Mimari açıklama raporu:
İslam tarihinde, fethedilen yerlerde cami yapılması veya mevcut dini tesisin camiye dönüştürülmesi gibi bir yaklaşımın olduğunu bilmekteyiz. Bu yaklaşımın sebeplerini irdelediğimizde, İslam diniyle yeni tanışmakta olan cemiyetin toplu ibadet edecek bir yere ihtiyaç duymamasına rağmen, müslümanlıkta oldukça önemli yer tutan ‘’bir arada olma, muhabbet, yardımlaşma’’ gibi kavramların da toplum içinde güçlendirilmesinin hedef alındığını görebiliyoruz. Ayrıca, etimolojik kökeni incelendiğinde de, caminin, Arapçada ‘’toplayan, bir araya getiren’’ sözcüklerinden türediği bilgisi karşımıza çıkıyor.
Bu projede, caminin birleştirici gücü ve İslam felsefesinin özünde yer alan tevazu ve sadelik kavramları ile abartıdan uzak, içe dönük bir tasarım yaklaşımı geliştirilmiştir.
Arazinin Kuzey – Güney doğrultusunda bulunan ve mevcut kabul edilen meydanları çevreleyen yaya aksları, cami alanı içerisinde de devam ettirilmiştir. İnsanları şehirden kopartarak, bir araya toplamak amacıyla mevcut yol kotunun 2 metre düşürülmesiyle, arazi içerisinde köprü vazifesi gören küçük meydanlar oluşturulmuştur. Merdiven ve engelli yönetmeliği esas alınarak tasarlanan düşük eğimli rampalarla da ulaşılabilen küçük meydanlardan, merkezde konumlanan camiye ve avlular aracılığıyla da diğer hacimlere geçiş sağlanmıştır. Caminin doğusunda lojmanlar, teknik hacimler, otopark ve cenaze birimleri yer alırken, batısında ise eğitim ve sosyal yapılar kurgulanmıştır. Yeşilin yoğun kullanıldığı avlu merkezleri etrafında tasarlanan sosyal mekanlar, ibadet haricinde de vakit geçirilebilecek, toplumun sosyal ve kültürel gelişimine katkı sağlayacak niteliktedir.
Arazi çevresinden başlayarak, avlu içlerine doğru birbirini takip ederek ilerleyen, yeşil ile desteklenen su kanalları, camiye yaklaşmakta olan kullanıcının dünyevi düşünce ve kaygılarını geride bırakarak, ferah bir alana geldiğini hissettirmek amacıyla şeffaf bir sınır hissini vurgulamaktadır. Ayrıca, geliştirilen sistemler ile kanallarda biriken yağmur suları, yeniden kullanılarak tasarruf ve enerji verimliliğini arttırmak amacıyla, bodrum katta bulunan arıtma tesisinde toplanmaktadır.
Tasarım genelinde olduğu gibi kutsal kabul edilen kıble yönünde de, yüksek yapılaşma kurgusundan kaçınılmıştır. Bu cephede tasarlanan eğitim, lojman ve cenaze birimlerinin çatı bitiş kotları, mevcut kabul edilen yol ile aynı bırakılmış olup, su kanalları ve yeşil şeritler ile yoldan separe edilerek yaya kullanımına açılmıştır.
Kuran kurslarının da içinde bulunduğu eğitim birimleri, avlu çevresinde konumlandırılmıştır. Sınıflar ve avlu arasında ‘’güneş odası’’ görevi gören bağımsız bir hol tasarlanmıştır. Bu alan sayesinde, yazın sıcak havanın, kışın ise soğuk havanın ısı değerinin azaltılarak iç mekana iletilmesi sağlanmaktadır. Yapılan bölgesel ışık analizleri neticesinde, doğal ışıktan ve ısıdan verimli bir şekilde fayda sağlamak ve homojen bir aydınlatma oluşturmak için, ışık rafları ve yansıtıcı paneller öngörülmüştür. Güney cephelerinde düşey kanat formlu sabit güneş kırıcılar tercih edilirken, Doğu ve Batı yönlerinde, alçak açılı güneşi engellemek için sabit kanatlar kullanılmıştır.
Gösterişten uzak ve sade üst örtü, arazi kotlarının da değiştirilmesiyle dışarıdan hissedilen ana mimari öğedir. Toplanma, buluşma alanı algısını güçlendirerek ibadet alanını vurgulamaktadır. Bölgedeki iklim verilerinin de detaylıca analiz edilmesi ve bir arada olma kavramlarının dışavurumu neticesinde yine aynı örtünün cami girişi ve cenaze alanı gibi yarı açık alanları da kaplayacak şekilde, bir saçak niteliğinde uzatılmasına ve kurgulanmasına karar verilmiştir.
Kontrollü doğal ışık alabildiğimiz üst örtünün malzemesi ise Güneydoğu Anadolu Bölgesinin mimarisinde kullanılmış olan, geleneksel yöntemler ile üretilen ve iyi derecede yalıtım özelliği bulunan kerpiçtir. Toprak, saman ve su karışımının kurutulmasıyla elde edilen kerpiç tuğlalar, proje genelinde vurgulanan mütevazi ve sade tasarım kavramlarını, basit malzeme yapısıyla da destekleyici niteliktedir. Toprak, tevazunun sembolüdür. Beşeriyetin özünü oluşturmasının yanı sıra, temizleyicilik özelliğiyle İslam dininde önemli bir yere sahiptir.
Ayrıca, bölgenin mimarlık tarihinde oldukça yoğun kullanıldığı bilinen kerpiç malzemenin, güncel yapılarda tercih edilmediğini görüyoruz. Bu duruma dikkat çekmek, tarihi doku ile uyumlu sürdürülebilir malzemenin önemini bölge genelinde yaymak ve kullanımını arttırmak amacıyla, cami projesinin ana mimari öğesinde kerpiç tuğla kullanılmıştır. Geleneksel yöntemlerin geliştirilerek, hızlı fabrikasyon sistemlere geçilmesi ve doğal malzeme kullanımının teşvik edilmesi gerekmektedir.
Saçak yapımı, kerpiç tuğlaların çelik taşıyıcı strüktür üzerine boşluklu şekilde yerleştirilmesiyle oluşturulacaktır. Karkasın açısı ve kurgulanan açıklıklı sistem sayesinde, yarı kapalı alanlarda güneşin etkin olduğu saatlerde gölge etkisi kuvvetlenirken, sıcaklık değerinin düştüğü saatlerde ise daha fazla doğal ışığı içeri alabilmekteyiz. Sıklaşarak kapanan kerpiç örtü ile toprak arasında kalan ibadet alanı ise, malzemenin yapısı gereği her daim nefes alacak ve yüksek sıcaklıklarda bile serinliğini koruyacaktır.
Brüt beton içerisinden zarif ve boşluklu bir formda yükselen minarelerde, cami üst örtü malzemesi ile eşleşen kerpiç tuğla kullanılmıştır. Camiden bağımsız konumlandırılmış olup, içerisinden sızan ışıklar ile ibadete çağrı yapmaktadır. Ayrıca, Türk –İslam cami mimarisinin ayrılmaz unsurlarından olan minare alemi, bu projede Allah’ın adı olarak sembolize edilmiştir.
Caminin iç mekan tasarımında da, abartılı malzemeler ve dekoratif öğelerden kaçınılarak, duruluğun ve ferahlığın ön planda tutulması amaçlanmıştır. Tavanda, ibadet alanının etrafını çevreleyen doğal ışık bandı bulunmaktadır. Proje genelinde kullanılan brüt beton duvarlar cami içerisinde de devam ettirilmiş olup, mihrap ve kıbleyi vurgulamak için kerpiç rengine yakın bir tonda doğal taş kaplama kullanılması önerilmiştir.