Katılımcı (2. Kategori), Cami Tasarımı Fikir Yarışması

Proje Raporu

1. Mimari Tasarıma Dair Kavramsal Yaklaşım

Mimari tasarım, kendi içinde “bütün ve tutarlı” bir düşünce sisteminin var olduğu bir arka plan gerektirir. Bu arka plandan hareketle, tüm tasarım dalları gibi mimarlık da kendi kavramsal dilini ve ona bağlı olarak mekânsal kurgusunu, içinde bulunduğu düşünce dünyasından beslenerek oluşturur. Bu sebeple, mimarlık, tarihsel süreçten günümüze gelen düşünce dünyasına koşut olarak varlık gösterir ve yeni “yorumların” “sentezlerin” içkin olduğu bu süreçle birlikte günümüze kadar gelmektedir.

Bu bağlamda genelde bölgesel mimarlığımız, özelde ise cami mimarimiz, tarihi derinlikten kaynaklı zengin bir kültürün ürünü olagelmiştir. Bu mimari kültür her geçen zaman beraberinde bazı yenilikler getirse de, “gelenekle” kurduğu ilişki bakımından bir sürekliliği de sağlamıştır. Ancak günümüze geldiğimizde bu durum geçerliliğini kaybetmiş durumdadır. Cami mimarimiz son yıllarda ya ‘geçmişi taklit etmek’ veya ‘geçmişten soyutlanmak’ şeklinde iki farklı çıkmazı yaşamaktadır. Aslın olan ise geçmişle doğru bir ilişki kurarak günümüze yeni şeyler sunabilmektir.

Güneydoğu bölgesi için önerilen bu cami projesi, işte bu temel ilkeye dayanarak bölgenin yerel mimari tecrübesinden olabildiğince istifade ederek geliştirilmiştir. Özelde bir ibadet mekânı kütlesi gerektirmekle birlikte, kapsam itibariyle çok kütleli bir yapı adasının teşekkülünü öngören bu projede kentsel şehirsel dinamiklerin esas alınması gerekmektedir.

Topoğrafya, iklim, malzeme, doğayla ilişki kurma, siluet, doku, mahremiyet ve sosyal ilişkiler gibi yerel dinamikleri dikkate alan bir kavramsal yaklaşım sergilenmiştir. Bu kavramsal yaklaşımı, doğru ve mütevazı bir şekilde mekâna aktarmak esas sorumluluk olarak görülmüş ve parsele yerleşimden kütlelerin şekillenişine dek bu kriterler dikkate alınmıştır.

2. Parsele Yerleşim Kararları

Hareketli ve dinamik bir sokak hareketi sunan geleneksel şehirler ve buna koşut olarak değişkenlik gösteren yapı konumlanışları, insana, sokakta yürürken oldukça zengin perspektifler sunmaktadır. Şüphesiz camilerin, çevresindeki müştemilatıyla birlikte tasarlanması sürecinde de bu tavır görülmektedir.

Cami kütlesinin, çevresindeki birimlerle birlikte parsele oturumu, geleneksel camilerin kendi içinde ve çevresiyle kurduğu ilişkiden hareketle; proje yerleşiminde, merkezde cami, parselin şeklinden dolayı yanlarına diğer birimler yer almaktadır. Parselin bir tarafında kuran kursu, lojman ve destek birimlerinden müteşekkil özel ve yarı özel mekânlar, diğer tarafında ise çay ocağı, şadırvan-wc, çok amaçlı salon gibi umumi birimler ve dükkânların yer aldığı bir oturum öngörülmüştür. Caminin müştemilatını oluşturan ek kütleler özellikle parselin çeperinde konumlanarak parsel içinde dinamik ve geniş bir avlu meydana getirmektedir.

2.1. Özel/ Yarı Özel İç Avlular

Fonksiyonel ayrışma kütlesel olarak sağlandıktan sonra, her kütle kendi içinde yeniden parçalanarak hafifletilmiş ve özel-yarı özel avlular elde edilmiştir. Cami kıble aksının bir tarafında kuran kurslarının çevrelediği bir özel avlu ve ona eklemlenen bir de kütüphane kütlesi öne çıkmaktadır. Kuran kursunun daimi öğrencilerinin olacağı ve kendi içinde bir eğitim kurumu mahiyeti taşıyacağından, bu avlunun kapalı olması uygun görülmüştür. Ayrıca kütüphane binasının da, -girişi ayrı verilmek suretiyle- burada konumlanmasının temel sebebi de dinginliktir.

Yine aynı tarafta yer alan aile rehberlik birimleri, imam odaları ve teknik destek birimlerinin yer aldığı kütleler, kendi içinde -saçakla örtülü- yarı açık bir avlu meydana getirmektedir.

Kıble aksının diğer tarafında ise umumi mekânlar; çay ocağı-sohbet mekânı, kitap satış birimi, çok amaçlı salon, dükkân ve bay-bayan wc ve şadırvanların olduğu birimler yer almaktadır. Çok amaçlı salon ile çay ocağı kendi içinde yarı açık bir avlu meydana getirerek özelikle yaz aylarında (taziye, toplu yemek vs. gibi merasimlerde) dış mekânın da kullanımını sağlamış ve özellikle kapalı ve yarı açık saçakların da eklemlenmesiyle bu avlunun kullanım konforu arttırılmıştır.

Ayrıca bu kütleler, kendi orijininde döndürülmek veya öne-arkaya kaydırılmak suretiyle hem zengin avlular hem de zengin perspektifler elde edilmek istenmiştir.

2.1. Erişilebilirlik

Geleneksel camilerimizde dikkat çeken bir husus şu ki, cami avlusu, esas itibariyle çevresindeki yapı adalarını /mahallelerini bir araya getiren bir güzergâh olmaktadır. Dolayısıyla caminin dış avlusundan dört yana erişim sağlanması gayet tabiidir.

Burada da bu gerçeklik dikkate alınarak parseli çevreleyen dış avlu duvarına dört taraftan ve erişimi azami derecece kolaylaştıracak şekilde toplam 5 adet kapı bırakılmıştır.

Dolayısıyla meydan tarafından camiye ana giriş verilirken, kıble aksının sağında ve solunda yer alan konut adalarına da erişimi sağlayan birer kapı ve son olarak parklara erişmek üzere de iki farklı kapı gerekli görülmüştür.

3. İklim ve Malzeme

Güneydoğu Anadolu bölgesi, Akdeniz iklimi ile karasal iklimin arasında yer alması bakımından, kış aylarında en düşük sıcaklık ortalama 5-8 derece, yaz aylarında ise ortalama 30-35 olmaktadır. Nem oranının düşük olması, yaz aylarında sıcaklığın çok fazla hissedilmesine sebep olmaktadır. Bu iklim koşulları dikkate alındığında, yapılardaki konfor arayışına bağlı olarak, inşa yöntemi ve malzeme kullanımı önem arz etmektedir.

Güneydoğu Anadolu’da, yer yer binlerce yıllık tarihe dayanan yığma taş tekniği görülmektedir. Hem bu geleneğin tamamen bertaraf edilmesinin önüne geçmek ve sonraki kuşaklara aktarımını sağlamak, hem de sıcak geçen yaz aylarında yapıların içindeki konforu doğal yöntemlerle geliştirmek için, yığma yapı tekniği uygun görülmüştür. Ancak bu yöntemi çağdaş tekniklerle harmanlayarak sürdürmek ilkesel bir tavır olarak görülmektedir. Karma bir yapı tekniği biçimi olarak, yığma taş duvarlar, yatay veya dikey hatıllarla desteklenerek hem görsel zenginlik elde edilmiş hem de yapıların güçlendirilmesi sağlanmıştır.

Bunun dışında özellikle cami tasarımını önemli bir bileşeni de tuğladır. Pencere üstü kemerlerini ve sövelerini, mekân içinde tasarım öğesi olarak kubbe alt kemerlerini, son cemaat mahallinde yer alan kubbelerin altlıklarını oluşturması ve yer yer diğer yapılarda da kullanılmasıyla tasarımda bütünleyici bir etki göstermiştir.

Ayrıca iklim değerlerinden hareketle, öncelikle son cemaat mahallini saran bir saçak gerekli görülmüştür. Diğer yapılar da, yarı açık ve kapalı avluları saran saçaklarla bir araya gelmektedir. Bu sayede mekan içi-dışı konforu arttırılmıştır.

4. Peyzaj: Yeşil Alanlar

Peyzaj içinde yer alan yeşil alanlar, yapıların konumlanması ve yapılar arası sirkülasyonların sağlanması neticesinde şekillenmiştir. Bu şekilleniş, planlı ama organik bir bütünlük sağlayarak dinamik bir görsel sunuş sağlamaktadır. Ayrıca yeşil alanların yer aldığı alanlara yüksek ağaçların da dikilebilmesi amacıyla bodrum katların yeşil alanlarla çakışması mümkün mertebede azaltılmıştır.

5. Siluet

Yerel taşın tüm yapılarda kullanılması ve yapıların parsel içerisinde dinamik bir vaziyette oturması, buna ek olarak cami kütlesiyle birlikte kütüphane ve çay ocağı kütlesinin de bir kat yükseltilmesi, siluet odaklı alınan kararlardır. Siluet, cami ve diğer yapıların parsele oturumu ve kat yüksekliklerinin belirlenmesi bakımından önemli bir kıstas olmuştur. Bunun yanında parsel içinde siluetin zenginleşmesini sağlayacak şekilde, yapıların arasına yüksek ağaçların gelebileceği yeşil adacıklar oluşturuldu.

Siluetin oluşumu yalnızca parsel içiyle sınırlı olmamakta; cami adasının kıble aksının sağ ve solunda yer alacak konut alanıyla, keza ön parklar ve arka meydan ile doğru bir ilişki kurması hedeflenmiştir.

6. Pencereler

Cami hacmini ışıklandıran pencereler dışında, diğer pencereler olabildiğince standart tutulmuştur. Bölgenin iklimi de göz önünde bulundurularak dikeyde uzun yatayda kısa pencereler yerleştirilmiştir. Ayrıca pencerelerin sağına ve soluna gelen betonarme dikmeler, hem söve etkisi vermiş hem de dikey taşıyıcı/birleştirici eleman görevi üstlenmiştir. Aralara gelen metal güneş kırcılar ise görsel ve iklimsel açıdan bütünlüğü sağlayacağı düşünülmüştür.

7. Bacalar

Kuran Kursları ve diğer birçok birimlerin üstünü örten kare planlı yarı saydam konik kubbe, hem aydınlatma hem de mekânların iç konforunu arttırmak amaçlıdır. Bunun yanında, gerek bodrum katta yer alan teknik alanlara gerekse toprak üstü birimlere bacalar eklenmiştir. Bacaların temel gayesi hava akışını sağlamak olsa da, bir diğer amacı, siluette görsel bütünlük sağlamaktır.

8. Cami Kütlesi Kararları

Cami, içinde bulunduğu zaman diliminde kütlesel olarak temelde geçmiş ile gelecek arasında bir ‘ara form’ niteliği taşıması gerektiği düşünülmektedir. Hem geçmişle ilişki kurabilecek, hem de ilişkiyi kurarken kendi zamanından da önemli senteziler/öğeler taşıması gerekmektedir.

Buradan hareketle, Osmanlılar, 14.yy’den itibaren, İslam ve Selçuklu yapı kültürünü, -Anadolu’nun her bölgesinde yerel malzemeyi ve yapı tekniğini kullanmak suretiyle geliştirdiği kendi yapı kültürüyle birleştirerek, Kubbeli mekân türünün Anadolu’daki başlatıcısı olmuş ve nihayetinde en önemli eserlerini kubbe ile ilişkili bir şekilde ortaya koymuştur. Bu anlamda Osmanlı cami kültürü bu projede de temel referans kaynağı olmuştur.

8.1. Cami Mekânı Oluşturan Temel Öğe: Baldaken

Kubbe, 15.yy’nin ortalarına kadar duvarlar aracılığıyla taşınmaktaydı. Bu tarihten sonra merkezi kubbeye ek olarak, cami mekânının kesintiye uğramadan büyüme ihtiyacı, büyük kubbeli ana mekâna ilaveten dört yönden büyüme isteğini doğurmuş ve ana kubbe dört ana sütunla taşıtılarak yan duvarlar kaldırılmıştır.


Şekil 1 Osmanlı camilerinde dört ayaklı baldaken tipleri

Dört ayaklı merkezi kubbenin (baldeken) belirlediği orta mekâna, daha ufak veya yarım kubbelerin örttüğü yan mekânlar da eklenerek genişleyen Osmanlı cami planı, esas itibariyle bu proje içinde geçerli olmuştur. Merkezi baldekene, kıble yönüne ve kıble aksının sağına ve soluna eklemlenen yeni baldekenler yöntemiyle cami planı genişletilmiştir. Ancak bu eklemlenmeyi, masif bir strüktür şeklinde yapmak yerine kütlesel olarak ana gövdeden kopacak şekilde gerçekleştirilmiştir. Hatta yanlara ve öne doğru ana gövdeye eklenen kütleler kendi içinde de parçalanarak kübik bir baldaken formuna getirilerek daha da hafifletilmiştir. Bu şekilde olabildiğince hafif kütleler şeklinde ana kütleye bağlanan bu yan baldakenlerin ana gövdeye veya birbirlerine yarı saydam girintili bir ara formla bağlanması sağlanmıştır.

8.2. Çift Revak

Hassaten dikeyde yükselen cami kütlesinin, giriş cephesi tarafında belirli kademelerle yere doğru alçalması, cami girişini insan ölçeğine indirmekte ve siluete daha uyumlu bir katılım sağlamaktadır. Diyarbakır Behram Paşa camiinde de görülen bu kütlesel biçimleniş, proje için önemli referanslardan biri olmuştur. Bin kişilik cami mekânının büyüklüğü oranına göre yükselen cami kütlesinin, yere doğru tevazu ile insanları karşılaması esas alınmıştır.

8.3. Su Öğesi

Kıble yönünün sol tarafında yer alan yarı saydam bu ara formlar su öğesiyle bütünleşerek, suyun cami mekanı içinde de görünür olmasını sağlamıştır.

8.4. Kubbe ve Konik Bacalar

Kubbe bölgesel cami mimarimizin önemli öğelerinden biridir. Tarihsel süreçte cami mekanı, kubbelerle ilişkili olarak büyüme göstermiştir. Burada da aynı yönteme başvurularak; merkezi kubbenin örttüğü mekânın sağına soluna ve kıble yönüne oturan yan mekânlar daha ufak kubbelerle örtülmüştür. Yine son cemaat mahallini örten saçak örtüsüne; merkezi girişi örten üç orta kubbe, yan girişleri örten ufak kubbeler yer almaktadır.

Son cemaat mahallinde yer alan kubbeler hariç diğer tüm kubbelerin bitim noktasına, estetik açıdan kazanımlar elde etmek, havalandırma sağlamak ve yukarıdan mekana doğal ışık almak için konik bacalar eklenmiştir. Bu bacaların saydam yüzeyleri oval kiremitlerle kontrollü tutularak mekan içi konfor daha da iyileştirilmiştir.


Şekil 2 “Tip-3″ten hareketle Cami kütlesinin oluşum aşamaları

Etiketler

5 yorum

Bir yanıt yazın