duvarı boyunca uzamasından esinlenerek tasarlanmıştır. Bu mekanda kadın ve erkek ibadet alanları aynı saf derecesinde olabilecek biçimde yan yana düşünülmüş ve bir ayırıcı duvar ile birbirinden koparılmıştır. Kadınlar mahfili de böylece zemin kotuna yerleşmiş olup erişilebilirliği artırılmıştır. Ancak, mahfilin girişi mahremiyetin korunması endişesiyle erkek ibadet mekanının aksine kuzey-güney aksı üzerine yerleştirilmiştir.
Harim mekanının üst döşemesi, kıble duvarından koparılarak oluşturulan açıklıktan kıbleyi vurgulayacak ışığın alınması ve mekanı havalandıracak olanağın sağlanması düşünülmüştür. Mihrap kıble duvarına açılan bir niş ile sağlanırken, kürsü ve minber birlikte düşünülerek tasarlanmıştır.
Harim mekanının zemininde kullanılan mermerler ibadet mekanının kolayca temizlenebilmesi için düşünülmüş olup mermerler arası derzler namaz saflarını simgelemektedir.
Abdesthane ve tuvaletler erişimin kolay olması bakımından her iki aksın buluştuğu noktada kurgulanmıştır. Kuran Kursu benzer şekilde ibadethane ve ıslak hacimlerle ilişki kurabilecek konumda tasarlanmıştır. Cami görevlisi lojmanı ise, mahremiyet bakımından bu kamusal hacimlere nispeten uzak konumlanmış olup ara kotlar ile çözümlenmiştir.
Tasarım kurgusunda sözü edilen ekolojik kaygılar gereği tüm yaşayan hacimler gün ışığından ve temiz havadan mümkün olduğunca fazla faydalanabilecek cephelere ve açıklıklara sahip olacak şekilde düşünülmüştür. Ayrıca, tüm bu hacimlerin olabildiğince işlevsel tasarlanmış kurgusunun, uygulama sürecine hız ve maddiyat konusunda katkı sağlayabileceği düşünülmüştür.
5 yorum
Sancaklar Camii benzeri bir çalışma olmuş
Katılıyorum Sümeyye, tek eksiği caminin yer altında olmaması sanırım.
ah be ! söylemiştim duvarları bazalt yapmayalım malzemeden dolayı Arolat ın projesine benzetecekler.
oysa ki mies in alman pavyonuna benzetmişti hocalarım 🙂
Evet ama hocalarına bunun bir cami yarışması olduğunu söylemeliydin. Şartnameyi okumuş muydunuz?
İlham almak ile benzerini yapmak arasında çok fark var. Malzeme kullanımı değil mimari form benzerliklerinden bahsedelim. İş bazalt ile bitmiyor malesef. İslev diziliminden peyzaj kolajina minare formundan sacagin uzatilmasina kadar 🙂 Mies olunca da mevzu farksiz uzgunum. Yerel ithal dil ayrimi oldugunu zannetmiyorum.
Sümeyye hanım, biz şartnameyi detaylıca okuduk. biz de proje raporunu okumanızı tavsiye ederiz.
İşlevlerin dizilimi (her ne kadar farklı olsa da) ve formsal düzenlemelerin aslında ortak kaygılarla benzemiş olabileceğini düşünüyoruz. saçağın kimi yerlerde ”temel işlevi”nin yanı sıra son cemaat mahalini tanımlamasına, minarenin genel kütlesel oranlardan yana bu forma ulaşmasına kadarki durumlar zaten açıkça okunabilecek düzeydeler.
ayrıca sancaklar’ın asıl kaygısı çok başka değil mi sizce de? mimari elemanlar orada ibadet alanını gizleme gayesindeler diye biliyorum. bu projemizde temel elemanların sadeliğe ve işlevselliğe katkısından bahsetmeye çalıştık (mesela duvarlar yönlendirici vaziyetteler) . zaten o sebeple mies’i andırır diyemez miyiz?
bu arada, işlev şeması konusunda meclis cami’ni falan örnek gösterseydiniz daha tatmin edici olurdu. biz proje bitiminde bunu fark etmiştik mesela… daha kim bilir hangi projelere benzetilebilir istenilse. nereye çekilmek istense oraya gidebilecek bir durumda çünkü proje, o asıl arayışından dolayı. teşekkürler yorumlarınız için.