Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Master Planı Davetli Yarışması için PAB Mimarlık tarafından hazırlanan proje.
Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Kampüsü tasarımında, üniversite, bir bilim merkezi olmanın yanı sıra, sosyal etkileşimin kuvvetli olduğu canlı ve yaşayan bir kent parçası olarak kabul edilmiş ve insan ölçeğini koruyan, kent ile sıkı ilişkiler kurulmasına olanak sağlayabilecek bir yerleşke planı önerilmiştir. Çağdaş mimarlık dilini yansıtan yaklaşım ve ilkeler ile yerel kültürel ve özellikle iklimsel veriler birlikte ele alınmıştır.
Bu doğrultuda şu temel ilkeler kampüs alanının geliştirilmesinde yol gösterici olarak öne çıkmıştır.
1. Kente dönüklük, kente açıklık
2. Görünürlük, simgesellik
3. Modülerlik, esneklik, kompaktlık
4. Yerel iklimsel ve kültürel veriler
5. Canlı açık alan kullanımı, insan ölçeği, yaya önceliği
Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi için tahsis edilen alan kent merkezinin kuzeydoğusunda yer almakta, güney yönünde düşük nitelikli, az katlı konut dokusu ile, kuzey yönünde Adana Çevre Yolu ve Çukurova Üniversitesi’ne ait arazi ile çevrelenmektedir. Araziyi güneybatı-kuzeydoğu doğrultusunda bölen su hattının kuzeybatısı narenciye bahçesi olarak kullanılmakta ve bu bölgeye yerleşilmemesi planlanmaktadır.
Kozan Caddesi üzerinden geçmesi planlanan havai metro hattının ve Adana BTÜ kampüsünün kullanıma açılması ile güneyde yer alan konut alanlarının değerlenerek zamanla dönüşeceği ve daha nitelikli hale geleceği öngörülmektedir.
Bu ön bilgilerden yola çıkarak kampüse giriş noktası ve kampüs merkezi için en uygun yerin metro durağının da yer alacağı Kozan Caddesi ve Yeşil Bulvar’ın kesiştiği nokta olduğuna karar verilmiş, kampüsün ilk gelişim alanının bu noktadan çıkarak Yeşil Bulvar doğrultusunda ilerlemesi ve ileride bir odağa dönüştürülecek su rekreasyon bandına doğru uzanması uygun görülmüştür. İçe doğru olmak yerine, arazi çeperinde, yani arazinin kent dokusu ile karşılaştığı alanda gerçekleşen bu yerleşim anlayışı, üniversitenin kente dönüklük ilkesini desteklemektedir.
Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nin hem kentli ile hem de Adana’nın güçlü sanayisi ile kurmayı planladığı sağlam ilişki, ana yerleşim kararlarının alınmasında önemli rol oynamıştır. Bu nedenle kentten kopuk, kente sırtını dönen bir yerleşim yerine, kente dönük, kentli tarafından görsel olarak kolayca algılanan, kentlinin mesafeli durmasını gerektirmeyen ve kentin bir parçası olduğunu gösteren bir yapılaşmaya gidilmiştir.
Bu anlayış ile bir üniversite kapısından metrelerce sonra başlayıp, kendisini içinde bulunduğu kentten soyutlayan bir kampüs yerleşimi yerine öncelikle kent çeperi boyunca bir yerleşim geliştirilmiş, kentli ile görsel bağ kurularak erişilebilirlik algısı oluşturulması hedeflenmiştir.
Üniversite giriş kapısı, sadece bir kapı olmak yerine kente dönüklük ilkesini destekleyen, içerisinde tanıtım ofisini, küçük bir kafeyi ve üniversite yayınlarının satıldığı bir kitapçı gibi birimleri kapsayan bir giriş kompleksi olarak düşünülmüş, kente dönük, kentli tarafından kullanılabilecek bir meydan ile ilişkilendirilmiştir.
Rektörlük, kütüphane, yemekhane, tören ve etkinlik alanı gibi herkesin kolayca ulaşabilmesi gereken birimlerin bir araya gelmesiyle oluşacak bir merkez üniversitenin kalbini oluşturmaktadır. Burada oluşturulan meydana üniversite ana girişinden kolayca ulaşılmaktadır ve meydandan dağılan kullanıcılar da yaya akslarıyla diğer binalara yönlenebilmektedir. Meydan, sert ve yeşil alanları, çeşitli oturma ve toplanma yüzeyleri, serbest saçakların oluşturduğu gölgelik alanlar ve üniversite öğrencilerinin vakit geçirebileceği yapay tepe alanı ile gündelik kampüs hayatını canlandıran bir sosyal alan olacaktır.
Kampüs planlamasında dikkat edilen en önemli hususlardan biri açık alan kullanımının canlı ve zengin olması, insan ölçeğinin ve yaya önceliğinin esas alınmasıdır. Bu doğrultuda genel bir şema oluşturulmuş, araç yollarının yapı bloklarının oluşturduğu yapı adalarının etrafında bir ring yol olarak işlemesi sağlanmıştır. Araç yolunun ve bu yol üzerindeki otoparkların dışa atılması ile yapı bloklarının arası tamamen yayalaştırılmış, insan ölçeğinde yaşanan, eğitim yapılarına ulaşımı sağlayan, sosyal yaşamı kuvvetlendiren keyifli ve canlı yaya aksları “alleler” oluşturulmuştur. Ayrıca bisiklet yolları da hem ring yol etrafından hem de alle içinden geçerek doğa dostu ulaşımı desteklemektedir.
Bu temel şema ile tüm yerleşkenin kompakt bir sisteme dönüşmesi, tüm yapıların ve önemli odakların birbirine yakınlaşması sağlanmıştır. Ana giriş aksından çatallanarak kampüs içi meydandan dağılan alleler aynı zamanda yerleşkedeki farklı noktaları (gölet ve lokal, teknokent, fakülteler, yurtlar) birbirine bağlamakta ve etkileşimi artırmaktadır. Bu yaya dostu sistem sayesinde kampüsteki her nokta, meydandan sadece 400m uzaklıkta ve uygun yürüme mesafesi içindedir.
Kente dönüklük ilkesini destekleyen bir başka ilke de kampüs yapılarının görünürlülüğünün ve simgeselliğinin ön planda olmasıdır. Bu amaçla genel olarak tüm kentlilerin özellikle de kentteki sanayicilerin, akademisyenlerin, yatırımcı ve girişimcilerin kullanımına açık olabilecek binalar (tanıtım binası, müze, konferans salonu, dışarıya açık olabilecek laboratuarlar ve teknokent gibi), kent tarafından kolayca algılanabilecek ve giriş alanından kolaylıkla ulaşılabilecek şekilde arazi çeperine yerleştirilmiştir. Bu fonksiyonlar çağdaş mimariyi yansıtan özgün yapıları ile kentin bilim ve teknoloji üssü olma iddiasındaki üniversiteyi simgeleyeceklerdir.
Özellikle teknokent ve laboratuar yapıları, üniversitenin simgeleri olarak arazi çeperine yerleştirilmiş, yaya aksları ile üniversite yaşantısı ile bağları sağlanmıştır. Kampüsün uzak bir noktasına atılmak yerine üniversite yaşamına, üniversitenin günlük hayatına dahil olan bir teknokent, üretime, girişimciliğe ve yaratıcılığa açık bir üniversitenin göstergesi olarak kabul edilmiştir.
Akdeniz ikliminin hakim olduğu Adana’da özellikle yaz aylarına doğru sıcaklığın çok yükseldiği bu durumun özellikle açık alan kullanımını zorlaştırdığı bilinmektedir. Tüm kampüs yerleşimi hakim rüzgar yönüne göre planlanmış, binaların rüzgarın serinletici etkisini bloke edecek şekilde dizilmesi engellenmiş ve rüzgar koridorları yaratılarak tüm açık alanların rüzgardan faydalanması sağlanmıştır.
İklimsel olarak bir başka veri ise direkt batı ışığının Adana’da yapılacak bir yapı için olumsuz olmasıdır. Batı ışığına fazla maruz kalan bir cephe hem fazla ısınarak binanın ısısını yükseltecek, hem de özellikle eğitim yapılarında kontrolsüz bir aydınlık seviyesine sebep olacaktır. Bu nedenle en doğru yerleşimin kuzey güney doğrultusunda olduğu tespit edilmiştir. Bu durum ve hakim rüzgar yönü açısı da göz önüne alınarak yapıların kuzeydoğu ve güneybatı yönünde uzanarak uzun cepheler vermesi, doğu ve batı yönlerine ise dar cephelerini vermesi ile optimum çözüme ulaşılmıştır. Bu durum kampüs yerleşimi için en ekolojik çözümdür.
Adana genelinde ve çevresinde birçok yapıda görülen çatı teraslarında asmalarla oluşturulan gölgelik alanlar akılcı bir yerel mimari özellik olarak değerlendirilmiş, hem kampüs yapılarının çatılarında hem da yaya akslarında ve açık alanlarda tekrar edilmiştir. Bu öğeler açık alanlarda yaya hareketini kolaylaştırmakta, binalarda ise çatıların fazla ısınmasını engellemektedir.
Ayrıca kentteki güneşli gün sayısının fazlalığı bilindik bir veri olduğundan, kampüs yapılarının teras çatılarında güneş enerjisi panellerinin yerleştirilmesi ve bu enerjinin kampüs genelinde verimli olarak kullanılması önerilmektedir.
1 Yorum
Çok iyi bir projeydi.