"KAYNAK" PAVİLYON TASARIMI
MİMARİ RAPOR
Günümüzde ki yapılar, yaşanılan mekan olarak değil, para kazanılan bir beton yuvası olarak görülmekte. Bunun sonucu olarak da kentlerimizde büyük bir nitelik kaybı oluşmaya başladı. Her yerde bir betonlaşma, yerinden-bağlamından uzaklaşmış, Denizli’den Trabzon’a oradan Mardin’e kadar birbirine benzeyen tek tip bir yapı topluluğuna dönüştü kentlerimiz. Fakat bir şeyi unutur olduk. Her kentimiz aslında kendi kimliğini oluşturabilecek bir cevhere/kaynağa sahip. Artık yapılarımıza kendi kimliklerini anlatabilecek yeni kıyafetler giydirmemizin zamanı geldi. Bunun bilincine ulaşabilmek için “KAYNAK” pavilyonunu tasarlandı.
KAYNAK
“KAYNAK” ile; Türkiye’nin sahip olduğu doğal taş zenginliklerini ortaya çıkararak, bir meydan ve yapı bütünlüğü içinde bu zenginliklerin tüm kullanım şekillerini bir arada bulundurulabilecek ve kullanıcı ile etkileşime geçip bilinçlendirilmesine yardımcı olması düşünüldü.
Tasarımın şekli, doğal taşların oluşum sebeplerinden biri olan volkan patlamasından esinlenildi. Tasarım üç aşamadan oluşmaktadır. İlk olarak kaynağımız patlayarak ertafa akmaya başlar. Bu akıntıyla yeni bir katman oluşur. Akıntı etrafındaki yapıları sararak o yapıları sahip olabilecekleri kimliklerini ortaya çıkartır.
Akıntı belli adımlardan oluşmaktadır. Bu adımlar taşın kaplama haline dönüşene kadar ki tüm basamaklarını içermektedir. Kaynak, ilk hal, atıl taş ve işlenmiş hal gibi. Bu aşamalarla tasarıma yansımasıyla hem kullanıcılar hem de tasarımcılara doğal taşın sahip olduğu tüm potansiyeller bir arada toplanarak maddenin ve malzemenin özüne ulaşılması sağlanmıştır.
ÜRETİM ve TÜRKİYE ROTASI
“KAYNAK” pavilyonu sökülebilir, prefabrike şekilde geliştirildi. Esas malzemelerin hepsi geri dönüşebilecek ya da dönüşmüş elemanlardan seçildi. OSB, atıl taşlar, geri dönüştürülmüş çelik gibi ürünler tercih edildi ve bu sayede doğaya verilen zarar tasarımda minimalize edildi. Tasarımda sabit bir taş seçmek yerine Türkiye içinde bir sergi hattı oluşturuldu. Hattın durakları Türkiye’nin sahip olduğu havzaları ve global kentlerini birleştirecek şekilde seçildi. Gittiği bölgenin cevherini ön plana çıkartacak bölgesel taşların akıntı üzerine monte edilmesi ve sökülmesi düşünüldü. Böylelikle her kentin kendi kıyafetini giymesi ve yaşayan bir meydan yapı bütünlüğü oluşması sağlandı.