Mimari proje raporu:
Troya Müzesi tasarımı ele alındığında konunun iki temel boyutu öne çıkmıştır. Birinci perspektif son 200 yıldır süren arkeolojik kazılarla bilimsel yönü zaman içinde evrilen önemli bir kazı alanına dair verilerden oluşur. Bu alan “arkeolojinin mihenk taşı” ifadesini hak edecek derecede bilgi kaynağı olmuştur. İkinci perspektif ise tüm insanlığın kültür tarihine ait en önemli metin/efsanelerden birinin, İlyada’nın geçtiği sahnedir. Bu iki perspektifi hakkıyla kapsayabilecek bir müze yapısı tasarımın temel hedefi olmuştur.
Efsane, içinde yer aldığı efsaneler çemberi ile edebiyat tarihinin asal metnidir. Ondan etkilenmemiş, onu referans almamış bir eser yoktur denebilir. Bu yönüyle hiçbir dünya vatandaşı kendisini bu hikayeden bağımsız hissetmez. Bu dayanak noktasıyla yapılacak müze yapısının efsaneyle kurduğu ilişki önemle ele alınmıştır.
Günümüze gelindiğinde 200 yıllık kazılar sonucunda Troya ören yerinde ortaya çıkan buluntular içinde bizi Homeros dünyasına en çok yaklaştıran ögeler sur duvarları ve evlerin mükemmel taş örgüleridir. Bu duvarları gördüğümüzde 3000 yıl önce buradaki medeniyetin ulaşmış olduğu seviyeyi ve bu medeniyeti ele geçirmek için uğraşanların amaçlarını hissetmek mümkündür. Bu sebeple duvar elemanı efsane ile fiziksel gerçeklik arasındaki köprü olarak görülmüş ve müze tasarımının çıkış noktasını oluşturmuştur.
Troya VI sur duvarları Güney doğu girişinde girişi kontrol altına alan bindirmeli düzenleme bir referans oluşturmuştur. Bu düzenleme müze yapısı mekan girişleri ve geçişlerinde yorumlanmıştır. Mekanlar duvarların çevrelediği tanımlı kutular olmak yerine duvarların birbiri ile ilişkileri yoluyla biçimlenen hacimler olarak düşünülmüştür. Duvar elemanı insanların hareketlerini yönlendirmek, sergilemenin bir parçası, aracı olmak gibi görevler üstlenmiştir. Duvarların ifadesinde ise antik duvar örgüsündeki geçmeli parçalar doku oluşturmak amacıyla kullanılmıştır.
Yapının biçimlenişinde ziyaretçilerin dolaşım güzergahı etken olmuş, bu hareket tüm bölgenin coğrafyasını biçimlendiren Kara Menderes, Skamandros nehrinin hareketiyle özdeşleştirilmiştir. Yapının üzerinde yer aldığı topoğrafya bu kıvrımlı yolla biçimlendiği gibi yapı da topoğrafyaya bu kıvrımlarla yerleşmekte ve yine ziyaretçi güzergahı da bu kıvrımlarla oluşmaktadır. Bu yolla Troya’ya efsanevi savunma özelliklerinden bir diğerini kazandıran Skamandros nehrine bir gönderme yapılmaktadır. Skamandros nehri/tanrısı Akhilleus’un öfkesi altında Troyalılar’ın acımasızca öldürdülmesine katlanamayıp yatağından kalkıp kabarmış, Akhilleus’un yolunu kesmeye çalışmıştı. Müze yapısı bu biçimlenişi ile tarihi kenti gösteren bir “ok” oluşturmaktadır.